Birleşememenin bedeli!
Cumhuriyet gazetesi, sayfa 2, 7 Temmuz 2010
Türkiye’nin içine düşürüldüğü durum, bu sayfalarda yıllardır anlatılıyor. Her olay Türkiye’nin emperyalist güçlere biyat etmiş bağımlı bir ülke olduğunu gösteriyor.
Kimilerinin Türkiye’yi geri kalmış bir ülke görmeleri ise yanlış. Her ülkede üst düzeye erişmişler olduğu gibi, erişememişlerin de olduğu kesin. Bizim sorunumuzun erişememiş olanların çoğunlukta olması. Fakat her düzeyde iş becerme yeteneğimiz ile varılmış olan başarılar, yapıcı bir toplum olduğumuzun da kanıtı. Yönetimlerimizin bizi devamlı kösteklemesine rağmen, son otuz-kırk yılda, gerek şehirden gerek köyden gelen genç kuşağımızın yaratıcılığı ve yapmış olduğu hamle küçümsenemez. Hele bu başarıların en olumsuz ortamlarda gerçekleşmiş olması, bizim her koşulda uyum sağlayabilmemizin göstergesi. Yapmış olduğumuz atılım bütün dünyanın bilincinde. Batı bizi bizden daha iyi tanıyor ve gelişmemizi önlemek için her türlü engellemelere baş vuruyor. Çağdaş bir yönetim ile varabileceğimiz yer, oları korkutuyor.
Sorunmuz, temelimizin emperyalistler ve yandaşları tarafından çürütülmesine, sessiz çoğunluğun gösterdiği atalettir. Her geçen günün, geriye dönüş yolunu uzattığını ve zorlaştırdığını, hatta kanlı bir karmaşaya sürüklemekte olduğunu, görmemezlikten gelmektir.
Biz yaratıcıyız, çalışkanız ve çağdaş girişimler yapmak yateneklerine sahibiz. Fakat bu varlıklarımızı koruyabilmek için gerektiğinde bir araya gelmiyoruz. Ayrıntılarla vakit öldürerek, ülke için hayati olan tek bir gayede odaklanmıyoruz.
Üzerimizde uygulanan komplolar, Ortadoğu’nun keşmekeşi, bölünme yoluna düşmemiz, bizi kırılma noktasına getirdi. Yaklaşık yüzyıl önce Atatürk, içten ve dıştan bizi yıkmaya çalışan güçler olduğunu söylemişti. Tarihin tekrar ettiği bu ortamda önde gelen gayemiz; Atatürk’ün dehasıyla yaratılan Cumhuriyetimizi, bağımsızlığımızı, bütünlüğümüzü, her dalda, hak ve hukuk devletini korumak ve devam ettirmek olmalıdır.
Uzun zamandır özlemlediğimiz fırsat bugün önümüzde ve kullanılmayı bekliyor.
- Kişisel çıkarları ve parti çıkarlarını bir defaya mahsus da olsa, bırkmalıyız.
- Raylarından çıkarılmış olan Cumhuriyet trenini, tekrar yoluna sokmalıyız.
- Atatürk ilkelerine sahip çıktığını kanıtlamış, barajı geçebilecek güç ve yapıda olan, tercihen bir, en fazla iki parti arkasında, birleşmeliyiz.
- Birey olarak, bu uyarıyı sessiz çoğunluğa yaymalıyız.
Aksini düşünebilenler ve hâlâ gerçeği göremeyenler, hiçbir işe yarayamayacak partileri arkasında duranlar, nekadar yanılmış olduklarını, yakında geri dönülemeyecek noktaya varıldığında anlayacaklar.
Turgut A. KARABEKİR, Yazar
Son yorumlar