Şükran Demiralpın yazıma yanıtları

Merhabalar,
Düşüncelerimi ekte iletiyorum. İlgilenmenizi dilerim.
Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp

On Saturday, August 16, 2014 4:10 PM, A. Sükran Demiralp wrote:

Sayın Turgut A. Karabekir,
Düşüncelerimi ve bilimsel kuşkuculuk için çabalarımı ekte iletiyorum. İlgilenmenizi dilerim.
Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp

REYHAN OKSAY’ın ALIŞKANLIKLAR DERLEMESİ(CBT 1428) İÇİN TURGUT A.KARABEKİR’in YAZISI(CBT 1430) ÜZERİNE..

Sayın Turgut A.Karabekir: “Biliyoruz ki yapılan deneyler, bazen güdümlü, bazen doğal olarak, konunun bir yönüne bakış olarak kalabiliyorlar. Bir süre sonra başka bir deney tamamen ters bir sunumla gelebiliyor. Bu nedenle deneylere dayanarak yapılan yorumlarda biraz daha gevşek sonuçlar belirtmek , alternatifler olabileceğini de sunmak yararlı olur.” Bu satırlarınıza tamamen katılırım. Ek olarak bilimin “kuşkucu” yaklaşımı, yararın ötesinde “ geniş yelpazeden” olayları irdelemek bilimin vd konular dahil her birimizin yaşamının vazgeçilemezi olsa gerek: http://bit.ly/Xp64pa

Popüler bilim dergilerinin bilimin “yol gösterici” olduğunu değişik düzeydeki insanların hiç değilse bir kısmına anlatabilmeleri ancak bilimsel verilerin belli koşullara göre doğru ve zamanla “yanlışlanabilir” olabileceği gerçeğini vurgulamaları ile mümkün olabilir; “Eğer……. İse……dır” yaklaşımı.. Aksi durumlarda bilim teknoloji üretme ve pazarlamanın bir aracından öteye pek gidemiyor gibi Bu konuda yapılan örnek bir çalışmaya;www.ezberkaliplarısorgula.com, birçok dergide, medyada, köşe yazılarında, okullarda yer verilmesi, belki giderek çoğumuzun arada bir düşünce sistemimizdeki kalıpları açığa çıkarıp, sorgulayıp elenecekleri eleme ve sağlam olanları tekrar geri yerleştirme alışkanlığı edinmemize yardımcı olabilir Halbuki, aileden, okula, medyadan, çocuk oyunlarına dek bir çok alandaki üretimler “sorgulayan birey” alışkanlığını kazandırmaya yönelik değiller! Tam tersi, genel olarak “tek doğrulara” koşullamaya yönelikler..

Bu yazının sonucu olarak toplumun her kesiminin “Tartışma Kültürü”nden “Sorgulama Kültürüne” geçebilmesi / “birey” olabilmesinin önündeki en önemli engelin “herhangi bir otorite” olduğunu düşünüyorum. Sorgulayabilen insanlar artıkça, zorla kendi tercihini dayatmayan nesnel ve etik uzmanlar da artacaktır. Aşağıdaki “EK1,2,3 VE 4” gibi çabalar bu konuya destek olabilirler. Bu gibi çabalar sayesinde benim için –akademisyen olmayan bir bireyim- herhangi bilimsel bir bilginin paylaşılmasında hiçbir sakınca olamaz. Düşüncem: Her birey kendi okuma tercihini vbg kendisi yapabilir.

