Sel olaylarının ardından

Cumhuriyet gazetesi, Bilim ve Teknoloji ilavesi, Sayfa 18, 09 Temmuz 2010

 

Bazı doğal âfetlerin önüne geçilemez. Bazılarının ise önlemlerini almak kehânet olmaktan çıkmış ve bilim dalı olarak ilerlemiş Batı yönetimlerinin kuralları olmuştur.

Yağmur sularının yönetimi ABD’de, ‘Storm Water Management’ ismi altında yapılaşmanın kaçınılmaz ön şartı olarak uygulanmaktadır. Bu kurallara uyulmadıkça hiçbir ruhsat verilmez, hiçbir yapılaşma gerçekleşemez.

Her yöreye düşen yağmur miktârı bellidir. Yöntem hesapları yüz yıllık verileri karşılayacak nitelikte yapılır.

Amaç sel sularını yönlendirmek değil, yıkıcı sel sularının oluşmasını ve doğayı kirletmemesini önlemektir. Yöntemler suyun niteliğinin ve niceliğinin denetlenmesi olarak iki guruba ayrılır.

İnsan eli değmemiş olan doğa, yağmur yağdığında soğuramadığı (içine çekemediği) suları dereler ve nehirler yoluyla yönlendirir. Yöre yapılaşmaya geçince, binalar, yollar, otopark alanları vb yüzeyler suyu soğuramaz olunca, derelere gidecek su miktarı artar. Dereler nehirler yetersiz hâle gelir. Derelerin yataklarının ise kapatılarak yapılaşmaya açılması, o alanların su baskınına uğramasını doğurur. Dere yatakları kapatıldığında suları kanallar içerisine sıkıştırmak suyun hızını ve yıkıcı gücünü arttırır. Bu er geç felâketle sonuçlanacak yanlış bir uygulamadır. Gelen pisliklerin arıtılmadan denize ve göllere dökülmesine neden olur.

Şayet dere yataklarının kaldırılması illâ da gerekiyorsa, alınacak yöntem; bu derenin varlığını oluşturmuş olan suların yapılaşma yerine varmadan göletlemek ve sel hâline gelmesini önlemektir. Göletler her nekadar basit toprak barajcıklar ile oluşturulursa da, usulünce su sızdırmayacak ve yük altında yarılmayacak nitelikte yapılır. Toplanan sular, çamuru durulup, pislikleri çöktükten sonra kontrollü olarak yavaş yavaş boşalır. Bazı yerlerde bu göletler gerekenden daha fazla su tutacak büyüklükte yapılıp kısmen yaş olarak kalırlar ve başka yararlar sağlarlar, çok yerde ise kuru olarak bulunurlar. Bu yöntem ile sel, oluşmadan kaynağında, yaşam yerlerine girmeden durdurulmuş, depolanmış olur. Göletleri yol kenarlarında, kavşaklarda, sitelerde, otoparklarda, bütün yapılım alanlarında yeşil alan olarak görmek olağandır.

Yapı alanlarında yörenin su soğurma yüzeyini yok eden kişi, oluşmaya neden olduğu suları depolamakla sorumludur. Örneğin; iki dönüm bir tarlanın iki dönüm yapıya dönüştüğü zaman, yağmur ve kar yağdığında oluşacak su bir yere gitmek zorundadır, yapı sahibinin bu suyu yarattığı gibi depolamasını yapması da yükümlülüğüdür. İmkân olan yerde, yeteri ölçüde kendi göletini oluşturmaya, mümkün olmayan yerde de, şehir içi gibi, yer altında depolama yapmaya mecbur tutulur. Bu yöntemler alınmadan ve uygulanmadan ne inşaat ne de temel atma ruhsatı verilir. Kısacası herkes kendi yarattığı suyu, zarar vermeden, açıklıkla belirlenmiş kurallara kesinlikle uyarak kontrol etmekle sorumludur.

Bazı yerlerde belediyeler yüzeyden doğan sularını kontrol için ana göletler yapmış ise, inşaat sahibi yöntemi kendi arazisinde yapmak yerine, belediyenin göletinde fazladan kapasite var ise, oraya yönlendirmek imkânı olan yerde, maddi katkıda bulunarak, o göletten yararlanmak için baş vurabilir.

Yağmur suları açık kanallara yönlendirildiğinde suyun hızını keserek yıkım gücünü azaltmak ve durulanmasını sağlamak için kanallar içinde sıra sıra bölümler oluşturmak gerekir.

Yurdumuzda yukarıdaki yöntemler uygulanmıyor. Meyil, akıntı ve su yönlendirmesinin en ilkel şekilde uygulanmakta, hatta hiç uygulanmamakta. Yollarda, alanlarda meyil verilmediği, gereken yağmur suyu borularının gereğinden çok ufak konduğu, regarların yetersiz ve yanlış yapıldığı, su menfezlerinin yetersiz ve kolay tıkanabilir olduğu her an izlediğimiz bir olgudur. Ortası kambur veya tek yan meyilli yollarda su menfezinin ters tarafta veya bir tek tarafta olduğu da izlenmektedir.

Özetlersek:

  • Yöre soğuramadığı suyu atmak zorundadır,
  • Yörenin soğuramadığı su, şayet oturum bölgelerinin üst tarafında ise, göletlenmelidir,
  • Göletleme nitelik ve nicelik kontrolünü sağlar,
  • Fırtına sırasında yapılanma yerlerinin yüzey sularına ilave olmamasını sağlar,
  • Fırtına geçtikten sonra yavaş yavaş durulmuş olarak boşalmasını sağlar,
  • Yapılar, siteler vb., kendi sularını nitelik ve nicelik olarak denetlerler,
  • Belediyeler yollarından ötürü olagelen suları nitelik ve nicelik olarak denetlerler,
  • Niceliği denetlenmemiş, durulmamış su denizlere, göllere akıtılmaz,
  • Yol yüzeyleri suların akmasını sağlayacak dereler olarak kullanılmaz,
  • Bu kriterlere ve kurallara uymayan hiçbir yapı yapılamaz.

İnsanının hayatına değer veren uygar dünya, teknoloji ve aklını kullanarak bu sonuçlara erişmiştir. Bu bilgiler kitaplarda yazılıdır. Belediyeleri de kural olarak yayımlamıştır ve uygulamaktadır. Yetkililer de kuralları eksiksiz uygulamak yükümlüğündedirler. Aksi halde can ve mal kaybından doğrudan sorumlu olurlar.

Seçenek bizimdir. Uygar olmak için bilgiyle hareket gerektiğini artık anlamalıyız.

 

Turgut A. Karabekir, Y. Mimar, AIA

turgutk@gmail.com

 

 

About The Author