Erdal Atabekin yazısına yanıtım
Erdal bey:
29 Ekim Pazartesi günü çıkan yazınız sorunlarımızın temelinde yatan konuların hemen hemen tamamını kapsıyor. Bu fevkâlâde güzel yazı için Millet size teşekkür borçludur.
Ben, medayanın ve basının ayrıntılara boğularak, bugünlere gelmemize neden olan temel konuların üzerinde ısrarla durmamalarını, uzun zamandır eleştiren birisi olarak, gayretinizi çok olumlu buluyorum, sevinçle karşılıyorum.
Halkın sessizliği ve atâleti yanında, özellikle, sizin de dediğiniz gibi, aydınlarımızın yaptığı hatalar ve yapmaları gerekirken yapamadıklarının, bizim bu duruma düşmemizde, çok büyük dahli var. Yazdığınızda herşeyde haklısınız.
Şayet sizi kırmazsam birkaç noktayı ilave etmek isterim.
Ben de halkın atâletini ve etrafımdakilerin birşeyler yapmaya gayret etemediklerini, hergün kınamaktayım. Kınamak kolay. Gerçek ise halkın kolayca birşeyler yapamayacağı. Halk’a, medyadan ve satılmamış basından destek olamdıkça, iş çok zor. Halk’a satılmamış medyadan ve basından yol gösterilmedikçe, yön bulmak, girişimi oluşturmak çok zor.
1999 yılından beri bugüne kadar yazdığım yüzlerce makâle var. Bunların 70 kadarı Cumhuriyette yayınlandı. Bu yazılarımın çoğunda, temel sorunların üstüne basmak ve çarelerini de dile getirmek, öncelik verdiğim bir husustu. Karşılaştığım direnmeler ve katkı yokluğu, sorunlarımızın neden oluştuğunun ufak bir kanıtı. Örneğin:
Yaklaşık 15 yıl önce Bayka’lı değiştirmek için başlatmaya çalıştığım kampanyaya Cumhuriyet sansür koyduğu gibi, sadece 3 yazarımız desteklerini bildirmekle kaldı, kimse kılını kıpırdatmadı, kimse destekleyecek yazı yazmadı. CHP işe yaramaz olarak kaldı, AKP ilerledi.
Paritlerin birleşmelerinden başka hiçbir şansımız olmadığı hususunda yazdığım yazılarla, diğer basın mensuplarından katkılarını istememe rağmen, hiçibir yazarımız katılmadı. Birleşmeden hiçbir şansımız olmadığının üstüne, hiçbir yazarımız gitmedi.
2003 yılında AKP’nin AB havucuna kapılmamamız gerektiğini ve AB’nin de bize uzattığı havuca kapılmamamız gerektiğini haykırdığımda, bu uyarıya tek bir katılan olmadı. Hemen hemen bütün sözde aydınlarımız, AB’ye girmezsek ilerleyemeyiz, AKP AB’ye girecek, o nedenle aşırı dinci olamazlar diyerek, tavizlere göz yummakta devam ettiler.
Daha 2003 yılında görülmekte olan davalar ve takipler hakkında çıkacak yazıların yapılacak araştırmaların suç olacağını belirleyen bir kanun çıkarıldığında, medya sustu, basın sessiz kaldı, halk sokaklara dökülmedi. İşte o gün biz bugünki savaşı kaybetmiş olduk. Halkın uyuduğu, basının uyuduğu anlaşıldı.
İlk adım atıldığında gerekeni yapmamak, diğer adımların çorap söküğü gibi gelmesine neden oldu. Basının burada hatası tek değildir, çok defa tekrar olmuştur. Ana konuların üzerinde durmamak, aktüalite ile vakit öldürmüş olmak, hafızasının kısa süreli olması, basının hatasıdır.
Yıllar önce haddim olmasa da, halka bir yön vermemizin gerektiği İbrahim beyin dikkatine getirmiştim. Bana, görevinmizin haber vermek olduğu meyanında bir cevap vermişti. Ben hâlâ kendisinin reportörlük ile köşe yazarlığını karıştırmış olduğu kanaatindeyim.
Basının yardımı olmadan, halk hiçbirşey yapamaz. O zaman sosyal medya da yoktu, halk’a gazetede sesini çıkarmak olanağı tanınmazsa, halk’ı kim, nasıl duyacaktı.
Ben bukadar yazı yazmış olmama rağmen, yazılarımı yayınlatmakta zorluk çekiyorum, haftalar geçiyor gidiyor. Stareji eki yok oldu, ikinci sayfa benim gibi yazarlar içindi, oda şimdi çok zaman reklamlara veriliyor. Konuk yazarlar üçüncü sayfaya kaydırılmadı. Eğer Cumhuriyet bu konularda hassas değilse, başkalarından ne bekleyebiliriz?
Hiçbir olanağı olmayan halk ne yapacak? Nasıl, nerede düşüncesini ifade edecek? Destek alıp almadığını nasıl anlayacak? Sozyal medya bunun için yeterli değil ve emniyet edilmesi zor.
Lady Gaga’ya bir sayfa yer veren Cumhuriyet, neden halk sayfası açmıyor? para getirmiyor diye mi?
Öyleyse sizin de benim de, şikayetlerimizde gerçekçimiyiz diye sormamız lazım.
Bilim ve Teknoliji’ye gönderdiğim, ana konularımızı işleyen yazı haftalaca bekliyor. amma orada bilmece devamlı yayınlanıyor!!!!!! Bilmece bize çok mu lazım?
Başınızı ağrıttım kusura bakmayın, ben de sizin kadar üzgün, kırgın ve doluıyum.
Bizim aydınımız, halkımızın en çok yardıma, gelişmeye, öğrenmeye gereksinimi olduğunda, 40’lı yıllardan başlayarak, Atatürk ilkeleri üzerinde yürümek, onları çağa uygun kulanmak yerine, uçlara kayarak gençliği ters yöne sürdüler. Atatürkün bu ülke için çizdiği sosyalizm ile ilerlemek yerine, ABD’ nin başmıza bela olmasına neden olan Kominizme yönelttiler. Yıllar ve nice vatansever gençlerimiz heba oldu, işkence çekti. Lüksümüz olmayan ütopik yönlerde zaman kaybettik.
Bakınız CHP hâlâ kendisine yön arıyor, basın da bu araştırmayı destekliyor. Sapla sapanı karıştırıyoruz.
60 yıldır aydın yetiştiremedik, bizim ana sorunumuz eğitim kalitesi noksanlığı, aydın noksanlığıdır, köylünün cehaleti değildir. Suçlu biziz.
Bu devrime bugün başlamazsak, yarınımız daha da karanlık olacak. Bu yönde hiçbir girişim de yok, üzerinde duran olmadığı gibi, benim gibi gayret edenlere de öncelik veren yok. Buna rağmen çabalayacağız, amma köprülerin altından çok sular geçti, geri gelmesi de mümkün değil.
Bence köşe yazarlarımızın çoğu kendilerine düşen sorumluluğun boyutunun ve aciliyetinin farkında değiller.
Saygılarımla, iyi çalışmalar dilerim.
Son yorumlar