EK1: http://www.ezberkaliplarinisorgula.com/kaliplar/bilim-teknoloji-ve-sanat/

Yaygın ve yerleşik kalıplar Neler sorulabilirdi? Sorulsaydı, yerleşik kalıptakinden farklı hangi bakış açısının ortaya çıkmasını tetikleyebilirdi?
“Bir konuda en doğrusunu o konunun uzmanı bilir” – Uzmanın görüşü, çıkar ilişkileri veya kişisel menfaatten etkilenmiş olabilir mi? – Uzmanın beyan ettiği görüşlerin hangileri pozitif, hangileri normatiftir? – ‘Uzmanlık’ sadece formel eğitim düzeyi ve diploma ile belirlenen bir yetkinlik ya da kabul müdür? – Dar bir alanda derinliğine bilgi sahibi olmak mi, yoksa derinliği daha az ama daha geniş bir alanda bilgi sahibi olmak mı daha makbuldür? – Bir konunun farklı ülkelerde/sistemlerde yaşayan uzmanları aynı fikirde midirler? Neden? – “Uzman” denildiğinde tüm kuşkuların ortadan kalkıp sonsuz bir güven duymanın hiç de doğru bir yaklaşım olmadığı; uzmanlığın kabullenilmesi için ünvanların dışında daha pozitif ölçütlere bakılması gerekir. En azından uzman konusunda kuşku devam etmelidir. – Uzman fikri söz konusu olduğunda, konunun diğer paydaşlarının da çıkarları ve demokratik tercihleri korunup, hakları gözetilmelidir.

EK2: http://asukrandemiralpkuskusuzluk.blogspot.com.tr/2012/12/ahlak-ve-inanclar-dunyas-icinden.html

Yaygın ve yerleşik kalıplar Neler sorulabilirdi? Sorulsaydı, yerleşik kalıptakinden farklı hangi bakış açısının ortaya çıkmasını tetikleyebilirdi?

“Ben tipik bir X burcu kadınıyım / erkeğiğim”
1. Tipik “X” olduğumuz düşüncesine bizi götüren nedenlernelerdir?

2. “X” kalıbını baştankabul etmemizin sonuçları neler olabilir?

3. Belli özelliklere göre kategorize etmek bilimin de yöntemi değil midir?

1. 1. Bilimsel kuşkuculukla yaşama bakabilme yetisi veremeyen
2. kültür ve eğitim sistemimiz ve “öbür okullar”ımız; ” İnternet, radyo,
3. TV kanalları, basın, sokak, tribün, moda gibi unsurların her biri olup,
4. çocuklarımızın zamanlarının %91’ini bu “öbür okullar” etkilemektedir.” Sistem, beyne kazıma / tekrar tekrar ezberletilerek öğretme dolaysıyla koşullama yöntemiyle işleyegelmiş.
1.
2.
2. Kendimizi ve karşımızdakini “X” kalıbı dışında
3. görebilmemizi engellemiş oluruz. Tekil olaylardan yola çıkarak
4. hemen genelleme eğilimimiz artar; “O’nun tipik özelliğidir zaten” gibi.
5. Bu da yargılarımızın artması ve kalıbımızın daha da daralması ile
6. sonuçlanabilir.
7.
8. 3. Evet, ancak, bilim, belli kontrol gruplarıyla, belli yöntemlerle
9. kendini yanlışlamak üzerine çalışır, yanlışlandığı anda da kuramı,
10. varsayımı değiştirir.
11. Halbuki sorgulanmayan inançlar, hep kendilerini doğrulamak
12. üzerine kuruludur.

EK3: Farklı kesimlerden bireyler; meme kanseri hastaları, sanatçı, müzisyen, mühendis ve bir sağlık uzmanı ile ilgili bir vidyo; VÜCUDUMUZA DOKUNALIM dansı ve sunum: http://bit.ly/1oD6Nyf

EK4: http://bit.ly/1nL6DQK linkinden alıntı: Herkes için “kuğu” tanımının aynı olduğunu varsayalım. “Kuğular beyazdır” önermesi o zamana kadar, görülen kuğular için söylendiği halde kesinlik içerir ve gerçeği yansıtmaz. Ve “Tüm kuğular beyazdır” önermesine genellediğimizde yanlış bir önermeye dönüşür. Çıkabilecek ilk değişik renkli kuğu olasılığına hiç yer vermemektedir. “Bazı kuğular beyazdır” önermesi ise ikili mantık sistemini kırıp bulanık mantığa geçtiği için doğru bir önermeye dönüşür. Ve siyah / başka renk kuğu görülse de önerme yanlışlanamaz.

