Atlı arabalar

Remove the row

Column: 1

Okuduğumuza göre Büyükada’dan atlı arabaları kaldırıyorlarmış. Yerine de, yeni Şehir Hatları vapurlarına taş çıkartacak çirkinlikte, karaktersiz, elektrikle çalışan bir acube geliyormuş. Geçen gün gazetede resmini görünce ağlamaklı oldum ve bu yazıyla sizlere erişmek istedim.

Önce at, sonra da araba Türklerin 2 bin yıllık bir kültürüdür. Avrupalı, Türkün atına bağlı yaşadığını bile dile getirirmiştir, Ruslar kendi dillerinde arabaya “Arba” derler. Türk’ün Atına, kılıcına ve karısına dokunma diye de, bir söylem oluşmuştur.

Osmanlı yaşamında araban büyük bir yer tutardı. Arabalar; Koçu, Kâtipodası, Fayton, Landon, Kupa, Talika ve Kabriyole isimleriyle bilinirdi. Bu kültürden bize kala kala Büyükada’daki faytonlar kaldı.

Arabaların, yük arabaların bile, yanlarındaki tahta kısımlar, çok güzel manzara resimleriyle, kullanıldıkları bölgeleri ve sanatkârlarını belirten resimlerle süslü olurdu. Çocukluğumda bildiğim arabacılar atlarına gözleri gibi bakarlardı. Arada sırada da bizlere balık oltası yapmamız için atin kuyruk kıllarından verirlerdi.

Büyükada’yı bilmeyen ne demek istediğimi anlamayabilir, amma ben orasını arabasız düşünemiyorum. Adanın sokaklarından nal seslerini, atların boynundaki süslerden gelen şıngırtılar çıkarınca, çok yavan bir yer, başka bir yer olacağına inanıyorum. Adada tur yapılan eşeklerin de yok olması gibi, B. Ada’nın özelliğini ve kültürünü de yok edeceğini düşünüyorum.

Atlı arabaların yok olmasıyla da, gene hiç düşünmeden, kendi kültürümüzün bir parçasını daha yok edeceğimize inanıyorum.

Halkımızın buna sessiz kalmasını hayret ve üzüntüyle izliyorum. Aynen, göllerimizin kurumasına, güneş enerjisinin yeteri kadar kullanılmamasına, hayvancılığın, çiftçimizin, ordumuzun yok edilmesine, Boğaziçi vapurlarının değiştirilmesine, Kaz Dağlarının çöle çevrilmesine, İstanbul’un mahvedilmesine, şimdi de Bodrum’un mahvedilme yolunda olmasına, sessiz kaldıkları gibi!

Bu olayları da suskunlukla karşılamalarını cehâletin tecellisi olarak görüyorum.

İnsanın kendi kültürünü, geleneklerini, ananelerini ve geçmişinden gelen varlıklarını, nasıl hiçe sayabileceğini, yok edebileceğini anlayamıyorum. Böyle umursamaz bir toplumun parçası olmaktan hicap duyuyorum, değiştirmekte yeterli olamadığım için kahroluyorum.

Ey halkım, ey kardeşlerim, ey milletim neden sessizsiniz? Kazdağları yapılan katliamın ufak bir parçası. Bu gibi olaylar yurdun her tarafında 80 yıldır olagelirken neden sustunuz? Neden şimdi ancak iş işten geçme derecesine gelince aklınız başınıza gelebildi de, dağlara döküldünüz? Neden işin başında, nereye varacağı yazıldığı hâlde sokaklara dökülmediniz?

Bu vatan, bu kültür, bu varlıklar her zaman sizin değil miydi?

Column: 2

Ayranınızın kabarması için muhakkak bir felâketin oluşması mı gerekiyor?

Basını bu tür konuları gündemde tutmaya zorlamadan, evet zorlamadan, hiçbir konunun hâl yoluna girmeyeceğini ne zaman öğreneceğiz?

Fayton olayı bana Bodrum’da yıllar önce yaptığım bir çalışmayı hatırlattı. Atatürk Caddesinin, Bitez Yalısına ve Aktur’a ayrıldığı köşedeki “Dur” işaretinde hiç kimse durmuyordu. Devamlı olarak yazdım, şikâyet ettim, nihayet bıktılar.

İşareti kaldırdılar! Öbür tarafa koydular. Şimdi o tarafta kimse durmuyor! İyi mi?

Sevgili okurlarım, atlara bakılmıyor diye arabaları kaldırmak bundan daha beter. Utanç verici.

Fazla yolcu almaya neden manî olmuyorlar?

Atlara bakılmasını neden sağlamıyorlar?

Neden geçimlerini zor sağlayan arabacılara yardımcı olmuyorlar?

Neden belediye bir ahır inşa edip onlara destek olmuyor?

Neden onlara bir baytar atamıyor.

Yok yere milyonlar harcarken birkaç bin ata bakmak çok mu zor?

Kültürümü korumak, geleneklerimizi devam ettirmek sizin için bu kadar mı değersiz?

Yoksa gâye sadece arabaları kaldırıp yerine yandaşların bir acube filosu kurmasını sağlamak mı?

Ne olursa olsun, Büyükada’nın, tadının ve renginin kaçacağından hiç mi öngörünüz yok?

İstanbul’un incisi B. Ada Arabistan’a döndü! Bu oluşum hiç kimseyi acıtmıyor mu?

Sentorini’den eşekler, New York Manhattın’dan atlı araba kalmaz, Majorka Araplara satılmaz. Sen 3 kuruş için neyin olsa satar mısın?

Sesini duyurmak için işin işten geçmesini mi bekleyeceksin?

O olduktan sonra, sadece çıkarları peşinde koşan basını harekete geçirsen de, atlar kesilip sucuk olduktan sonra neye yaracak?

Dün eşekler, bugün atlar, yarın vatan toprakları elden gidecek. Sen sustukça!

Gençler vicdânınıza, aklınıza, insafınıza sesleniyorum, artık uyanın! Varlıklarımızla beraber kalan bir lokma kültürümüz de parça parça yok oluyor. Yakında çırçıplak, ne olduğu belli olmayan bir toplum olarak kalınca mı aklımız başımıza gelecek?

Şimdi, bu gün, bu saat uyanma saati, yarın değil. Değer ver, düşün, birleş ve bil ki; beraber olduğunda kazanacaksın.

Afrika mandaları bile aslan sürüsüne karşı birleşerek bunu yapabiliyorlar. Buzağılarını aslanın elinden kurtarabiliyorlar.

Biz neyiz, bir sor bakalım kendine!

Bir sor da, atlar sucuk olmadan harekete geç.

Column: 3

 

 

About The Author