Neden, Neyi, Nasıl

Remove the row

Column: 1

Önerilerime gelen sualler üzerine açıklama:

Halkımız gerçekleri bilmezse, sorunsuz, huzurlu bir yaşam var olmaz. Atatürk’ün, “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” sözünün önemini halka öğretmiş olsaydık, bu yazıya gerek kalmazdı.

Neden bu hâllere düştük:

– Batı ülkeleri Osmanlı aile devletini önce borca bağladı sonra istila etti ve Sevr ile yok etti. İstiklal savaşını kazandık, Sevr uygulanamadı ve Lozan ile bugünkü Türk devleti doğdu. ABD Lozan antlaşmasını imzalamadı.  Batı Sevr’den hiç vaz geçmedi.

– Ülkeler arasında dostluk yoktur, çıkarlar vardır. ABD, Batı ve Rusya gibi komşularımızla çıkarlarımız uyuşmaz. Bağımsız olup onlarla eşit çıkarlar sağlayacak anlaşmalar yapabilirsek, sorunsuz ilişkiler çerçevesinde yaşarız. Yoksa bu çöküş devam eder.

– 1945 de sanal Rus korkusundan ABD etkisi altına girdik. Köy Enstitüleri kapatıldı, bütün devrimler durduruldu, lokomotif, uçak ve otomobil fabrikaları kapatıldı, tarım baltalandı. Vakitsiz demokrasi geldi ve 10 yıl içinde ABD’ye bağımlı olduk. Her yıl bağımlılık arttı, şimdi  içinde olduğumuz kâbuslu günlere vardık.

– Son 19 yılda milli varlıklarımızın yaklaşık hepsi, ya yabancılara satıldı ya da içeride satılarak yok edildi. Çiftçi battı, sanayi çöktü, ordu kuşa çevrildi, hukuk yok oldu, eğitim çöktü, kültürümüz yozlaştı.

– Enerjide, tarımda, savunmada, sanayide dışarıya bağımlıyız. Onların desteklediği ortam ve yolda gidenlerle, hukukta ve eğitimde de dışarıya bağımlı sayılırız.

– Biz bağımlı oldukça hiçbir şey düzelmez ve bağımlılığı kabul etmişlerden bizi bağımlılıktan kurtarmaları beklemez. Artık bağımlı olduğumuz ülkelerin istediklerini yapmak zorunda kalıyoruz.

-Yapılan yanlışların tenkidi ile yetinmek; halkı karanlıkta bırakmak, oyalamaktır. Halk sorunun nedenini ve çözümün ne olduğunu öğretmedikçe, düzelme yolu da kapalıdır.

Neyi öğretmeliyiz:

–  Halka sorunları ve çözümlerini öğretmeliyiz.

– Üretip ihracat yapmadan kazanç olmaz, borç bitmez. Borç bitmeyince bağımlılık bitmez.

– Enerji olmadan sanayi olmaz, evler ısınmaz, araçlar yürümez, tarım yapmadan halk aç kalır, silahsız ve güçlü ordusuz ülke korunmaz, ithal ile borç artar ve bağımlılık artar. Huzur ve özerklik yok olur.

– Enerji için Fotovoltaik paneller üretmek ve Güney illerimizde güneş enerjisi üreten mega çiftlikler kurarak bağımsızlığa kolayca erişiriz. Panel ihrâcatı ekonomimizin düzelmesine çok yardımcı olur.

– Çiftçiye yardım edersek tekrar üretim yapar, ithâlat azaltılır, kendimizi doyuran ülke oluruz.

– Kuraklığı ve çölleşmeye doğru hızla gitmemiz durdurulabilir. (30 Kasım 2010 tarihli yazım)

– Savunma kurumlarımızı ve çalışanlarını koruyarak, üretimin artışıyla bağımsızlığa yaklaştırılır ve ihracatının artışı ekonomiye büyük katkı sağlar.

Column: 2

– ABD’nin BOP’nin amacı Doğu illerimizde bir Kürt devleti yaratmak ve büyük İsrail’i kurmak olması nedeniyle, Fetö” denilen hareket yaratılmıştır ve bölgede terör yapanlar artık açıkça desteklemektedir. Bağımsızlığımızı kazanırsak ülke içinde terörü hemen durdurabiliriz, bölgede çıkarlarımızı koruyabiliriz.

– Halkı bilgisiz bırakarak kolay yönetmek yüzyıllardır kullanılıyor. Bilgili ve hakkını arayan halka karşı hiçbir gücün duramayacağını halka öğretmeliyiz.

Nasıl yapılmalı:

– Muhalefetin, iktidarın yapmadıklarından şikâyeti, yanlışlara çözüm getirmez ve yeterli değil.

Esnaf ile konuşması da yeterli değil. Geride toplumun temeli olan ve sesini duyuramayan 60 milyon var. Muhalefetten halkın sesini duyma ve cevaplama kanalları açmalarını ve halkla beraber çalışmaya başlamalarını istemeliyiz. İktidara etkin olamayız ama muhalefetin oy almak için isteğimizi yapar. Bu baskıyı yapabilecek durumdayız.

– Levent Gültekin bu konularda en önde gelenlerden ve uzun zamandır gereği şekilde, önümüze atılmış gündem yerine, ülkenin temel sorunları dile getirmeyi başarıyla yapıyor. Ama bir kişinin bunu yapması yeterli değil.

– Yandaş olmadıklarını bildiğimiz köşe yazılarından haberlerin tekrarını değil, ülkenin ana sorun ve gerçeklerini halka öğretmek amacıyla yazmalarını istemeliyiz.

– Panel oturumlarında ancak kendilerinin ve konuları zâten bilenlerin anlayacağı konuşmalar yapılıyor. Bunların kısıtlamalarını, ülkenin ana konularını dile getirmelerini; birbirlerine değil, halkı eğitmek için halka dönük konuşmalarını istemeliyiz.

– Halkın doğruları öğrenmesi için; bir, en fazla iki kişi tarafından, bir konuyu yarım saatlik programlarla, halkın gözüne bakarak, dikkatlerini çeken öğretici konuşmalar yapmalarını istemeliyiz.

– Gündemin konuşulması haberlerin tekrarı olmaktan çıkmalı ve Merdan Yanardağ’ın yaptığı gibi, haberlerin bizi nereye götüreceği bilgisi halka verilmeli. Ne yapılması gerektiği anlatılmalı.

– Boğaziçi duruşu ve İstanbul seçimleri benzeri bir beraberlik hareketi ile muhalefete yön vermek sorumluluğunu bizler yüklenmek zorundayız. Bunu yapamazsak 70 yıldır gerekeni yapmayan muhalefetin şimdi doğruyu yapmasını da beklemek boşuna olur.

– Yapılacakları, kasıtlı veya başka nedenle yapmayanlardan beklemek, yapmayı istememekle eşdeğerlidir. Kendimizi aldatmayalım.

–  Mademki yanlışları biliyoruz, doğruyu yapalım.

Okumayan bir toplumda bu kısırdöngüden çıkmak için başka yol yok. Hakkını arayacak halkı yaratmazsak bu ülke Ortadoğu’da bir süpergüç peyki olacak. Suriye benzeri kaosa sürükleneceğiz.

“Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez” Tolstoy.

Bilelim ki biz gerekeni yapmazsak, çok zaman yanlış yere câhil diye kınanan halk ta değişmeyecek. Huzur ve refah geri gelmeyecek. Suçlu biz olacağız.

Column: 3

 

 

About The Author