Giresun Un. Konuşma Balbaya öneri

to

Turkish
English

Translate message
Turn off for: Turkish
GİRESUN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ
PROF. DR. OSMAN METİN ÖZTÜRK’ÜN
2007-2008
EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MEZUNİYET TÖRENLERİ BAĞLAMINDA ŞEBİNKARAHİSAR’DA, ALUCRA’DA, TİREBOLU’DA VE GİRESUN’DA YAPTIĞI KONUŞMANIN METNİ

Sayın V ali m/Kaymakamı m,Sayın Belediye Başkanım,Sevgili Misafirler,
Eğitime gönül vermiş sevgili Şebinkarahisarlı lar/Alucralı lar/Tirebolular/
Giresunlular.Sevgili anne ve babalar,Çok değerli öğrencilerim,
Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
Bu mezuniyet töreni, Kurucu Rektör olarak bu üniversitede göreve başladığımdan bu yana yaşadığım ikinci tören.
Geçen yıl bu limandan hayata açılanlara, bugün, bu tören ile, yenileri katılıyor.
Giresun Üniversitesi’nin, Giresun’un, Şebinkarahisar’ın, Alucra’nın, Tirebolu’nun dışarıdaki elçilerinin sayısı artıyor. Bunun neyi ifade ettiğini, geçen her günden sonra daha iyi anlayacağız…
***
Değerli konuklar,
Üniversitelerimiz, çağdaş eğitim-öğretim esasına dayalı bir anlayış ve uygulama içinde, Türk halkının ve ülkemizin ihtiyaçlarına uygun insan gücünü yetiştirme ve aydınlatma işini üzerine almıştır.
Öğrencilerini,
. Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı,
• Türk milletinin milli ve manevi değerlerini taşıyan,
• Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan,
• Aile, ülke ve millet sevgisi ile dolu,
• Toplumun ortak yararını, kendisinin kişisel yararının önünde ve üstünde tutan,
• Geniş bir dünya görüşüne sahip,
• İnsan haklarına saygılı,
• Bir mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri, davranış ve genel kültürüne sahip olarak yetiştirip mezun etmek,
üniversitelere yasa ile verilmiş temel görevdir.
Giresun Üniversitesi, bu görevini en iyi şekilde yerine getirmiş olmanın işareti olan, Cumhuriyetimizin bekçisi ve geleceği, bu gençler ile huzurunuzdadı r.

Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar ve bir parçasını teşkil ettiğimiz bulunduğumuz bölgedeki koşullar ortadadır. Bu koşullarda, devlet olarak varlığı korumanın ve sürdürmenin güçlüğü de, keza-yine ortadadır. İşte, üniversitelere yasa ile verilmiş olan bu görevler, bu koşulları dikkate alan ve bu güçlüğü aşmayı amaçlayan görevlerdir.
***
Değerli Konuklar,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ifadesini bulmuş laik, demokratik, çağdaş ve üniter yapıyı, içeriden ve dışarıdan hedef alan olayları ve tehdit unsurlarını hepimiz biliyoruz.

• Başta Kürtçülük olmak üzere, etnik temelde kendisini gösteren ve sayıları giderek artan, dışarıdan destekli ayrılıkçı ve bölücü emelleri,

• Milli kimliğini unutup, her sorunu ve konuyu ümmetçi bir çizgide görenleri ve ele alanları,

• Bu topraklarda yaşayan insanların kederde ve sevinçte bir ve beraber olduğunu; olaylar karşısında birlikte üzülüp, birlikte sevindiğini görmezden gelenleri,

• Hilafet ve şeriat özlemlerini,

bazılarımız, yaşadıkları çevreden; bazılarımız da, medyada yer bulan haber, yorum, olay ve yazılar üzerinden görebiliyoruz.

