Kürt Petrolü

Cumhuriyet gazetesi, Strateji ilavesi, Sayfa 7, 10 Aralık 2007

 

Yurdumuzda birçok önemli konular üzerinde durulmayarak halktan saklanıyor. Çok satan basın bu haberleri ya basamıyor, ya da çarpıltılmış olarak bilidriyor.

Kürt yetkilileri ile yapılan toplantı haberi, Washington Post gazetesinde, birinci sayfada verilmesi gerekirken, haber 27 Kasım’da Ekonomi bölümünde yayımladı(1). Niteliği ekonomik olmaktan çok siyasi olan haberin, gazetenin ilk bölümünde dış haberlerle ilgili kısmında çıkması gerekirdi. Bu tür haberlerin gazetenin ana kısmında çıkmaması doğal değildi. ABD bakımından haberin maskelenmesi Irak hükümeti ile olan ilişkilerin kamuya yansıtılmasında çelişki yaratmamak, ayni zamanda da dış basında fazla dikkat çekmemek için olsa gerekti. Bizim bakımımızdan ise önemi çok daha etraflıydı. Bu habere basınımızda yer verilmemiş ve üzerinde durulmamış olması hayret vericidir.

 

BOP’nın babalarından Richard Perle’nin adı karışan haberlerin Türkiye için önemini değerlendirmemek gaflet olur. Perle RTE’nın ve AKP’nin iktidara gelmesini tezgahlayan üç kişiden birisi olarak belirlenmişti (2). Türkiyeyi çok yakından tanıyan ve boyutlu ilişkiler kurmuş olan Perle, ayni zamanda BOP’nın da yaratıcılarından olarak biliniyor.

Irak’ın ayrılmaya hazır Kürt Bölgesinin hükümetinin Başbakan yardımcısı Omar Fattah Hüseyin, Reagan Beyaz Sarayının politik direktörü, şimdi de Barbour Griffith & Rogers kulis firmasının idare heyeti başkanı Ed Rogers’ın Washington’daki malikanesinde ağırlandılar. Toplantıya eski savunma bakan yardımcısı Richard Perle, eski Beyaz Saray yardımcısı I. Lewis Libby, eski Beyaz Saray basın sözcüsü Tony Snow katıldılar. Dahası, 28 Kasım da Hüseyin Kürt hükümetinin petrol bakanı Ashti Abdullah Hawrami ile beraber, petrol krallarıyla önemli ilişkilerde bulunmak için Huston Texas’a gitti.

ABD tarafından yerleştirilmiş Irak hükümeti, ABD’nin önerdiği petrol kaynakları anlaşmasını, iç sorunların çözülmemiş olmasından ötürü, iki yıldır gerçekleştiremediği izlemini veriyor. Kürt bölgesi hükümeti ise bağlı olmaları gereken Irak hükümetine aldırmadan, sanki bağımsızmış gibi, kendi bölgeleri için petrol şirketleriyle anlaşmalar yapıyorlar. ABD bu anlaşmalardan sözde memnun olmadığı izlemini verse de, Washingtonda 27 Kasım ve sonra Huston da gösterilen kırmızı halı ağırlanması duruma başka gözle bakmayı gerektiriyor.

Özerkliği olmaması gereken Kürt hükümetinin ABD üst kişileriyle ilişkilerde olması, Bush hükümetinin onayı olmadan yapılamayacağı anlamındadır. Diğer taraftan Irak’ın petrol bakanı Hüseyin Sharistani yapılan anlaşmaları kanunsuz olarak değerlendirirken, zaten ABD hariciyesinin olumlu karşılıyor görünmesi de beklenemez.

Saddam zamanından beri bakımsız kalmış petrol kuyularının verimini arttırmak için Royal Dutch Shell Toplumunu gibi büyük şirketler yardım etmeye çalışsalar da, durumun belisizliği ve çalışacakların karşılaşacağı tehlikeler nedeniyle girişimlerde bulunmaktan çekiniyorlar. Buna karşın, emniyetli ve kontrol altındaki Kürt bölgesinde böyle bir endişe olmaması, bilhassa küçük petrol şirketleri için çok çekici oluyor. İlgili firmalar arasında Rusya’nın Alfa-Access-Renovo gurubu, Hindistan’ın Reliance İndustries ve G. Kore’nin Kore National Oil Corp., Avusturya’nın OMV’si yer alıyor. Bunların yanında British Petrol’ün Rus ortağının girmiş olması da ayrıca ilişkilerin ciddiyetini belirtiyor.

Kürt hükümeti, meclisinin oybirliğiyle onaylamış olduğu kendi petrol yasasına dayanarak,  geçen ay petrol araştırma firmalarıyla bir düzine anlaşma imzaladılar. Firmaların on milyar dolar yatırım yapmalarını ve gelecek beş yıl içinde üretimi günde bir milyon varile eriştirmeleri bekleniyor.

