Çarşı ve sokakları

 

Yetmişli yıllara kadar bile Bodrum çarşısı, birkaç bakkal, manav, kasap, balıkçı, terzi, eczahane, ve fırından ibaretti, dükkanların sayısı ise yirmiyi, otuzu geçemezdi. Sakallı ve ya diğer adıyla Ali Doksan, birkaç lokantadan biriydi, iki tane de nefis muhallebici vardı. Çarşı içi ve barlar sokağı, Cumhuriyet Caddesinde şimdi dükkan olan yerlerin çoğu ev olarak kullanılmaktaydı. Aralarında ayakkabıcı Ali Güven uluslararası isim yapmış bir sandalcı vardı. Bütün bu basitlik ve özellik Bodrum’un şahsiyetini ve güzelliğini o yıllara kadar devam ettirebilen belirli unsurlardı.

Bugün baktığımızda çarşının İstanbul’daki Mahmutpaşa yokuşundan farkının kalmadığını üzüntüyle izlemekteyiz. Bu hem sattıkları malların Bodrum’a özel olmamasından hem de dükkanların içindeki malların sokaklara taşmış olamasından kaynaklanmaktadır.

Kaybolan Bodrum’u Bodrum yapan özellik, kalite ve yavaşlık, yerini herhangi biryerde olabilecek harcı alem mallara, kalitesizliğe ve saygısız satıcılara bıraktı. Bizim gibi eskiyi bilen ve arayanlar için de acı bir manzara oluştu.

Gelişmenin önüne hiçbirşeyin duramayacağı malum, buna aklıbaşında kimse –yeter, diyemez. Ancak gelişirken kültürlü bir şekilde gelişebilmesine yardımcı olabiliriz. Dolaşırken selamlaştığımız, hatır sorduğumuz, sohbet ettiğimiz esnaftan mahrum olmamız belki doğal bir gelişme, fakat onların yerini alan ve Bodrum ile alakası olmayan tutumdakiler bizi acıtıyor. Eski günleri hasretle anıyoruz, sanki benliğimizi kaybetmiş gibi hissediyoruz. Bu bizim problemimiz ve sanırım otuz yaşından genç olanlar nedemek istediğimi bile anlayamazlar, onun için sızlanmayı bırakıp bugüne dönelim.

Bodrum’un bügünki durumu büyüme sancıları çeken bir kentin karşılaştığı sorunlardır. Olgunlaşma devrine girmeden doğru yöne çevrilmesi gerekir, yoksa tamamen karekterini kaybeder. Herşeyde olduğu gibi bu yön almanın şahıstan gelmesi gerekirken, Bodum’u tanımamış kişilerden doğru yolu bulmaları da beklenemez, bunu ancak eskiyi bilen halkın isteyiğiyle ve Belediye yetkililerinin yardımı ile yapmak olanağı vardır.

İlk yapılması gereken Mahmutpaşa havasını yok etmeketir. Zaten yaz kalabalığına dar gelmekte olan sokaklardaki çirkin manzaranın değişmesi için Belediyenin kaldırımlar üzerinde malların bulunmasına müsade etmemesi gerekir. Bu önlem ile her yıl biraz daha büyümekte olan bu istilâ duracak ve çirkinliklerin yüzde doksanı aniden yok olacak, bu temizlikten de herkezin memnun olacağından hiç şüphem yok. Bodrum çergi değil bir butik havasındaydı, bu değeri yok etmemeliyiz. Sayın Başkanımız Bodrum’un en eski ailerinden birtanesine mensuptur ve neyi anlattığımı gayet iyi bildiğine eminim.

Belediye yetkililerinden dükkanların sokaklar üzerinede mallarını sergilemelerini önlemelerini rica ediyoruz. Bodrum’un tekrar Bodrum olmasını istiyoruz, Mahmutpaşa değil.

Kentler de insanlar gibi geçmişlerindeki güven, iyiylik, güzellik, bireysellik ve bıraktığı eserlerle karekterini bulurlar. Gelişmesi yıllar, hatta asırlar alan bu karekter basit nedenlerle bir anda yok olabilir.

Bodrum karakterini tamamen yetirmek üzere, ve bu çöküşten en çok parasal ziyanı görecek olanalar, ondan eski namına dayanarak hâlâ istifade edenler olacaktır. Hep beraber olalım ve buna müsade etmeyelim, Bodrum’u da Kuşadası’na benzetmeyelim. Bodrum hâlâ ulusal bir servettir, onu heba etmeyelim.

Seks kenti olacağız diye endişe edenler, çirkinlik, kalitesizlik numunesi olmaktan korksalar daha faydalı olabilecekler. Seks ayıp değildir amma diğerleri ayıptır. Bizden nekadar turist kaçarsa rakiplerimiz okadar memnun olurlar, onlar verdiğimiz her fırsatı bize karşı kullandıklarını unutmayalım

Hem de hiç ümitlenmeyin, AB yalınız kendi işine gelen şeyleri düzeltir, bu gibi bizi geri bırakacak şeylerin devamını bile ister, bunları düzeltmeye gelmeyecekler, yaparsak biz kendimiz yapacağız. İNŞAALLAH.

About The Author