İstikrarsızlık, istikrarımız olunca!

Cumhuriyet gazetesi, sayfa 2, 26 Haziran 2008

 

Osmanlının yüzyıllarca süren parçalanması sürecinde bir Atatürk dehası ile yeni Türkiye’nin kurulabilmesi, evrensel beklentiler açısından, istikrarsızlıktı.

Hür ve bağımsız Türkiye’inin Atatürk yok olur olmaz Batı emperyalizmi kıskacına tekrar girmeye razı olması, istkrarsızlıktı.

Vatanın koruyucusu TSK’nın Batı istekleri uyarında iktidar değişikliklerine alet edilmesi, istikrarsızlıktı.

Kendini besleyebilen bir ülkeyken dışarıya bağımlılığa dönüşmek, istikrarsızlıktı.

Bağımsızlığımızı korumaya çabalayan gençleri asmak, istikrarsızlıktı.

Bir Ulus devlet olarak yaşarken etnik ayrılıklar kapanına düşmek, istikrarsızlıktı.

Yarım yüzyıldır kendi kendimizi soyarak dışarıya borçlu hale getirmek, istikrarsızlıktı.

Huzur içinde yaşayan laik bir ülke ve İslâm aleminde yegane demokratik ülke iken, laikliği yozlaştırıp örtülere bürünmek, istikrarsızlıktı.

Uretimi ve istihdamı arttırmak yerine faiz ineğine dönüşmek, istikrarsızlıktı.

Milli varlıkları yok pahasına yabancılara satmak, istikrarsızlıktı.

Bunlar saymakla bitmeyecek istikrarsızlıklarımızdan birkaçı.

Hırvat takımının koçu maçı niye kaybettikleri sorulduğunda “sistemlerini anlayamadık” demiş! Anlaması mümkün değil. Çünki evrende istikrarsızlığı bukadar başarıyla uygulayan başka bir ülke gelmemiştir. Çünki, ne böyle bir oyun, ne bir yaşam, ne mantık, ne ekonomi, ne yönetim, ne geriye dönüş olmamıştır, olamaz da. Bu nedenle Batı’lılar tokadın ne zaman nereden geleceğini anlayamazlar.

Anlayamazlar çünki biz kendimiz de bilmeyiz. O kendiliğinden geliverir. Geldiğinde biz de şaşırırız, evrende de herkez şaşırır kalır. Çılgın Türkler ortaya çıkıverir.

Türkün aklı sonradan mı gelir, Türk’ün ayranı mı kabarır, Türkün sağı solu belli olmaz mı, orasını erenler bilir, biz de karışamayız.

Karışamayız da, bazen korunacak kaleler futbol sahasında değil de vatanın topraklarında olunca, takımın varlığı olunca, istikrarsızlığa bel bağlamak korkutuyor. Hem çok korkutuyor. Malum ya, herşey her zaman değişebilir. Ya biz de akıllanıp istikrarlı oluverirsek ne olacak? Turnuvayı kaybetmek birşey değil. Ya vatanı elden gitmiş buluverirsek? Ya istikrara dönüp, biz de batılaşmış oluverirsek?

İstikrarsızlığı kullanarak gene beklenmedik bir hamleyi yapmaktan başka çıkar yol kalmamışa benzemiyor mu?

Birleşmiş olarak bel bağlayabileceğimiz,  halkın desteğine saygın, diktasından arınmış, çağdaş anlayış ve yönetimde, Batı’dan tamemen bağımsız, laik, Atatürk ilkeleri kapsamında sosyalist, hukuka dayanan, demokratik yapıda bir ana muhalefeti, ivedelikle yaratmak gibi beklenemeyen bir istikrarsızlığımızın sırası gelmedi mi?

Geldi, çoktan geldi, çok geç kalırsak istikrarsızlık falan bizi kurtaramaz. Şaşıran Batı değil, biz oluruz. O zaman da bir alay şaşkını, gene inek gibi sağarlar.

 

Ali Turgut (Tutgut A. Karabekir)

turgutk@gmail.com

 

 

About The Author