“Mamografi meme kanserinde kadınlar için erken tanıya yardımcıdır.” Önermesi de kesinlik içerir. Diğer durumları göz önüne almaz. “Mamografi meme kanserinde tüm kadınlar için erken tanıya yardımcıdır.” denilirse yapılan genelleme ile yanlış bir önerme olur. Çünkü, mamografinin bazı kadınlarda yanlış tanıya neden olduğu bilinmektedir. [3] “Mamografi meme kanserinde bazı kadınlar için erken tanıya yardımcıdır” İse doğru önermedir. Mamografi nedeni ile yanlış tanı alan kadınlar önermeyi yanlışlayamaz.[3]

A.Şükran Demiralp,

16 Ağutos 2014

Attachments area
Preview attachment ROksay_TurgutAK.docx

ROksay_TurgutAK.docx

A. Sükran Demiralp
8/16/14

to me, obursali

Turkish
English

Translate message
Turn off for: Turkish

Merhabalar,
Bir önceki eki, dosyada bir yazım hatası olması kuşkusu ile, pdf dosyası olarak iletiyorum. Zamanınızı aldığım için özür dilerim.
Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp
Attachments area
Preview attachment ROksay_TurgutAK.pdf

ROksay_TurgutAK.pdf

Turgut A. Karabekir
8/16/14

to Sükran

Şükran hanım:

Öncelikle ufak bir düzeltemeye dikkat edip, uyarımın yerinde olduğunu bildirmeye vakit ayırdığınız için teşekkür edrim.
Rahatsızlıklarınızla ilgili tutumlarınız, almış olduğunuz olumlu sonuçlar veren kararlarınız, sizin güçlü bir kişiliğiniz olduğuna işaret ediyor. Yazılarınızdan anladığım kadarıyla, kendiniz için kendi kanaatınızın esas olduğunu bilmiş olmanız da bunun diğer kanıtı. Toplumumuzun büyük bir kısmında olmayan bir hassa. Kendilerini, haklarında başkalarının düşündüklerini zannetiklerine dayanarak, yönetenler ve bedbant olanlar okadar çok ki.
Çalışmalarınız için sizi tebrik ederim. Sizin gibi insanlarımızın sayısı çok olsaydı, herhalde bugün ülkemiz başka bir yerde olurdu.
Ne yazık ki, önce çıkan yazıyı, sonra da benim uyarımı okuyan ve irdelemek zahmetine katlanan, güçlü olan sizsiniz. Güçsüz ve yardıma ihtiyacı olan birisi değil. Her konuda olduğu gibi, yadıma gereksinimi olanlar, ne araştırıyorlar ne de hazır yazıları okuyorlar. Okuma düzeyi en son sıralarda olan bir toplumuz.
Korkum ilk yazıyı okuyan kimselerin, yok yere ümitsiizliğe düşmesiydi. Çünki yazı çağdaş gerçekleri ve olasılılları kâle almıyor, adeta imkânsızlaştırıyordu. Bu tür yazıların akademik kürsü, olmayan ortamda, bir gazete ekinde, yayınlanmasında çok daha dikkatli olmak gerekiyor. Ne yazık ki bu bir ilk de değildi.
Alâkanıza tekrar teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

