B.O.P. Dramının 4. Perdesi açılıyor mu?

Remove the row

Column: 1

Atatürk: “Bir ülkeyi temelinden yıkan içerideki cephenin suskunluğudur”.

Darvin: “Tavuklar önlerine atılan bir avuç yemi gagalarken, yumurtalarının alındığını fark etmezler”.

Einstein: “Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, …… seyirci kalıp, hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir”. Bu sözlerden hiç ders almadık. 20 yıllık çabaya rağmen aynı yerde saydığımızı seyretmek çok acı. Tekrar ediyorum: Günlük olay ve sorunların üstüne çıkıp temel sorunu görmek ve uzun vâdeli önlemler almak zorundayız.

Ana sorun bağımlılığımızdır ve sorun; o yola girmiş olan yönetimlerden fazla, onları etkileyen güçtü tanımlamamaktır. 1944-45 yıllarında yürürlüğe sokulan programlarla bugün uluslar üstü sermayenin yönetimindeki silahlı mâlî üstün gücünün gâyelerine karşı uykuda olmamızdır. Başkalarının bize fenalık yapmasına göz yummuş olmamız bizleri de suçlu yapar. Bu nedenle şikâyet yerine, yapılan hatâları düzeltmek yoluna girmek artık kaçınılmaz oldu.

Bazı ideolojileri ile bağdaşmadığım fakat vatanseverliğine ve bilgisine saygı duyduğum Prof. Dr. Erol Manisalı’nın 2001’de Atilla İlhan ile yaptığı söyleşideki sözlerini özetliyorum: “Post-modernizm ABD’nin yeni silahı. …. tek gerçek Kapitalizm. …… mutluluk eşittir tüketim. En fazla kazanırsan en mutlu sensin, daha fazla harcarsın, işin esası budur. Ölçü, değer yargısı … yok; tek değer Kapitalizm. Çalış, kazan, harca; başka bir şey düşünme! ….. Avrupa değerler sisteminin tersine, ABD’de her şey mubah, hiçbir değerler ölçüsü yok, …. 360 derece dönmek serbest, bir ölçü yok; her an yeni bir ölçü konabilir, …..: Post-modern Amerikan Kapitalizminin dışında.”

Yıllardır benzeri gerçekleri okurlarımın dikkatine getirdim. Cumhuriyet gazetesinde çok defa açıkça örnekler vererek yazdım. “BOP Dramı” kitabım bu konulara dolu. Dost olarak görmeye çalıştığımız ve hâlâ Batı tutkumuz nedeniyle olanları doğru değerlendirmemiş olmamız bizi bu karanlık günlere getirdi. Erol beyin bahsettiği sistem yalınız ABD içine kısıtlı değil, artık bütün Dünyâya yayıldı. Bu yalnız “Kapitalizm” değil: Demokrasi kisvesinde, çok zaman sosyalist yaklaşım olarak sunulan, bir avuç ailenin elindeki ekonomik tekel ile çarpıtılmış bir kapitalist yöntem. Sistem İsrail eğilimli, küresel bir sömürü mekanizması. İnsanlığı “hiç” olarak algılayan, üretim, satış ve kazanç uğruna, her kötülüğü, soykırımı, terörü yapan bir imparatorluk oluşumu.

Özellikle doğal kaynakları bol ve değerli olan güçsüz ülkeler hedef ve sömürü tarlası olarak kullanılıyor. Bu acımasız ve zorba güce karşı tehlike yaratabilecek ülkelerde bile, 80 yıl evvel bize uygulanmaya başlayan çürütme yöntemi, uygulanıyor.

Ortadoğu’da BOP, yâni büyük İsrail devletinin kurulması yolunda her türlü katliam ve vicdansızlık kazanı kaynıyor. Bizim de bu kazanda yerimizin olduğu açıkça ortada. Irak’ın ve Suriye’nin parçalanmasından sonra sıranın bize geleceği de açık. Güney hududumuzun Hatay köşesinde bulunan Afrin bölgesinin, bütün sınır hareketleri yapıldığı sırada lafı bile edilmedi. Bir terör ordusu eğitim ve toplanma merkezi olarak kullanılması, koridorun Akdeniz’e açılmasına engel olan Hatay vilâyetimizin geleceğini tehlikeye attığını görmek gerekiyor.

Column: 2

Ülkemizin dışarıya aşırı derecede bağımlı iken, onların kişisel ve ulusal tehdit kozların ellerinde şantaj malzemesi olması, durumu çok vahim kılıyor.

Günlük olaylarla boğulan bir medya, halkla ilişkisini kuramamış başarısız ve etkisiz bir muhâlefet ile bu zor durumdan çıkmak bir mucize olur.

İktidarın çöktüğünü idea ederek kazanacağına halkı inandırmaya çalışan muhâlefet, bunu hangi şartları düşünerek söylüyor? Bütün gücü elinde tutan bağımlı bir yönetime karşı halkın desteğini elde edememiş bir muhâlefet, neyi nasıl garanti edebilir? Bugüne kadar çaresizlikler içinde seyirci kaldıkları “olmazların” olması, âcizliklerinin kanıtı değil mi? Halkın çoğunluğuyla bütün olmamış bir muhâlefetin yönetim değişikliğini yapacağına inandırması, ülkenin bütünlüğü bakımından da vahim sonuçlara açıktır.

Post-Modernizm 1939 New York fuarından beri uygulanan ve bizde de başarılı olan; bir algı ve uyutma, kullanma propagandasının mahsulüdür.

Kendi içlerinde uyguladıkları demokrasi anlayışını dışarıda unutan ve her türlü zulme seyirci kalan Batı’nın demokrasi yalanına inanılmaz! Gazze soykırımına 70 yıldır sessiz kalanlardan insâni hareket beklemek cehâlettir. Biden çağının başlamasıyla kızışan Gazze’deki yeni olaylar, BOP’nin yeni bir perdesinin başlangıcı olarak algılanabilir.

ABD destekli bağnaz Siyonist rejim hâlâ kutsal toprakların kendilerine verildiğine ve tanrı emri ile herkesi öldürerek alınması gerektiğine inanarak hareket ediyor. İleride olası bir Afrin / Hatay hareketinde. PYD-YPG ordusuna İsrail ve dolayısıyla ABD desteği, doğuda da aynı desteği alacak PKK hareketi olacağına şüphe bırakmıyor. Olaylara iktidar tarafından bugünden suç keçisi oluşturulmaya başlanması, olası sonun vahâmetini azaltmayacak. Bu olaylara temkinle ve uzun vâdeli planlama ile bakmalıyız. Parti ayrılıklarının değil ülkenin bütünlüğünün kaybolmaması ışığında yaklaşmalıyız.

Bağımlılıktan kurtulmak öncelikle halkımızın çoğunluğunun bilinci, desteği ve beraber hareket eden bir muhâlefetin oluşmasıyla başlar.

Bunu başarmak; haberlerin bir işe yaramayan tekrarını dinlemek ve ah vah etmekle olmaz.

İktidârı kınamayı bırakalım, muhâlefetin halkala birleşmesini isteyelim. Kolay iletişim yolu açmalarını isteyelim: Birleşerek hareket etmeyi öğrenelim. Yazarlarımıza yön verelim, Basının desteği olmadan hiçbir şeyin tamam yapılmayacağını bilelim.

Ama önce; şu 82 yıllık derin uykudan uyanalım. Halkın gücüne hiçbir şeyin karşı duramayacağının da tarihte çok örneği olduğunu unutmayalım.

Mutlu, aydınlık ve özgür günler dileğiyle.

Column: 3

 

 

About The Author