Ne ekersen onu biçersin

 

Agop dükkanının önünde park yapan otolardan çok skıntı çektiğinden buna mani olmak için bir yazı yazıp koyar. ‘Buraya parkediliiiiiiiiiiir’

Bu bir hikayecik amma bizim yaptığımız işlerde de genellikle tutumumuz bundan pek farklı değil. Halkımıza gösterdiğimiz örneklerde Agop gibi iyi niyetle hareket etmek de yeterli değil, bilgili ve dikkatli olmak gerekli. Böyle olunmadığı takdirde halkımıza kötü örnek olarak, onları, zaten pek düşkünü olmadıkları, yasaları çiğnemeye teşvik etmiş oluruz. Birkaç misali ele alalım.

Torba kavşağına yeni ışıklar kondu amma bir kısmı çalışmadığı için her dakika halkımız kuralları çiğnemeye mecbur bırakılıyor,

Bodrumun birinci girişinde yolun tanzimsizliği, dönüş işaretlerinin yanlışlığı, her gün, her ışık değişişte, halkımızı kuralları çiğnemeye teşvik ediyor,

Bodrumun ikinci girişi hemen hemen ayni durumda. Devlet hastahanesi kavşağında ‘U’ dönüşün yasak olduğunu gösteren manasız bir levha var amma tabiatiyle dinleyen de yok,  zaten dinlemenin manası da yok, halkımız kuralları çiğnemeye mecbur bırakılıyor,

Bodrum Konacık yolu iki şerit olarak yenilendi, yol kenarında park şeridi yok amma ihtiyaçtan herkez park edip yolu eskisinden daha tehlikeli bir hâle getiriyorlar, halkımız kuralları çiğnemeye mecbur bırakılıyor,

Şehir içerisinde, Neyzen tevfik Caddesinde park yapmak yasak olmasına, burada polislerin zama zaman halk ile kovalamaca oynamasına rağmen, ihtiyaç olduğundan, hepimiz park yapmaya çalışıyoruz ve yasalara aykırı harekete mecbur ediliyoruz.

Bir bakanımız ‘benim memurum işini bilir’ deyinceye kadar hırsızlık, devleti ve milleti soymak ayıptı, ahlaksızlıktı, sonra mübah oldu.

Vaktiyle başkalarını kandırmak sahtakarlıktı, sonra akıllılık olarak gelişti ve bir ihtisas haline geldi.

Vaktiyle rüşvet, en düşük insanlarda, gizli gizli ve kısıtlı olarak tatbik edilen bir hastalıktı, sonra uluslararası şöhret yapan, milli bir sistemimiz hâlini alıverdi.

Bu ve benzeri şeyler cemiyetimizi temelinden kemiren kurtlardır. Ankaradaki karışıklıklara korku ve ümitle baktığımız bu günlerde kurtuluş ümidini sadece yeni, şeffaf bir idareye bağlarsak temelimizdeki bozukluklar bizi içinde bulunduğumuz bu pis çukurdan çıkmamızı engelleyeceklerdir. Her sektörde, her dairenin kendisine çeki düzen vermesi, günlük yaşamımızın kaçınılmaz parçaları olan bu gibi düzensizlikleri yok etmeleri gerekmektedir.

Çoğunluğun yararına olmayan, mantıklı ve âdil olmayan, bilgisizlik ile yapılan yasalar, çalışmaz. Çalışmayan yasalar da halkımızı onlara çiğnemeye zorlar. Bu alışkanlık de cığ gibi büyür ve her tarafa yayılır. Bu da cemiyetimizin dokusunu bozar.

Yetkililerin bu tür yanlışlıkları düzeltmek için gerekli tedbirleri almaya başlamalarını sabırsızlıkla beklemekteyiz. Kabahati daima başkasında bulmak olan milli adetimizden vazgeçip, kendi kususrlarımızı düzeltmeye başlamamızın zamanı çoktan geldi. Bu tür hareketler ümitle beklediğimiz yukarı düzeydeki düzelmelerin bir parçasıdır.

AB’liğine bizi almıyorlar diye yaygarayı basıyoruz. Bu şekilde cehaletimizi afişe edeceğimize kusurlarımızı, AB’ye girebilmek için değil, kendimize faydası olacağından, düzeltmeye çalışsak hem faydalanırız hem de itibarımız yükselir, şerefimizi kurtarırız.

Kişi düzelmeden hiçbir sistem düzelemez. Aklımızı başımıza alalım, vakit geçiyor.

‘-O işlere biz bakmıyoruz falan daire bakıyor’ bahanesini dinlemekten de artık bıktık usandık. Bodrumun problemleri, Belediyesi, Kaymakamlığı ve Polisi tarafından çözümlenmelidir.

Yetkililerin sorumluluğu, kendilerini yapmaları için seçtiğimiz görevi layıkıyla yapmalarıdır, halkımızın sorumluluğu da görevini yapmayanlardan hesap sormaktır. Kendilerinden vazifelerini yapmalarını bekliyoruz. Eğer hesap sormazsa suçlu olan halkımızdır.

 

 

 

 

 

 

About The Author

0 Comments