A. Sükran Demiralp
8/16/14

to me

Turkish
English

Translate message
Turn off for: Turkish
Turgut bey merhabalar,
İlginiz ve yanıtınız için çok teşekkür ederim. Yazınızın çoğu bölümüne katılıyorum. Akademik kürsü kısmı için bu gibi haberleri yapan arkadaşlara nasıl yardımcı olabilir? Önceki yazdıklarıma ek olarak, bilimsel haberlerde farklı uzman görüşlerine yer verilmesi, bilimsel gelişmelerin nesnel sunulabilmesi ve özellikle haber başlıklarının yanıltıcı verilmemesi benim naçizane görüşlerim. Mesela, başlık, rahim kanserine aşı bulundu, içerik; araştırılıyor, ileride bulunacak gibi çelişkili olabiliyor. Reyhan Oksay hanımı genelde okurum. Bu gibi konularda en dikkatli ve nesnel derleme yapan bir hanım diyebilirim. Buna karşılık bazen bir profesör de bu tür yazabiliyor: irdelemeler: İyi ve Kötünün Ötesinde Bilimsel Şüphecilik: Bilim ve Bilimsel Düşüncenin Toplumsal İşlevi İçin

irdelemeler: İyi ve Kötünün Ötesinde Bilimsel Şüphecilik: Bilim ve Bilimsel Düşüncenin Toplumsal İş…
16-09-2012 26 -08-2012 Sayın MÇ, ben teşekkür ederim. Yazınızı ilgiyle okuyacağım. Saygılarımla, 26-08-2012

View on asukrandemiralp1.blogspot.com.tr
Preview by Yahoo

Güçlülüğüm konusu: Kendi gerçeğimi arama çabasına düşünce, bilgilenmek için meme cerrahlarının, onkologların ve patologların kendi aralarında yaptıkları seminerlere de katıldım. İnanın buradaki net bilgiler, doktorların hastane / muayenehanelerinde ne söyleyeceklerini şaşırıp panik oldukları zamanlardan çok daha iyi geldi. O ortamda kendi aralarında konuşuyorlardı ve rahattılar. Sorguluyorlardı, tartışmıyorlardı: Hangi durumda ne olabilir? Kemoterapinin sağ kalıma etki yüzdesi nedir? Örnek vakadaki hastaya A doktoru X tedavisini uygulamışken, B doktoru Y tedavisinin daha uygun olabileceğini önerebiliyordu vbg.. Aklım daha çok karışabilirdi. Ama hiç de öyle olmadı! Bu konu ile ilgili bir kısa film bile yaptım. Kendim için:-) Reseptörlerim negatifti, Cerb2’im kuvvetli pozitifti; en hızlı yayılan tür, kısaca dezavantajlı hasta grubundandım. Üniversitede okuyan hiperaktif ve Tourette Sendromlu canım oğlum, kedilerim, eşim, annem ve kardeşim.. Kendime bulduğum bir teselli; ben hemen ölecek olsam bile, yaşam nasıl olsa herkes için sonlu ve bir süre sonra onlarda.. Herkes bana çok bağlı hatta bağımlıydı:-(( Güçlü olmak beni bu bakımdan korkutur.
Sonra bir diğer konu, meme kanseri ile ilgili akademisyenlerin bazılarının çok farklı yüzlerini bir dernek çalışması sırasında gözlemledim. Maalesef bilimsellik zırhı altında para, şan, şöhret iktidarının acı alışkanlığını net olarak gösterdiler:-(( Bilim diye yapılan şey bir çok kadını korku ile koşullamaktı. Kanserden korkmak yerine kanseri sorgulayan kadınlar için popüler bilim dergilerinde yazılar yazalım dedim. Hiç oralı olmadılar bile.. İnanın daha önce bilim insanları için hiç böyle bir durum düşünmemiştim. Bu nedenle de sizinle bir önceki yazımda ““Bir konuda en doğrusunu o konunun uzmanı bilir” gibi yargıların sorgulanması gerektiği konusunda bir çalışma örneğini paylaştım.
Sizin hangi konuda akademisyen olduğunuzu henüz bilmiyorum. Ancak halkın bilgilendirilmesi konusundaki duyarlılığınız için çok teşekkür ederim. Ben son zamanlarda Tourette Sendromu konusunda bir ekip oluşturmaya çalışıyorum. Sizi de davet edebilir miyim?
Tekrar teşekkür eder, saygılarımı sunarım,
A.Şükran Demiralp