Huston’da oyuncular arasında Bush’un seçilmesine büyük maddi katkılarda bulunan, şimdi Beyaz Saray Dış İlişkiler Kurumunda danışman, güçlü petrol şirketi Hunt Oil’un CEO’su, Ray L. Hunt da var! Yönetimle bukadar yakın kişilerin de işe karışması olaya daha ilginç bir boyut kazandırııyor.

Hawrami yeni açılacak kuyulardan yabancı firmaların yüzde 15 den fazla almayacağını, hatta payın emniyetli bölgelerde daha da az olacağını söylüyor. Ayrıca yeni kuyularda petrol bulunduğunda şayet Irak hükümeti yüzde 25 alırsa, şirketlerin hisselerinin daha da azalacağını çekinmeden ilave ediyor. Çıkacak petrolün de Türkiye üzerinden ihraç edileceğini, sanki anlaşma yapılmış gibi belirtiyor. Irak hükümetinin Kürtlerin yaptıkları anlaşmaların yasal olmadığını söylemesine rağmen, yeni anlaşmalar yapacaklarını da saklamıyor.

Washington Post’un gene ekonomi bölümünde çıkan yazıda, 30 Kasımda ABD Başkan Yardımcısı Cheney, hariciyenin geçmişteki hoşnutsuz tutumuna rağmen, Omer Fattah Hüseyin ve Ashti Abdullah Hawrami ile buluşması da, yönetimin tutumunda mühim bir değişiklik olduğunu izlemini yarattı. Bu toplantıda Cheney ile beraber Enerji ve Tarım Bakanı Yardımcısı Reuben Jefferey’in de bulunması, görülür bir değişikliğin olageldiğini kanıtladı. Bu toplantılardan sonra, yeni imzalananarla beraber, anlaşmaların sayısının yirmiyi bulduğu söyleniyor (3).

 

Türkiye yeni petrol yasası şartlarında yüzde 2.5 hisseye razı olurken, diğer yanda varlığı bile kanıtlanmamış Kürt devletinin yüzde 85 alabilmesi çok ilginç.

Hududumuzun yüzelli metre dışında Suriye topraklarında petrol çıkarılmasına karşın, bizim hâlâ somut bir grişimde bulunmamış olmamız da, BOP’nına bağlı birçok soruları akla getiriyor.

Ankarada ABD’li görevliler tarafından yansıtılan mesajlarda, Türkiye’ye Barzani ile diyaloğa girmesi, yoksa Kerkük-Yumurtalık petrol hattı yerine, Kerkük-Musul-Hayfa hattının destekleneceği santajı ortaya çıktı! Bütün veriler açıkca Kürt bölgesinin çıkarlarını korumanın ABD’nin gayesi olduğunu gösteriyor.

  1. Perle’nin tekrar ortaya çıkışı BOP’nin uygulanmakta olduğuna şüphe bırakmıyor. Kerkük ve Suriye petrol sahalarının Türk hudutları içine girdiği konuşulduğu halde, hiçbir somut girişim yapılmaması da aynı denklemin bir ayağı mıdır? Petrolün çıkması için bu toprakların el değiştirmesi mi bekleniyor?

Beyaz Saray konuşmalarındaki gizlilik, PKK ile mücadelede ortaya atılan değişik öneriler, Kürt bölgesi yetkilileri ile ilişkilerdeki değişiklik, ve bunların hepsinin BOP’ın gelişmesiyle örtüşmesini bir raslantı olarak kabullenmek gaflet olur.

 

BOP oyununun son perdeleri yaklaşırken, Kürt bölgesinin petrol zengini yapılmasının tezgahlanması ile karşı karşıyayız. ABD, ordusunun bir kısmının uzun yıllar konutlanacağı müstakbel Kürt devletinin mâli yükünü sırtından kaldırmak için gereken girişimleri şimdiden yapmakta olduğu da görülüyor.

 

İşler sarpa sarmadan Türkiye’nin çıkarlarını hükümetin koruması gerekmiyor mu? Görünürde ümit verici olmayan bu durumda:

  • Korumak gittikçe zorlaşmıyor mu?
  • Ne zaman?
  • Kim koruyacak?
  • Sormak, cevap almak ve  eyleme geçmek kaçınılmaz bir hale gelmedi mi?

 

Dip notlar:

(1) The Washington Post 28 Kasım yazısı.

(2) Turhan Yavuz, Çuvallayan İttifak.

(3) The Washington Post 1 Aralık yazısı.

 

Ali Turgut (Turgut A. Karabekir)

turgutk@gmail.com

 

About The Author

0 Comments