İyi bakılırsa, bunlar,

• Bizim birliğimizi ve beraberliğimizi bozmaya,
• Bizi biz olmaktan çıkarmaya,
• Bizi, birbirimize yabancılaştırmaya ve düşman yapmaya yönelik art niyetli girişimlerdir.Bunlar, Anadolu’da gözü olanlar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güçlü olmasını, kendilerinin önde bir engel olarak görenlerdir.
Geçmişte ve bugün, bu topraklar üzerinde bir ve beraber yaşama iradesini bir çok kez ortaya koymuş vatandaşlarımız, bunları iyi görmeli;Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milleti’nin geleceğini, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini, karartma amacını güden, bu art niyetlilerin peşinde koşmamalı, bunlardan uzak durmalıdırlar.

Halkımızın Müslüman kimliğine ısrarla dikkat çekenlerin ve bu kimliği kullanarak halkımıza yaklaşanların, Devletimizin ve halkımızın Türk kimliğine ve milli kültürümüze aynı derecede ve aynı ısrarla niçin sahip çıkmadıkları, yine yavrularımızın geleceği açısından, herkesçe sorgulanmalıdı r.
Bu topraklarda yaşayan, bu devletin sunduğu imkanlar ile varlığını koruyup geliştiren ve bugünlere gelenlerin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlığını ve Büyük Türk Milleti’nin bir ferdi olmayı kendileri açısından bir sorun olarak görmelerini, herkesin ülkemiz açısından değerlendirmesi ve bu art niyetli girişimlere geçit vermemek için üzerine düşeni-elinden geleni-yapması gerekir.
***
Değerli konuklar,
Türkiye, bir hukuk devleti olmasına ve hukuk devletinde hukukun üstünlüğü esas olmasına rağmen, temel kurumları arasında ciddi sorunları yaşamaktadır.

Biz biliyoruz ki, hukuk devleti anlayışı ve hukukun üstünlüğü, parlamentoda çoğunluğu elinde bulundurana istediğini yapma hakkı vermez. Parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran parti, bu avantajını kullanarak çıkardığı kanunlar ile her şeyi yapabileceğini düşünürse, bu, hem idare edilenleri hukukun sağladığı güvenceden yoksun bırakır ve onları endişeye sevk eder, hem de o devleti bir hukuk devleti olmaktan çıkararak kanun devleti yapar ki, kanun devletinin polis devletine dönüşmesinin önü açıktır.

Türkiye’nin bugün yaşadığı sorun, temelde, hukuk devleti kimliğinin yeteri kadar anlaşılamamasından/ kavranamaması ndan; belki de, hukuk devleti kimliğinin belli bir maksat çerçevesinde görmezden gelinmesinden ve aşındırılmasından ileri gelmektedir.

Oysa, yine biz biliyoruz ki, karşılaşılan her sorununun, hukuk kurallarının oluşum süreci dikkate alınmadan, parlamento çoğunluğuna dayanılarak çıkarılacak kanunlar ile aşılabileceğinin düşünülmesi, ülkeleri ciddi kaosa sürükleyebilecek bir bakış açısı ve yaklaşım biçimidir.

Parlamento çoğunluğunun bir partide olması, her ülke için bir avantajdır. Ancak, bu çoğunluğun bir avantaj olabilmesi için, idare edilenler arasında bir ayrım yapılmaması ve çoğunluğun örtülü bir maksat için kullanılmaması ; bu avantajın, örtülü bir hedefe ulaşmak veya örtülü bir programı gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görülmemesi gerekir. Bu tür durumlar, özellikle yürütmenin-yani hükümetin- parlamento içindeki çoğunluktan çıktığı ülkelerde, çok ciddi kaos yol açarlar.

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumun, bu belirtilen hususlar ışığında görülmesi gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük ve güçlü bir devlettir.

Bu devleti yönetmek için, bu büyüklüğün ve gücün farkında olmak; bu büyüklüğün ve gücün, bir ve beraber olmaktan ileri geldiğini dikkate almak gerekir.
***
Değerli Konuklar,
Sevgili Öğrenciler,

Türkiye, Türk Dünyasının kutup yıldızı olmalı ve yüksek Türk Uygarlığının temsilcisi olduğunu göstermeli, bu özellikleri ile tüm insanlığa ışık tutan bir merkez olmalıdır.

