Rüşvet ve vergi

İnsanlar büyük bir felaket karşısında kaldıkları zaman, yan düşünceleri bir tarafa bırakıp, bir araya gelmenin gerektiğini düşünebiliyorlar. Milletimiz bunu, en olumsuz şartlar altında, kurtuluş savaşında başarmıştı. Ondan beri de devekuşu gibi başımızı kuma gömerek, gitmekte olduğumuz feci durumları görmemezlikten gelmekteyiz.

Ulusca birleşmenin güzel bir örneğini, onbir eylül felaketinden sonra, ABD’de yaşandı. Halk zaten sıkıntıda olan ekonominin daha da kötüye gidceğinin ve şimdiye kadar duyulmamış büyüklükde rakkamlara varan tahsisatlar atanacağının, bilincinde olarak, bütün partizanlığı birtarafa bırakarak, terorizme karşı savaşta, şartsız destek verdi.

Bu olayın bizim için ilginç olan yönü, halk tarafından seçilerek, kuvveti halka dayanmış olan bu devasa idare sisteminin nekar iyi ve acık olarak çalıştığının kanıtlamması idi. Gerek savunma konusunda, gerek ekonomik sıkıntı konusunda, başkan Bush’un, ABD halkının her kişisinin devamlı olarak, konulara ve yapılacak olan hereketlere, onların katkıları olmadan başarılamayacağını, ve onlardan beklediği ortaklığı, ortaya koymasıydı.

Bizim memleketimizde çok şükür felaket gökten gelmiyor. Gelmiyor amma daha kötüsü, bir tahta kurdu gibi, bizim temelimize yerleşmiş. Bugün her devlet sektöründe, ve hemen hemen her işde, âdet haline gelmiş olan rüşvet makanizması, bir taraftan dünyada bizi maskara ederken, diğer taraftan da temelimizi çürütmekte. Bizim de, cemiyetimiz başımıza çökmeden bir araya gelebilip yeter dememizin zamanı geldi ve geçiyor. Boyutları hergün daha büyüyen bu yara bütün makanızmamızın calışamamasına, bütün mevcut yasaların uygulanamamasına, neden oluyor.

Bizim bir Bodrumlu olarak bütün bir memleketin yaralarını yok etmemize imkan yok.  Ancak Bodrum Türkiyenin en olgunlaşmış beyinlerini içinde toplamakta olduğundan, yeniden oluşmakta olan bu yarımadada, kendi yaralarımızı yok etmemiz imkansız değildir. Bodrumda her konuda yetkililere yardımcı olacak bilgili, olgun ve sadece Bodrum’u düşünen, gönüllüler mevcuttur. Bunlardan yararlanmamak Bodrum’a ihanettir. Kendine isim yapmak için çalışmak gerilik, ne yapalım olmuyor demek korkaklık, bana ne demek de kendi bindiği dalı kesmektir.

Veren veya alan kendileri olmadığı zaman, bugün hemen herkez rüşvetten şikayetci. Hatta alan veya verenler bile, hortumcuları kınamaktan da geri kalmıyorlar. Kendilerine uygulamadıkları standartları başkalarından beklemek için nekadar kör ve ikiyüzlüler.

Bugün bütün dünyada narkotik kullanılması artmaktadır. Burada satanın değil alanın suçlu olması gerekir. Alan olmassa satan da olamaz. Şayet biz rüşvet vermezsek alan da olamaz. Rüşvet yasak edilemez, red edilebilir. Bu aşamayı bizim yapmamız gerekmektedir.

Bugün içinde bulunduğumuz, ve daha uzun müddet bizimle beraber olacak olan ekonomik sıkıntının temelinde, bizim sosyal yapımızdaki bozukluk yatmaktadır. Bu bozuklukları düzeltmeden alınan her yöntem geçici olacak ve ayni felaketler başımıza benzeri bir şekilde, tekrar tekrar gelecektir.

Vergi konusunda –devlet verdiğimiz vergiyi iyi kullanmıyor o zaman ben neye vereyim, gibi laflar bile tamamen mantığa aykırıdır. Bu bir tavuk veya yumurta hikayesi olamaz. Evvela vergini verirsin sonra devlet hizmetini verir. Hizmeti beyenmezsen hesabını sorarsın. Vergi verilmezse devlet neyle hizmet verebilir?  Vergi vermek millete olan borcumuzdur. Bugün ABD de vergisini kaçamaksız verenlerin oranı yüzde 87.5 tur. Bizde zavallı memurdan başka vergisini doğru veren yok gibidir.

Devletler toplayamadıkları vergilerden ötürü iflas ederler, sonra da milleti borçlandırırlar. Bir taraftan vergi verilmemesi, diğer taraftan rüşvet makanizması, bizi temelimizden yıkmak üzereler. Ekonomik kriz adını verdipimiz bu sosyal bozukluğu göremiyorsak bu cehaletin ta kendisidir ve cahillerin uğrayacağı akibetten de kaçamayız. Dişarıdan aldığımız borçlar sıkıntımızı yarına devretmekten ibarettir. Devleti suçlamak başını kuma gömmektir. Günlük problem halli ile yetinmek, içine gömüleceğimiz çukuru derinliştirmekten ibarettir. Kendi suçlarımızı IMF’e yüklemeye çalışmak sadece politikadır, vatandaşı aldatmaktır, ihanettir. Eğer bunu doğrulukla yapan varsa, Allah bizi bu cahillerin, bu körlerin, elinden korusun.

Bizim için önümüzdeki kurtuluş savaşında atılacak ilk adım, her ne bahasına olursa olsun, her kişinin vergisini vermeye başlaması ve rüşvet vermeye son vermesi olmalıdır. Aksi halde, ileride, çok yakın zamanda, ödememiz gerekecek bedel, çok daha vahim, hatta ödemesi imkansız, olacaktır.

 

 

 

 

 

About The Author