Seçim yapılırsa…
Column: 1
Yandaş olmayan basın son haftalarda aşırı emin bir tavırla; Cumhur ittifakının yapılan büyük hatâlar yüzünden oy kaybettiğini ve artık seçimi kazanamayacağını tekrarlıyor. Bu sözler ile gerçekleri bilmeyen halkımız da, endişe edilecek bir şey kalmadığı inancına yönlendirilmiş oluyor.
Unutmayalım ki birkaç kumandanının, “Biz bu savaşı kazanacağız” demesiyle hiçbir ordu zafere erişemez. Hasmının gerçek gücünü ve yapabileceklerini tartamamış olanlar kaybeder.
Eğer bir kişi, bir grup insan veya bir parti uzun yıllar boyunca, her konuda, her düzeyde ve her seferinde yanlış yapıyorsa, bu sorunun cehâletten mi yoksa maksatlı olarak mı yapıldığını sorgulamak gerekir. Her şeyi, her yerde, her seferinde devamlı olarak yanlış yapmak insanın doğasına aykırıdır.
Değerli olarak görme arzusunda olduğumuz basın kişileri olayların görünümüne değil, altında yatan gerçek ve olasılıklara daha yakından bakmalılar. Zâten yıllardır rehâvette yaşayan ve kendi katkısını vermeden veya veremeden her şeyi başkasından bekleyen halkın vakitsiz bir olguya inanması, inandırılması yanlıştır.
600 yıl yönetiminden kopuk yaşamış ve öyle devam etmekte olan toplumumuz günümüzde de yönetimlerle özdeşleşmedi. Her zaman kendi belirlemediği kişiler tarafından yönetildi. Bu temel sorun yalan demokrasi davulu çalanların işine geldi ve bizi bu karanlık günlere getirdi.
Yukarıdaki uyarılar bâkî kalmak şartıyla, öncelikle yapılması gereken: Muhalefet partilerinin ve basının halka dayanan, onun desteğiyle hareket eden bir bütün hâlinde olmasının teminidir. Esnafı dolaşmak, birkaç resim çektirmek, propagandadan öteye gitmez.
Hâlâ vatandaşın sorularına yanıt vermeyen parti ileri gelenleri, yalnız istedikleri mesajları okuyan TV kişileri, yazılanlar taltif değilse cevap vermeyen yazarlarla, halka inilmez.
Halkının temelinin köylüsü, çiftçisi olduğunu 82 yıldır unutmuş olan yönetim anlayışının ve basının, sorunların temelinde yatanları artık anlaması kaçınılmazdır. Çağrılara rağmen yapılan hatâları tekrarla yetinen partililerin ve basının çiftçiyi kalkındırmak için yapılan yardım çağrısına cevap bile vermemiş olması, ne kadar yeteneksiz olduklarının kanıtı değil de nedir?
Column: 2
Halkla basının ve patilerin özdeşleşmesi ancak onların yardım ve katkısıyla çiftçinin kurtarılmasına yardım sağlandığı takdirde başlar. Çiftçiye ödemeyecekleri kredi değil, hibe değil; mâliyetini düşürecek sübvansiyon ve malına alış garantisi verilmeli. Çiftçi karnını doyuracak gelir sağlayabilmeli. Bu ilk adım atılmadıkça, boş ümitler ve sözlerle eskisinden bir adım ileriye gidilemeyeceği gibi, geriye de gitmeye devam edilir ve her gün daha kötüye gider!
Yukarıda önerilenlerin bazılarını değişik bir neden ve yoldan, değişik zümre üzerinde bilinçli olarak yaparak iktidâra gelenlerin varlığı sürerken, uykuda olmak cehâlettir. Bu öneriler yukarıdakiler tarafından yapılıverdiğinde kayıplar bugünden sonsuza uzanır. Bunun da vebâli, muhalefet partilerinin ve büyük resmi göremeyen basının ve aydınların olur.
Boş vaatlerle halkın yanlış bilgilendirilmesi, tenkit edilmekte olan yanlış uygulamalarla eşdeğerlidir. Kısacası bir suçtur ve er geç bir gün gelir bunların da hesabı sorulur.
Eğer 600 M. Vekiline maaş ve kıyaklar verilmeseydi ve çalıştıkları yerin kirasını ve masraflarını vermeleri istenseydi, 590’ı gelmezdi.
İşte çiftçimizden istenen bu:–Çalış, didin, aç kal, ürettiğini çöpe at, ama çalışmaya devam et! Daha fazla borçlan ve bat, tarlanı yabancılara sat!
İşin acı tarafı da buna 1948’den beri her gelenin önce başını çevirdiği, sonrakilerin de oluşuna katkıda bulundukları. Daha da acısı arta kalan tarafsız(!) basının da sessiz kalması. Çok daha acısı da, bir avuç gerçek aydınımızın bile önemini unutarak ayrıntılarla vaktini öldürmesi.
Bir kaç istisna hariç, şâyet söylediklerim ülkenin genelinde yanlış olduğunu düşünen varsa, çıksın ortaya konuşalım.
Aksi hâlde Atatürk’ün dile getirdiği “yıkıcı suskunlar” gibi onlar da suçunu kabul etmiş oluyorlar. Ve bu ülke onlar hatâlarını anlayıp ellerini taşın altına koymadan, bir adım bile iyiye gitmez. Batmamızı kurgulayan dış güçler etkilerini sürdürdükçe de gidemez!
Column: 3
Son Yorumlar