Paris olayların diğer yönü

 

Paris olaylarının ardından haftalar geçse de, yok yere kaybolan canların acısı daima yüreklerimizde yaşayacak. Nasıl bir yorum yaparsak yapalım, ne sonuca varırsak varalım, teröre karşı olan sarsılmaz inancımız, değişmeyecek.

Bu büyük yürüyüşe iyi niyetle katılan, acılarını ve nefretlerini göstermek, ifade özgürlüklerini korumak için bir araya gelen masum halk var. Diğeri taraftan da, bu açık hava gösterisinde, politik nedenlerle mecburen veya isteyerek katılan, devetlerin mevki sahipleri var. Bize gösterilenlerle onların korku içinde atrafı süzdüklerini izledik.

ABD adalet bakanı Pariste olmasına ragmen, gösteriye katılmamış. Öğreniyoruz ki, TV de VIP’lerin arkasında görülen ve meydanları dolduran bir kalabalık, meğerse bir bütün değilmiş. Alçak açıdan çekilen resimlerle, iki ayrı grup beraber gösterilmiş. Yetkililer ön sıraya çıkmak için birbirleriyle itişip kakışmışlar.

Yazar Uri Avnery’nin 17 Ocakta çıkan yazısında söylediğine göre: Netanyahu toplantıya davet edilmemiş, Yahudilerile açıkca sıkı fıkı bir dayanışmada görülmek istemeyen Francois Hollande tarafından gelmemesi, bilhassa söylenmiş.  Buna ragmen Netanyahu iki bakanıyla beraber gelmiş.

Karikatürist İdo Amin’in 12 Ocak tarihli yazısından, İsrailde Musa, İsa ve Muhammed’in resimlerinin yayınlanmasının yasak olduğunu öğrendik. Bu suretle Netanyahu’nun katıldığı yürüyüşün nedeni olan basın ve ifade özgürlüğüne bağlılığının (!!!) nekadar gerçekçi olduğunu da öğrenmiş olduk.

Olayları TV’de ben ABD’de iken seyrettim. İzlemim, Netayahu’nun bütün yürüyüşü, fetihden dönmüş bir kahraman edesıya, bir gövde gösterisine çevirmesiydi. Başka ülkelerde nasıl gösterildiğini bilmiyorum, ABD’de Netanyahu ön planda, her haberde, her tekrarda, her kanalda, gülücükler atarak, ekranlara hâkimdi. Bu yetmedi toplantı Paris’in en büyük sinagoguna yöneldi ve orada Netanyahu gösterisi devam etti. Fransa’daki yahudilerin daha emniyetli olan (!!!) İsrail’e daveti bile dile geldi!

Yürüyüş / Gösteri sayesinde, Batı birlik olarak radikal İslam’a ve terör’e karşı birleşmiş olduğunu sergiledi deniiyor. Sanki Butı’nın bu konuda birlik olduğu evvelden bilinmiyormuş gibi!

Terör, radikal düşüncenin, fanatizmin, dogma ile düşünen, uygar yöntemlerle derdini anlatamayanların sesini duyurmak, intikam almak için başvurulan ilkel bir yöntemdir. Terörist’in beklentisi sesini duyurabilmiş olmak, halkı ve yetkilileri etkilemektir. Yaptığı terör ile kendisine bunu sağlayacak ortamı yaratır. Yaptığı terör şayet hiç duyulmazsa, tamamiyle başarısız olmuştur. Aksine nekadar fazla duyulmuşsa okadar fazla başarılıdır. Başarılı olduğunu görenler de benzerini tekrar yapmaya teşvik edilmiş olurlar.

Paris olayları günlerdir, haftalardır, her saat TV’lerde gazetelerde ön sırada, en sıcak gündem olarak tutuluyor. Yani olay, bir terrorist için en arzu edilecek boyutta, bütün dünyada duyurulmakta.

Her dakika 12 çocuğun öldüğü, Afrika’da binlerce masum insanın katledildiği, Ortadoğuda her gün yok yere yüzlerce kişinin öldürüldüğü günlerde, Paris’te öldürülen 17 kişi için yapılan gösteri, inanılmayacak ölçüde. Bu nedenle troristlerin başarısı da aynı oranda büyük ve teroristi gayesine eriştirmiş oluyor. Yani istediğimizin tam tersine, teroristler teşvik edilmiş olundu.

TV ve gazeteler, alınacak önlemlerin, teröre karşı koymanın, savaş gücü arttırmakta olduğu önerisinde bulunanlarla dolu. Biliyoruz ki, Batı terörizm ile onların düzeyinde, onların yöntemleriyle savaşamaz. Karşınızda savaşacak bir ordu olmayınca da, büyük güç de olsa, etkin olunamaz.  Kendi düzeyinde de, terör ile savaşta başarılı olup terörü yok edemez. Yegane alınabilecek önlem terörden gelecek zararı önlemeye çalışmak olur. Bu da yeterli değildir. Terör olmasının nedenleri var oldukça, terör artacaktır.

Terör ile savaşmanın uygar yolu, terör yapanların nedenlerini ortadan kaldırmakla başlar. Batı’nın Müslüman topluluklarından daha uygar olduğunu kabûl edince, uygar olan Bat’nın radikal İslam’ı tahrik edecek şeyleri yapmaması, yapılmış olan hataların düzeltilmesi atılacak ilk adımlardan olmalıdır.

Devamı gelecek yazımda.

 

Turgut A. Karabekir, Y. Mimar, AIA

turgutk@gmail.com

About The Author