Borum’un simgeleri 1

 

Birinci yazımdaki “Bodrum ilk bakışda görülen üç belirli simgesi vardı. Kalesi, Beyaz badanalı veya taş evleri, kubbeli su sarnıçları, ve terkedilmiş rüzgar değirmenleri. Kale hariç bunların hepsi şimdi yok olmakta” konusunda açıklamalar:

 

Bodrum kalesi:

            Turizm Bakanlığındaki birkaç aydın kişinin ve bilhassa kale Müzesi Müdürü sayın Oğuz Alpören beyin çalışmaları sayesinde kale güzel bir şekilde onarıldı ve her geçen gün bu onarım bağışların mikdarına göre devam etti. Bugün kale ve kaledeki müze hepimizin iftahar edebileceği bir boyuta erişmiştir. Bu olay bize arzu ve bilgi olduğu zaman herşeyin yapılabileceğini birkere daha kanıtlamaktadır. Bu işin kolaycacık olduğunu sanmayın. Oğuz bey yıllardır her türlü zorluk ve şahsi hücümlara dayanarak büyük bir mücadele vermiş ve vermekte. Onun yaptıklarına takdir yerine haset ile bakanlara acımaktan başka bir hissim yok, utansınlar. Kusursuz insan olamaz amma akıllı kişiler bunun bir değerlendirmesini yapmak kudretinde olmalılar. Acaba iyi çalışanı yerinden kaydırmaya çalışmak bizim milli adetimiz mi?

 

Su sarnıçları:  

Bütün yarımadaya yayılmış olan su sarnıçları birkaçtanesi hariç bakımsızlıktan harap olmaya başladı. Bu sarnıçlar Bodrumun en güzel mimari hatlarını sağlayan unsurlardan birisidir. Ben bunları tarihî eser olarak bile kabul ediyorum. Bu yapılar en kolay ve güzel bir şekilde susuz olan bu yörede büyük bir ihtiyaca cevap vermiş yıllarca en pratik şekilde büyük bir sorunu halletmiştir. Bu yapılar aynı zamanda da bir yörede yaşamış olan halkın nekadar ahenkli bir şekilde yörenin kaynaklarını paylaşabildiklerinin isbatı değilmi? Bu yörenin sosyal seviyesini göstermiyormu? Her çareye başvurarak bunları muhafaza etmemiz yöreye olan borcumuzdur. Bugün başka imkanlar var diye böyle bir simgenin yok olmasını kabul etmek ancak ilkel bir düşünce mahsulu olabilir.

Bu yapıların bazıları hâlâ sarnıç olarak kullanılabilecek mevkideler. Bunların hâlâ bu maksatla bahçe sulamak için kullanılmamaları için hiçbir sebep düşünemiyorum. Kaldıki Bodrumun birçok yerinde kuyulardan çıkan su tuzlu olduğundan nebatlara zarar vermektedir. Bu sarnıçlarda biriken su ise yağmur suyu olduğundan nebatlar için çok elverişlidir.

Şehir içlerisinde sıkışıp kalmış olanların da temizlenip kitap evi, hediye dükkanı, müzecik, sanat sergisi,  gibi gayelerle rahatca kullanılabilir. Belediyenin bunu teşvik etmesi ve bu kullanım için kolaylıklar göstermesi yerinde olacaktır. Bu şekilde kullanılanların içine dışarıdan gelenlere ve turistlere bilgi vermek ve bunların korunan eser olduğunu gösteren ve asıl gayelerinin ne olduğunu izah eden grafiklerin ve resimlerin asılması faydalı olur. Bu eserlerden yörenin bir serveti olarak istifade etmemenin gerek mal sahipleri gerek yetkililer tarafından yapılan câhilce bir hareket olduğuna inanıyorum. Bu şekilde bir tatbikat hem mal sahiplerine hem de belediyelere gelir getireceği muhakkak. Damla damla göl olur.

Yarımada üzerindeki bütün kubbeli su sarnıçlarının:

Eski eser olarak ilan edilmesi ve korumaya alınması

            Sıvalarının sahipleri tarafindan onarılması ve her yıl beyaz badana yapılmasının yönetmeliklere konularak sıkı bir şekilde uygulanmasını kontrol etmek gerekir.

 

Rüzgar değirmenleri:

Birçok şeyde olduğu gibi biz bunların da kıymetini bilemiyoruz. Bunların Bodrumun tepelerinde nekadar romantik bir manzara yarattıklarını göremiyoruz ve bu tarihi ve turistik değerleri yok olmaya terketmişiz.

Birkaç yıl evvel İspanyayı dolaştığım sırada otobüsümüz tarlaların ortasında yol kenarında durduruldu ve bize büyük bir iftaharla 3-4 kilometre ötede zorlukla seçilen bir değirmenin varlığı bir sanat harikası imiş gibi gösterildi. Bu benim yirmibir günlük İspanya turunda gördüğüm tek değirmendi. Bodrum yöresinde en kritik noktalarda bunlardan en az elli tane mevcuttur. Bunlardan altı tanesi Bardakçı koyu ile Gümbet koyunu ayıran sırtın üstündedir. Bunların bulunduğu yer Bodrumun en güzüel manzaralarından birisine hâkimdir. Hiç şüphesiz Bodrumun hemen hemen bütün ay boyunca en devamlı ve en güzel mehtabı buradan seyredilir. Buna rağmen bu yapıların hiçbirisi bir lokanta veya bir manzara kahvesi olarak kullanılmamakta. Ne yazık. Batıda böyle yerleri yaratmak için büyük gayretler sarfedilirken bizim elimizde hazır olan şeyi kullanamıyoruz. Böyle olmamız nekadar üzücü? Bunların Bardakçı ve Yalıkavak gibi kritik yerlerde olanlarının belediye tarafından kullanılımının teşvik edilmesi yerinde bir hareket olur. Bu hem turistik hem de Bodrumun genel güzelliği bakımından çok önemi olduğu gibi aynı zamanda da belediyelere gelir kaynağı olacaktır. Damla damla göl olur.

Yarımada üzerindeki bütün değirmenlerin:

            Eski eser olarak ilan edilmesi ve korumaya alınması

            Kullanıma teşvik edilmesi

            Sahipleri tarafından onarılmaları ve her yıl beyaz badana yapılmasının

yönetmeliklere konularak sıkı bir şekilde uygulanmasını kontrol etmek gerekir.

Antik Tüyatro gelecek sayımızda.

About The Author

0 Comments