Türk Dünyası ve Avrasya coğrafyası, büyük bir pazar ve enerji yönünden zengin bir coğrafya olarak, Türkiye’nin önünde durmaktadır. Türkiye, bu coğrafyadaki ülkeler ile, her alanda karşılıklı ve dengeli çıkar temelinde işleyecek ilişkiler kurmalı ve mevcut ilişkilerini bu temelde daha ileri noktalara taşımalıdır.

Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkileri herkesin malumudur. Bu iki aktör ile ilişkilerimiz yakın gözükmesine rağmen, bu iki aktör, aynı zamanda terör dahil, Türkiye’nin bugün yaşadığı sorunların bir çoğunun arkasında yer almaktadır. Yine bu iki aktörün, bağımsız diğer TürkDevletlerinin de içinde yer aldığı Avrasya coğrafyasına-yani Doğuya- yöneldikleri bilinen bir husustur.

Bu koşullarda, Türkiye’nin, ABD’ye ve AB’ye sırtını dönmeden, Türk Dünyasına ve Avrasya coğrafyasına yönelmesinden daha doğal bir şeyin olmaması gerekir.
***
Buraya kadar olan konuşmamda hep Türk’ten, Türk Milletinden, Türk Devletinden ve Türk Dünyasından bahsettim.
Peki, Türk ne demek?

-Türk demek, horon tepen demektir.
-Türk demek, halay çeken demektir.
-Türk demek, zılgıt atan demektir.
-Türk, tarhana çorbasına, mercimek çorbasına, lahana çorbasına kaşık sallayan demektir.
-Türk, mısır ekmeği, somun ekmeği, pide yiyendir.
-Türk demek, anne sevgisi, evlat sevgisi, vatan sevgisi, millet sevgisi demektir.
-Türk demek, tartıda ve ölçüde doğru olmak demektir.
-Türk demek, çok çalışmak ve çalışkan olmak demektir.
-Türk, küçüklerini sevmek, büyüklerini saymak demektir.
-Türk, mazlumun yanında olan, z ali me karşı çıkandır.
-Türk, ahde vefa gösterendir.
-Türk demek kadir kıymet bilirlilik demektir.
-Türk demek, adaletle yönetmek, hakkı teslim etmek demektir.
-Türk demek, tarlada buğday biçen, bahçede fındık toplayan, ağaç diken, yeşili koruyan demektir.
-Türk demek, Yıldırım Gürses, Tarkan, Yaşar Özel, Neşet Ertaş, Volkan Konak, Orhan Gencebay demektir.
-Türk, Aşık Veysel’dir, Hacı Bayramı Veli’dir, Hacı Bektaşı Veli’dir, Fatih Sultan Mehmet’tir, Osman Ağa’dır, Hüseyin Avni Alpaslan’dır, Mustafa Kemal Atatürk’tür.
-Türk, Kerkük’te, Filistin’de, Bosna’da, Doğu Türkistan’da, Ahıska’da, Ruanda’da, Vietnam’da yaşanan acıları paylaşandır.
-Türk, komşusu açken tok yatmayandır.
-Türk, komşusu siftah etmediği için ikinci müşteriyi kabul etmeyip, ona gönderendir.
-Türk, kara gün dostudur.
-Türk, gülen, ağlayan, seven, sevilendir.

İşte bizim Türk’ten anladığımız budur.
***
Değerli Konuklar,
Umuyorum ve inanıyorum ki, mezun gençlerimiz, bu mülahazaları, bu hedef ve idealleri dikkate alacaklar ve bunlara ulaşılmasına, Türkiye’nin bu yolda mesafe almasına katkıda bulunacaklardı r.
***
Değerli Konuklar,
Sevgili Öğrenciler,

