Ümit kesilmemeli

 

Geçen gün TV’da konuk olarak değerli yazarlarımızdan, Nur Batur ve Bekir Coşkun vardı. Üçüncü konuğun ismini hatırlamıyorum. İçten gelen hisler ortaya döküldü ve bütün program süresince her ikisi de basının çok önemli bir vazifesinin, haber vermenin yanında, halka doğruyu aksettirmek ve doğru yola yönelendirmek olduğunu, fakat basın patronlarının ticari anlayışlarından ötürü sorumluluklarını gerektiği kadar yerine getiremediklerini üzüntü ile tekrarladılar.

Konuşmalar hiçbir yere varılmadan son buldu. Yani iyi fikir, iyi niyet olduğu halde halkımızı günün en önemli sorunlarında bile, olayların temelinde yatan konulardan, bizleri felaketlere sürükleyebilecek durumlardan, olumlu ve yeterli, yönlendirilemediği belirtilmekle kaldı.

Kendilerine gösterdikleri iyi niyet için saygı ile teşekkür ederken, gerek onlara gerek dinlemiş olanlara birkaç noktayı hatırlatmak isterim:

Evvela onların bu konuşmaları boşa gitmez, atılmış bir adımdır. Konuşulmamış olmasından çok daha faydalıdır. Yapılması gerekenlerin hiç değilse konuşulmuş olması yararlıdır.

Sonra unutulmamalıdır ki, daima ümit vardır. Hiçbirzaman ümitsizliğe kapılmamak gerekir. En sıkıntılı anlarda bile yeni bir ışık belirir, belirmiştir. Geçen asırda Atatürk’ün ortaya çıkması bu ışıklardan birisidir. Tekrar bir Atatürk çıkmasa da, onun ilkelerinde hareket edebilecek bir toplumun er geç aklını ve gücünü kullanacağını düşünmeliyiz.

Yapılacak şey, bu gibi değerli yazarlarımızın yılmadan fikirlerini halka duyurmaları, ellerinden geldiği kadar doğru yolu göstermeleridir. Yanlız problemleri ortaya koymaları halkı yönlendirmez. Problemlere alınması gereken yöntemleri de söylemeleri şarttır.

**********

Kurtuluş yolumuzu sayın Rahşan hanımın girişimlerinden beklemekle biryere varılmaz. Şayet onlardan bir hayır gelecek olsaydı, zaten biz bu duruma düşmemiş olurduk. Üstelik bu gibi melodramik olayları haber diye kullanarak politikaya alet olmakla da halk bilgilendirilmez.

Bu tür çarpık girişimlerin, olası bir Cephe, Birlik, Anlayış, Beraber çalışma’yı, daha zor hale getirdiği de kesindir.

Tek çıkar yolumuz olan, herhangi bir şekil anlaşma arayışı içerisinde iken, anlaşmak imkânı yoktur sonucuna varılmış gibi haberlerle, vatana hizmet edilmez.

Rahşan hanım ve basın bu olayda, geçmiştekilere ilaveten, tekrar büyük bir olumsuz harekette bulundular. Olay, gene şahsi ihtiraslar uğruna yapılmış, büyük bir politik hatadır.

İyiyi düşünen vatansever yazarlarımızın, kalemlerini keskinleştirerek, belki bir nebze kelleyi koltuğa alarak, eskimiş, hiçbirzaman işe yaramamış, parti başkanlarının çekilmeleri için kampanya açmaları kaçınılmaz bir ihtiyacımızdır.

Artık bügün, Deniz Baykal gibi partisinin binlerce elemanını kaçırmış olan despot misali, eski başkanların yerlerinde durdukça birleşme olamayacağını bilmeyen kalmadı.

Bu böyleyken, halka doğru yolu göstereceklerine, daynasor başkanların çekilmesine zemin hazırlayacaklarına, saygı icabı saklanması gereken bu gülünç ve acı olayları heber diye vermekle yetinmek, vatana hizmet değil.

Hâlâ suçlarından arınmamış olan Mesut Yılmazın geri gelmesini tekrar tekrar, günlerce, TV’larda göstermek, hiçbir olumlu yere gitmez. Ne yapılırsa yapılsın, bu milletin düşünür halkı artık bu martavalları yutmaz.

Yutmaz amma basının yardımı olmadan elinden de birşey gelmez ve vatan elden gider.

Bu nedenle vakit geç olmadan basının kaçınılmaz olan Cephe oluşması yolunda uyarılara başlamaları, vatanın bütünlüğü, uygarlığımızın muhafazası, hem de kendilerinin olumlu yolda olası bir değişiklik doğduğunda hesap vermek zorunda kalacakları sorumlulukları bakımından, akıllıca bir iş olur.

Mustafa Kemal ve etrafındaki ufak bir grup, bu vatanı kurtarmak yolunda kendi hayatlarını hiç çekinmeden tehlikeye atmışlardı. Şayet zafere erişmeselerdi, hepsinin vatan hainliği suçuyla asılacaklarına şüphe yoktu. Bunu bildikleri halde vatanı kurtarmak için savaştılar ve bize hür bir yurt hediye ettiler.

Basından bügün beklenen bu fedakarlıkları yapmış olanların hatırasına hörmeten, onların yaptıklarının yanında çok daha ufak kalan, vazifelerini yerine getirmeleridir.

Şayet yapmazlarsa, bizi büyük felaketler bekliyor, vasvatayla gün geçirip kendimizi aldatmayalım, zaman çok dar.

About The Author