Herşey için: Bilim, İlim, Eğitim

 

“Bilim ve sanat, bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanılabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavukturlar. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkasından yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz” (Charles Darvin)

 

Temel sorunlarına odaklanamayan bir toplum, geleceğine hazırlık yapamaz, ileri yıılar için hazırlık yapmayan bir toplum da, özgürlüğünü koruyamaz.

 “ ……Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama, milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır……..”Platon.          

Yazılan yazıların, medyada konuşulanların, yapılan yorumların çoğu, günlük ayrıntılarla uğraşıyor, ülkenin geleceği için hayatî önemi olan konulara yer vermiyor.

Bakın Kur’an bile ne diyor: “Eğer doğru sözlü iseniz, bana ilimle haber verin.

 

Bir ülkenin gazetelerine bakarak, TV programlarını izleyerek, köşe yazılarını okuyarak, siyasilerinin birbiriyle olan konuşmalarını dinleyerek, o ülkenin uygarlık düzeyi kolayca anlaşılır. Bizim düzeyimizin nerede olduğu ise bütün açıklığıyla ortada.

 Köy enistütülerinin kuruluşu, eğitim için yazı inkılâbından sonra yapılmış olan en faydalı atılımlardan birisiydi. Sözde-aydın’ımız Türkiye’nin ilerlemesini istemeyenlerin baskılarına teslim olarak, köy enistütülerinin ve öğretmen okullarının kapanmasına sessiz kaldı. Öğretim sistemimizin çağdaş ölçülere gelememesine, hatta ondan uzaklaşmasına, sessiz kalmaya devam ediyor.

Eğitim’in geleceğimiz için olan önemi hakkında, gazetelerde kaç yazı var? Medyada kaç konuşma var? Yok denecek kadar az. Çünki, gündemi dolduran ayrıntılar arasında, böyle hayatî bir konuya yer verecek bir kültüre erişmedik. Temel sorunumuz olan bilim ve eğitim yetersizliğinin korkunç boyutunu göremiyoruz. Eğitim ve bilim düzeyimizi çağdaş yapmadan diğer hiçbir sorunun çözülmeyeceğini kavramış değiliz. Bilim ve eğitim dalında batı ikiyüz yıldır programlı ilerlerken, biz Atatürk’ün vefatından sonra ve hâlâ, nereye varacağımızı bilmeden, gözleri bağlı, el yordamıyla yürüyoruz. Üniversite açmakla, (adam) yetişir sanıyoruz!

Tabiî ki başka sorunlarımız var, hem de a yüzlerce. Sorulması gereken başka sorunumuz olup olmadığı değil, bu sorunların neden var olduğu! Odaklanmamız gerek de işte bu.

Bu sorunlar, yeterince adam gibi adam, çağdaş bilgiye ve eğitime sâhip aydın, yetiştiremediğimiz için var. Yetişitirmeye başlamadıkça da, o sorunlar var olmakta devam edecek.

Toplumuzda biçok kişi, her türlü sıkntıda, -Bize birşey olmaz der. Bakın Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünde ne yazmış:

“Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünki ben sosyalist değilidim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünki ben sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünki ben Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” Unutmayalım ki, birgün gelecek, tarihteki örnekleri gibi, papaz Niemöller’in söylediği bize de olacaktır. Olmaktadır.

Ben yurt içinde ve dışında, her fırsatta yetkililerden eğitimize neden öncelik verilmediğini sorguladığımda, aldığım cevap hep aynıdır: Bakan değil Bakanlık, yönetici değil örgüt, gazeteci değil gazete, kişi değil halk, suçludur!.

Çağdaş bir toplumda, çağdaş bir kişinin önde gelen özelliği hatasını bilmesi ve kabul etmesidir. Bir diğeriyle bilgi ve fikir alışverişini, gocunmadan, kavga etmeden, komplekslere düşmeden yapabilmesidir. Bunlar toplumumuzda en çok eksikliğini duyduğumuz özellikler. Bu eksiklikler, bizim gerçekleri kulak arkasına atmakla, bir yere varamayacağımızı görmemize engel oluyor.

Sorulacak bi soru var: -Bu kısırdöngüden nasıl ve kimin yardımıyla çıkacağız? Çin ata-sözünü hatırlayalım: Bir yıl için plan yapıyorsanız, pirinç ekiniz, On yıl için plan yapıyorsanız, ağaç ekiniz, Uzun yaşam süresi için plan yapıyorsanız, insan eğitiniz”.

Kısırdöngüden çıkmanın tek yolu, çağdaş bilgide insan yetiştirmektir, yani kaliteli eğitim’dir. Bu girişimin ilk adımı da, o öğrencileri yetiştirebilecek, çağdaş kalitede öğretmen yetiştirmektir. İlk öğretimden başlayarak, bu uzun vadeli yatırımı yapmaktan başka bir yol yoktur.  Kalitesiz öğretmenden kaliteli öğrenci yetiştirmesi beklenemez. Öğretmenlere değer ve yüksek yaşam imkânı vermedikçe, bu temel sorunumuzu çözmeye başlamadıkça, varacağımız yer, olduğumuz yerden farklı olmaz.

“Eğer geçmişinizi bilmek istiyorsanız, bugünki şartlarınıza bakın. Eğer geleceğinizi görmek istiyorsanız, bugün yaptıklarınıza bakın. Çin ata-sözü.

Gerekenleri yapmazsak, ondan bundan şikâyete de hakkımız yok. Başkalarını suçlamayı bırakalım, kendimiz aldatmak artık yeter, suç (onun) deme, suç, benim ve senin!.

 

(1) (Kur’an 6/143, Yaşar Nuri Öztürk, İmamı Azam, sayfa 448)

 

About The Author

0 Comments