Komplo teorisi

 

Bütün delillere rağmen, başımıza çorap örüldüğü gerçeklerine hâlâ paranoya olarak bakanlar ikiye ayrılır; Birincisi, bizi kıskaca alanlardan çıkarları olan densizler, diğerleri ise olayların dışında yaşamayı seçen, bu dünyayı pespembe görmeye karar vermiş hayalperestler.

Birinci gurupta olanlar okadar densiz ve alçaklarki, gök kubbe başlarına yıkılsa bile saklanabilen, sonra da birşey olmamış gibi, hiç utanmadan, hoşgörülü halkımızın karşısına çıkan  yüzsüzlerdir. Onlara hiçbir ziyan gelmez, yeni durum içinde de gene tekrar sömürgen ağlarını kurarlar. Felâket ve sorumluluk ikinci guruba düşer. Başka çare kalmadığında, bıçak kemiğe dayandığında, bütün sıkıntılara katlanan, kanlarını canlarını veren onlardır.

Geçmişimizde herzaman böyle olmuştur, gene de böyle olacaktır. Nekadar geç olursa, okadar kanlı ve zor olacaktır. Amma olacaktır.

Büyük Ortadoğu Planını (BOP) uygulayan AB ve ABD bizim bu hassamızı unutmuş görülüyorlar. Unutmamış, veya planlarının büyük bir kısmını gerçekleştirmiş olsalar bile, sonunda bu milletin nekadar birbirine düşürülmüş olursa olsun, son dakikada da olsa, batıya karşı durabileceğini hesaba katmıyorlar. Bu yanlış hesap bize gene çok pahalıya mal olacak.

Bugün milletler arası ilişkiler denkleminin çözgeni Petrol, yani ekonomidir. Milliyetçilik vb., yok olmaktadır. Eksen doğuda Çin, kuzeyde Rusya ve batıda ABD-ABD arasındadır. Eksenin odak noktası da Ortadoğu ve Hazer bölgesi ülkeleri ve petrolüdür. Türkiye Batı ile odak noktası arasında hem oturum hem de sosyal / politik yapı bakımından staratejik bir köprüdür.

İsrail’in varlık ve selametini daima en ön planda tutmak mecburiyetine düşmüş ABD’nin planının, Irak’ı üç parçaya bölerek, yurdumuzun doğusunu içine alan bir Kürt devleti kurmak, Hazer bölgesindeki ülkeleri Çin ve Rusya’dan evvel kendi kontrolüne almak, Ermenistanı kuzeydoğumuza sarkıtarak büyütmek, Karadenizi ve Boğazları AB-ABD kontrolüne vermek, Ege sahillerimizde ve Kıbrıs’ta bütün kontrolu Yunan’lılara bırakmak, odak noktası kenarında en güçlü yapıda olan Türkiye’yi, parçalanmış, yıpranmış ve kendisine mühtaç, zayıflamış müttefik olarak kullanmak istediği, bellidir. Bunun için haritalar yayınlandı, planlar yapıldı, hatta yetkililere beyanatlar verdirildi, tasarılar işlemlere dönüştü. Bu işin artık acabası kalmadı, Pandoranın kutusundakiler ortaya dökülü. Olanları görmemek için kör olmak gerekir.

BOP hedefi altında, çok yerde karşıt olan AB-ABD çıkarları, birleşti. Bu ortaklık da bizim aleyhimize çalışan çok önemli bir etken oldu. Barizleşmiş olan şartlar altında bizim hâlâ AB torbasına girmeye çalışmamız, tavadan ateşe atlamaktan farklı değildir. Bu hatalarımızın bedelini kanımızla ödemeye mecbur kalacağa benziyoruz.

ABD’nin BOP’nın önüne geçmek Türkiyenin kudretinin üzerinde olduğu muhakkak. Ancak ABD’nin ana hedefinin bizi parçalamaktan ziyade, Çin ve Rusya’dan evvel, Ortadoğu ve Hazer petrollerinin idare ve emniyetini sağlamak olduğunu, ve bizim bu denklem içinde sadece bir faktör olduğumuzu bilmemizde yarar var. Biz doğru hareket edersek, parçalanmamıza müsade etmeden, ABD’nin gayelerine erişmesine katkıda bulunma imkanına sahibiz. ABD, yalınayak başı kabak, aç savaşan, K. Kore, Viyetnam, ve din ayrılığıyla çarpışan Irak karşısında bile, başarılı olamadığını bilir.

Sorun şimdilik bizim kendi kudretimizi kullanabilmek için azim, birlik ve anlayış içerisinde olmamamızdan kaynaklanmaktadır.

Kararlılığımızı gösterdiğimiz anda ABD ve AB’nin tutumları hemen değişir, Çin’e ve şimdi yeniden canlanmaya başlayan Rusya’ya ilaveten yeni bir problem yaratmamak için, bizimle uğraşmaktansa, beraber çalışmak yolunu secerler. Bizimle işbirliği yapabildikleri takdirde, Ermenistan’ın ve Kürdistan’ın büyümesi tasarımı ikinci plana atılır.

Komplo bir paranoya değil, ondokuzuncu asrın sonundan beri devam eden bir gerçektir. Kemerlerimizi sıkmak, bazı yokluklara katlanmak, ve bütünleşmek yegâne yoldur. Önümüzdeki zorluklardan da, kendi çkarları için gerekeni yapan AB ve ABD’yi suçlayarak kurtulamayız, biz kendi geleceğimizle yüzleşmek zorundayız. Sorunlarımız bu boyutlara erişmiştir.

About The Author

0 Comments