Üniversiteler, bulundukları iller için, Cumhuriyet’in en büyük kazanımları ve yatırımlarıdır. Ve üniversitelerin, sadece öğrenci yetiştirmek değil, aydınlanmayı sağlamak işlevi de vardır.
Giresun Üniversitesi, son bir yıl içinde, çok ciddi bir gelişme kaydetmiştir. Yeni fiziki mekanları, artan akademik ve idari personeli, yoğun akademik etkinlikleri, sosyal ve kültürel fa ali yetleri ile, son bir yılda, ciddi mesafe almış ve kendisi ile birlikte kurulan ve daha önce kurulmuş bazı üniversiteleri bir çok alanda geride bırakmıştır. Merak edenler, bunun için üniversitenin web sayfasına konulan, bir yılda yapılanlara ilişkin sunuya bakabilir.
Üniversitemizde son bir yılda yapılanlar, hem öğrencilerimizin hayata daha güçlü bir başlangıç yapmalarına, hem aydınlanma işlevimizi daha etkin olarak yerine getirmemize, hem de ilimizin ve ilçelerimizin sosyo-ekonomik yaşamına katkıda bulunmamıza hizmet etmiştir.

Bu vesileyle, üniversitemize destek verenlere, maddi ve manevi katkıda bulunanlara şükranlarımızı sunuyoruz.
Öğrencilerimiz, gelecek eğitim-öğretim yılında, daha iyi ve daha güzel bir üniversitede olacaklardır. Huzurunuzda, sizlere bunun sözünü veriyorum.
***
Değerli Konuklar,
Sayın Veliler,
Yetiştirdiğiniz ve bugünlere getirdiğiniz bu çocuklarınız ile ne kadar övünseniz azdır.
Çünkü yetiştirdiğiniz bu gençler, milyonlarca gencin arasından sıyrılarak bu noktaya gelmişlerdir. Geriye dönüp bakarsanız, bu imkâna kavuşamamış ve bu noktaya gelememiş milyonlarca gencimizi görürsünüz.
Bugün burada sizlere tatlı bir heyecanı yaşatan bu evlatları nasıl yetiştirdiğinizi ve onların bir üniversite diplomasına sahip olmaları için katlandığınız fedakarlığı biliyorum.
Emeğinizin ve fedakarlığınızın boşa gitmeyeceğinden emin olabilirsiniz.
Sizlere yürekten teşekkür ediyor; ve bu evlatlarınızdan dolayı, sizleri tebrik ediyorum, kutluyorum.

***

Aynı şekilde, gençliğimizi, hamur yoğururcasına yoğurup hayata hazırlayarak, burada bizlerle buluşturan ve hepimize bu sevinci yaşatan, akademik ve idari personelime de huzurlarınızda kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.

Akademisyenlik, fedakarlık isteyen bir meslektir ve bu fedakarlığı da, en az onlar kadar aileleri yapar. Keza son bir yılda kaydettiğimizi ifade ettiğim gelişmelerin arkasında da, yine bütün çalışma arkadaşlarımın aileleri vardır. Bu nedenle, akademik ve idari personelimin ailelerine de teşekkür ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
***
Sevgili Gençler,
Artık aramızdan ayrılıyorsunuz. Sizlerden,

• Büyük Atatürk’ün açtığı ve aydınlattığı yolda yürümenizi,
• Ülkemizin gelişip güçlenmesi yolunda çok çalışmanızı,
• Daima ve her işinizde iyi niyetli olmanızı ve elinizden gelenin en iyisini yapmanızı,
• Anne ve babanıza, yakınlarınıza, çevrenize saygılı ve yararlı olmanızı,
• Devletimize ve milletimize sahip çıkmanızı,
ve
• Giresun Üniversitesi’ni, Giresun’u, Şebinkarahisar’ı, Alucra’yı, Tirebolu’yu unutmamanızı,
rica ediyorum
Sizlere yürekten inanıyor ve güveniyorum.
Yolunuz ve bahtınız açık olsun
Hep iyilerle ve iyi şeylerle karşılaşınız.
***
Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum
Ne Mutlu Türk’üm Diyene.

Turgut Karabekir
6/25/08

to Mustafa

Sayın Mustafa bey:

Aişağıdaki konuşmanın kanıtlandıktan sonra gazetemizde yayımlanmasına vatani bir görev olarak bakıyorum.
Siz ne dersiniz?
Sevgiler,

Turgut Karabekir

About The Author