Turgut A. Karabekir
8/17/14

to Sükran

Şükran hanım:
Ben akademisyen değilim. Vakıâ gençken kısa bir süre Teknik Okul’da hocalık yaptım amma bunu saymaya (1957-1958) değmez.
Ben Mimar’ım. 1959 da ABD’ye gittim ve orada çalıştım. Galatasaayr Lissinden beri merakım Piskoloji ve tarih üzeründe idi. Etrafımdaki insanların, kendim dahil, nekadar tutkularla hareket ettiklerini gördüğüm için bu kolda epey okudum. 2000 yılında kendimi emekli yapınca yazarlığa başladım. Uzun süre siyasi ve politik konularda, önce dergilerde sonra Cumhuriyet gazetesinde yazdım. Ergenakon patlak verince, hapiste ölmek korkusuyla kestim.
Şimdi sosyal konularda tekrar yazmaya başladım. Fakat çok yazı gönderildiğinden maalesef gereken sıklıkta yayınlamıyorlar.
Yaptığınız çalışmalar çok takire değer ve tutumunuza katılıyorum ve size başarılar dilerim. Şu sırada yurt çapında belediyeler nezdinde birçok çabalarım var ve yeni başka bie konuya ayıracak vaktim yok. Teklifinize teşekkür eder, girişiminizin devamlı olmasını dilerim.
Saygılarımla,
Turgut Karabekir.

A. Sükran Demiralp
8/18/14

to me

Turkish
English

Translate message
Turn off for: Turkish
Turgut bey, açıklamalarınız ve çalışmalarınız için ben size çok teşekkür ederim.
Haklısınız, ben de O.Bursalı’ya, özellikle de bilimsel konuların teknolojinin otoritesine araç olmamasına yönelik yazı iletiyorum, ancak bir ikisi yayımlanabiliyor. Ve genel tutum pek değişmiyor. Yine de iletmeye devam edeceğim. Değişene dek:-))
Mimar olduğunuzu duyunca, bir sorum: Bir hastane bahçesinde, kaderine terk edilmiş bir tarihi eser olan binanın resterasyonu vbg için nasıl bir yol izlense sonuç alınabilir? Amaç: Bu binanın o hastanedeki ruhsal tedavi alan hastalara meşguliyet tedavisi veren ve üretimlerini belediyeler vbg aracılığıyla satarak bu kişilere özgüven ve gelir de sağlayabilen bir çayevine dönüştürebilmek. Eğer zamanınız uygunsa, yanıtlayabilirseniz memnun olurum.
Turet konusunda son kez zamanınızı alacağım. Kısa bir paylaşım ve hemen sonunda hoşlanabileceğinizi düşündüğüm bir dinleti var; oğlumun yorumu ile. Link:Tourette_Turet_ Sendromu: Turet(Tourette) Sendromu(Syndrome) vd, Olabilir mi?

Tourette_Turet_ Sendromu: Turet(Tourette) Sendromu(S…
Size, bir yakınınıza belki destek olabilir diye bir çaba. Lütfen bakabilir…

View on bit.ly
Preview by Yahoo

Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp

Turgut A. Karabekir
8/18/14

to Sükran

Şükran hanım:
Comparsşta beni çocukluğuma götürdü ve komşunun kızının bana ilk dansı öğretmesini hatırladım.

Diğer sorunuz üç ayrı grişim gerektirir diye düşünüyorum.
Birincisi eski eserleri koruma örgütlerine (meslek hayatımın 7/8 i dışarıda geçtiği için araştırmadan isimleri bilemiyorum) ve belki aynı zamnda Mimarlar odasına, baş vurarak bu yapının onarılması gereği için bir karar çıkarttırmak.
İkincisi Hastahane yetkililerini bu girişime razıolmaya iknâ etmek.
Ücüncüsü de onarım için gereken maddi yardımı toplamak.

