Vermezse Mabud…….

 

Cevat Şakir’in “-Yokuşbaşına geldiğinde Bodrumu göreceksin, -Sanma ki geldiğin gibi döneceksin” sözünü hatırlamamak kabil değil. Altı ay sonra da olsa, sanki Bodruma ilk gelmişim gibi hoşlanırım. Ah ne olurdu tanrı bu güzel beldeyi bize lütfederken, beraberce biraz da  irade verseydi.

Geçen yıl geldiğimde, Eski hamam eski tas diye bir yazı yazmıştım, fakat karışıklık olmuş ve yayınlanmamıştı. Bu gelişimde ayni yazıyı kolaylıkla verebilirdim, çünki görünürde hiçbir ilerleme olmamış gibi. Dile getirdiğimiz bütün eksiklikler aynen devam etmekte. Bakımsızlık, süflülük, pislik, biganelik, banenecilik, yasalara saygısızlık, kanlizasyon yokluğu, elektrik kesilmesi, yolların bozukluğu, deniz kirlenmesi aynen bıraktığım gibi duruyor.

Vaktiyle ordu seferdeyken erler bitlenirmiş ve bu hâlin sıcaklığına alışanlar şikayet bile etmezlermiş, onlara temizlenmek daha zor gelirmiş. Halkımız da bitli misali, yakasını kapatmış, durumu sineye çekmiş otura-duruyor. Şehir yukarıdaki aksaklıklardan, halkı da ataletten kurtulamıyor. Zaten halk uyanmassa hiçbirşeyin düzeleceği de beklenemez.

Uzakta olup dönünce, hadiselere sonradan ve dışarıdan bakma fırsatını elde etmek bu kere çok faydalı oldu. Güncel bir hale gelebilmek için eski gazeteleri okurken enteresan bir ilerlemenin başladığı görmek beni çok umutlandırdı.

İki yıl evvel Yarımada’da yazmaya başladığım zaman, gayemin ve Bodrumun sorunlarına yardımcı olmanın Bodrum’luların alakasının artması ile olabileceğini belirmiştim. Bu yöntemin birinci basamağı olan, Bodrum’luların basında seslerini duyurmaya başlamış olduklarını ileriye atılmış büyük bir adım olarak görüyorum. Yeni yazarlar can alıcı konularda cesaretle ve iyi niyetle önerilerde bulunmaktalar. Günlük gazetelerdeki sadece problemleri ortaya koyup içini dökmek hastalığına yakalanmış birçok yazarımızın aksine, bunlar konuların çözümleriyle ilgililer, başkasından şikayetle değil. Bu tutum basit gibi görülen çok önemli bir aşamadır. Şayet bu başlangıçta benim bir katkım olduysa çok mutluyum. Şayet kendiliğinden olageldiyse, halkımızın kendi kudretinden doğmuş olmasından ötürü çok daha da fazla mutlu olurum.

Sayın Galip Baran yapmakta olduğu çok önemli aşamaları naklediyor, Sayın Hakan Tokyay nekadar hakikatlerle dolu olarak futbol dalını ele almış, Sayın Ahmet Anıl benim gibi kentimizin Belediye hizmetlerindeki eksiklikleri belirli misaller vererek çözümler getiriyor, Sayın Ali İhsan Yücel problemlrimizi güzelce dile getiriyor ve önerilerde bulunacak görüşe de sahip olduğundan, temennim olumlu önerilerde da bulunacak. Bunlar hatırladıklarımdan birkaçı ve çok sevindirici bir ilerleme olarak kayda değer.

İki dileğim var, birisi bu gibi çare getiren yazarların ve vatandaşların, adedinin artması, mesela başka bir vatandaşımızın Bodrum için futboldan çok daha hayati değeri olan yelkenciliği ele alarak, aynnen Sayın Tokayın gösterdiği alâkayla gençlerimizi izleyerek, yol göstererek, yavrularımıza ve halkımızda alâkayı arttırmayı sağlamaları, ikinciside halkımızın dertlerimiz, eksikliklerimiz olan konuları, toplum olarak, medeni bir şekilde, Belediye, Kaymakamlık, kapılarına taşıması. Unutmayalım ki derlerimiz bol olduğundan bunları tekrar edecek birçok insan vardır, bu birşeye yaramaz, sadece günümüzü karartır. Esas lazım olan bu dertlerimize çareleri belirleyip yetkililerden düzeltmelerini talep etmektir. Ağlamayan çocuğa mama vermezler. Bu yolda yazarlarımızın vazifesi de yol göstererek halkı uyandırmak ve halkın girişimi ele almasını sağlamaktır. Halk istemeden hiçbirşey gerçekleşemez.

Yetkililerin sorumluluğu, kendilerini yapmaları için seçtiğimiz görevi gereğince yapmalarıdır, halkımızın sorumluluğu da görevini yapmayanlardan hesap sormaktır. Kendilerinden vazifelerini yapmalarını bekliyoruz. Eğer hesap sormazsa suçlu olan halkımızdır. Her toplumun ancak hak edebildiği yönetime kavuştuğunu, ve başka şeklinin de hiçbirzaman gerçekleşmediğini unutmayalım.

Asırlardır evvela Padişah babadan, sonrada Devlet anadan, ümit ve ihsan beklmeye alıştırılmış olan halkımız hâlâ ayni yolda devam ederse daha çooook bekleriz.

            ………….. ne eylesin Mahmud.                                               

 

About The Author

0 Comments