Seçim hazırlığı

Remove the row

Column: 1

Ağaçlardan ormanı görmeyenler benzeri, halkımızın yıllardır felâketlere doğru sürüklendiklerini görmemelerini izlemek çok acı! Bu çöküşü değiştirmek konumunda olanların dikkatine getirip te yapılmadığını görmek daha da dayanılmaz bir çaresizlik! 19 yıldır süren gidişin varacağı yerdeki aydınlık ümidi de, her geçen gün daha erişilmez bir hayâle dönüşüyor.

Gerçekleri konuşamaya cesaret eden basının da yapay gündemlerdeki ayrıntılar ile vaktini geçirmesi, halkın da seve seve bunu seyretmeye razı olması, inanılmayacak bir basiretsizlik!

Charles Darvin’in sözlerini hatırlayalım: “Bilim ( …….) Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkasından yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.”

Biz de; Kanal İstanbul, Kavala, Berberoğlu, Boğaziçi, Suriye, Irak, otomobil, uçak, tank, anayasa, uzay ve daha onlarca yem ile şaşkına çevrilirken, onun tavuk topluma benzedik. Bütün varlıklarımız, değerlerimiz, ideallerimiz, kardeşliğimiz, inançlarımız, bir bir yok edilmeye çalışılıyor. Bu kadarına bir tavuk bile tahammül edemez! Biz kör müyüz ki ediyoruz?

Bu Dünyâda seçimi kaybetmek tehlikesinde olan bir iktidârın muhalefete yarayacak yasa değişiklikleri yaptığı görülmemiştir. Eğer böyle bir şey söylenirse muhakkak altında bir tuzak aranmalıdır. Bu tuzağın ne olduğu halka anlatılmalıdır.

Teröristler eylemlerini seslerini duyurmak için yaparlar. Onların yaptıklarının tekrarı, gündemde olması, eylemlerinin meyvesidir ve başarılarının kanıtıdır. Tekrarla bu tuzağa düşmek te cehâlettir.

Sosyal medyanın bu tuzakta eğlenmesi de tuzağı kuranların başarılı olmasına yardıma yakındır.

Bütün bu olanlara bilgisiz halk veya olanı doğru değerlendiremeyen halk seyirci ise, olanların nedenlerini bilmiyorsa ve ona yol gösterecek, bilgi verecek veya bilgisini tazeleyecek bir kaynak yoksa o ülkede halk yok demektir. Halkın olmadığı yerde de ülkenin başına gelecek olan otokrasidir.

Bilgisiz halkta yumurtaları alınırken şikâyete gücü olmayan tavuktan farksızdır.

Atatürk bu ülkeyi yeniden kurarken, 600 yıldır yok sayılan halkı tekrar yaratmakla işe başlamıştı. O ülkenin temelinin halk olduğunu, halkın gücü olmadan devletin de anlamı olmadığını, biliyordu. Bu nedenle de ülkece kalkınmamamız halkın ortaya çıkmaya başlamasıyla eşzamanlı olarak hızla gelişti. Bütün devrimler okuduğunu anlayan, düşünen ve sorgulayan halkı yaratmak için yapılmıştı. Onun vefatıyla her şey yarıda kaldı. Birkaç yıl sonra da geriye dönüş başladı. Aynen bugünkü gibi halk geri dönüşe sessiz kaldı!

Column: 2

Bütün ümit içeren sözlere rağmen bugünkü gerçek manzara muhalefetin seçim kazanmaya hazır olmadığıdır. Aksini söyleyen de ağaçlara bakandır.

Yasaları değişik şekilde kullanabilen bir iktidar ne kadar zayıflamış olursa olsun, ona karşı parçalanmış bir muhalefetin seçim kazanmasına meydan bırakmaz. Hele muhalefet hâlâ vatan değil, parti düşüncesinde parçalanmaya yatkın ise, iktidarın bunu yapması hiç te zor olmaz, olmadı ve olmayacak.

İnce hesaplar yaparak muhalefeti parçalayanları desteklemek yerine, gayelerinin ne olduğunu sorgulamak gerekir. 80 yıldır süren bu parçalanmışlığın ve en önemli zamanda ortaya çıkarılmış olan parçalanmaların nedenini sorgulamak gerekir. Bunu yapmamak, sadece akıma uymak, vatan sevgisinden ve borcunu ödemekten çok uzaktır.

Partilerinden ayrılmak isteyenler, hukuku uygulayan bir iktidara kavuştuktan sonra aradıkları yolda yürürlerse, ancak isteklerine kavuşmak fırsatını bulabilirler. Bunu yapmayanların gerçek gâyelerinin iyi olmadığını düşünmek hiç te yanlış olmaz.

Halkımız denetimden sorumlu olduğunu bilmiyor ve seyirci kalarak, olanlardan şikâyetle yetiniyor. Bizim okumayan toplumumuzda doğruyu anlatacak ve uyaracak ta ancak basındır. Ama TV’de konuşanlar, yorumlar halkın yüzde birine bile hitap etmiyor. Halkın, yapay gündemin yüzlerce defa tekrarını değil, gidişatın gerçeğini ve ne yapılması, nasıl yapılması gerektiğini bilmesi gerek.

Halkın karnı doyurana değil, neden ve kime oy verip vermeyeceğini bilecek düzeye gelmesi gerek.

Kitap okumayan, aydını bile iyi yetişmemiş bu ülkede günümüzde öğretme görevini yapacak olan da basındır. Kısa vâdede başka yol da yoktur!

Basını harekete zorlayacak halktır ama halkın olmadığı yerde de bu ancak geri kalan aydınların katkısı ve basını devamlı uyarmaları ile olur.

Çok değerli zamanlar geçiyor ve her gün daha kötüye doğru gidiyoruz. Geri kalan suskun bir avuç aydına, sesleniyor ve sorumluluklarını yerine getirmelerinin en çok gereken olduğunu bilmelerini bekliyorum. Seslerini çıkararak; basında okudukları kişilere, dinlediklerine, konuştuklarına, gerekirse baskı yapmalarını ve bu çağrıyı desteklemelerini, çağrının parçası olmalarını, ona uymalarını ümit ediyorum.

Eğer biz değişmeksek, bu gidişle devam ettikçe verilen ümitlerin boş olduğunu ve hiçbir iktidar değişmesi olmadığını göreceğiz.

Column: 3

 

 

About The Author