Küçük torunumda ADHD vardı ve 20 yaşına gelmiş olmasına rağmen yan etkileri dahil hiçbir iyileşme kaydedilemedi. ABD’de olmasına ve bütün çabalara rağmen!

Saygılarımla,
Turgut Karabekir

A. Sükran Demiralp
8/18/14

to me

Turkish
English

Translate message
Turn off for: Turkish
Turgut bey merhaba,
Açıklamalarınız için çok teşekkür ederim.
“Comparsite”nin işe yaramasına çok sevindim:-))
Benim oğlumda da , belki doğuştan, yoğun hiperaktivite ve takıntılar ön planda. YTÜ Müzik ve Sahne Sanatlarını bitirdi. Okul bittikten sonra çok çok yoğun sıkıntılar yaşadık. Sıkıntılarımızın bir kısmı da ülkemizin bazı kurumları yüzünden oldu:-(( Son bir kaç aydır çok daha iyi durumda.
Eğer sakıncası yoksa sorularım: Torununuz okuyor mu? En yoğun sıkıntı(lar) hangi durumda yaşanabiliyor? Belki deneyimlerimle sıkıntılarına ile bir parça yardımım olabilir. Konumuz büyük ölçüde anne, baba, arkadaş, öğretmen vbg çevre koşulları ile de çok bağlantılı. Uygun görürseniz benim e-postamı anne ve/ya babası ile de paylaşabilirsiniz. Veya istediğiniz soruyu bana sorabilirsiniz.
Oğlum 3 yaşında İst. Ünv. Çapa Gelişim Nörolojisi bölümünde ADHD tanısı aldı. Tourette Sendromu olduğunu ergenlik sırasında okuduğum bir kitaptaki bir nörolojik öykü yardımıyla ben farkettim. Sonra hastanede de tanı aldı.
Eşimde, bende ve ailelerimizde de ADHD, takıntılar vbg mevcut. Genetik mirasımız olabilir. Ama dünya, çevre çok zorlamadıkça başedilebilir bir sorun, hatta bazen de kışkırtıcılığı sayesinde yaratıcılığı da tetikleyebiliyor.
Lütfen ebeveyn morallerini bozmasınlar. Çok duyarlı çocuklar oldukları için sünger gibi emip, istemeseler de daha da moral bozucu davranışların çevrimine girebiliyorlar.
Uzattıysam özür. Ortak konu olunca dayanamadım,
Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp

Turgut A. Karabekir
8/18/14

to Sükran

Ne demak, alâkanıza teşekkür ederim.
Maalesef teşhis çok geç kondu ve başka sorunlar da zaten ilave olmuştu. Yapılan bütün girişimler tedavi önerileri, uygulamalar daima ters sonuç verdi ve boyutlar, alışkanlıkların cinsleri değişti ve büyüdü. Şimdi 20 yaşına girdi, zorla Highschool bitirdi amma daha ileri gitmek istemiyor. Çalışmıyor vsb.
Kendime ait bilgiler olmadığı için bundan fazla ayrıntıya giremiyeceğim, amma teklifinize teşekkür ederim. Anne baba her gün uğraşıyorlar ve yıllardır her türlü çareye başvurdular , hâlâ vurmaktalar, epey de bilgi sahibi oldular. Şu an tünelin sonunda ışık görülmüyor, yarın ne olur bilinmez.
Saygılarımla,
Turgut Karabekir

A. Sükran Demiralp
8/20/14

to me

Turkish
English

Translate message
Turn off for: Turkish
Turgut bey, anlıyorum. Tünelin ucundaki ışığı görebilmelerini diliyorum. 20 çok genç bir yaş, zamanla her şey daha iyi olabilir. Anne ve babanın umudu ve kararlılığı sevgili torununuza da bir şekilde yansıyabilecektir.
İyilikler, saygı ve sevgilerimle,
A.Şükran Demiralp

About The Author