Işık yandımı?

 

Son iki aydır seçimlere hazırlıklı olabilmemiz için partilerin birleşik cephe oluşturmaları yolunda yazılar yazdım. Yazılarımın bir kısmını ileri gelen yazarlarımıza da gönderdim. Gayem onların yardımı ile bir birlik kurulmasına ön ayak olmaktı. Hiçbir başarı elde ettiğimi sanmıyorum.

Birkaç gün evvel de CHP lideri Deniz Baykal’ın diğer partilerin bazılarına birleşme çağrısını okuyunca, bu başlangıcın benden kaynaklanmış olamayacağını da düşündüm.

Gerek çağrının şekli, gerek çağrı üzerine yapılan yorumlar, siyasi alanda ve basında, hâlâ nekadar konunun kökünden uzaklarda olduğumuzu gösteriyor.

Çağrının şekli ile Sayın Baykal yıllardır yapmakta olduğu hatâlara bir yenisini ilâve etmiş olmakla kalmamış, belki olası bir birleşmeyi daha da zor bir hâle getirmiştir.

Geçen seçimlerde, milyonlarca kişinin oyunu CHP’ye vermemesinin nedeninin kendileri olduğunu hâlâ idrak etmemiş olmaları, hayret edilecek bir  anlayışsızlıktır. Üstelik diğer partiler, CHP de yerleşmiş olan dikteryaya dayanamıyarak ayrılan, başarıya erişmeyi başka lider altında denemeyi seçmiş olan, kişilerle doludur. Açıkça söylememiş olsa da, Sayın Baykal’ın bu kişileri kendi başkanlığı altına çağırmasını hayretle karşılamamak mümkünmüdür? Bu tutumu da nekadar gerçeklerden uzak bir lider olduğunun kanıtı sayılmazmı?

Bence basında yapılan yorumlar arasında CHP’nin seçimde yanlız başına çoğunluğu kazanamayacağı yegâne doğru olan düşünce olmuştur. Beklenen sonucun nedeni, CHP’nin başında başarsızlığını defaatle kanıtlamış olan Baykalın mevcudiyeti değil de nedir? Aynı nedenle, kendi elemanlarını kaybetmiş bir partiye, Baykal’ın başkanlığı altında, diğer partilerin iltahak etmesi düşünülebilirmi?

Basının hâlâ kimin sağda kimin solda olacağı, nasıl daha doğru etki yapacakları yorumlarıyla vakit geçirimesi de hayret vericidir.

Başarısız olanlar daima hedef değiştirerek hem kendilerini, hem de diğerlerini kandırdıklarını sanarlar. İlkelerinin altı ok olduğunu unutup yolunu kaybeden CHP de, yön aramaya gerek duymaktadır.

Artık günümüzde sol’un ütopya olduğu, Turancılık’ın mümkün olmayacağı, aşırı sağın’ın ise, nekadar ılımlı veya ılımsız olursa osun, geriye gitmek olduğu, anlaşılmıştır. Bu gerçekler merceğinde, varlıklarını kanıtlamak çabasında olanların, bölücülükten başka bir işe yaramayan, yön arayışları, hem gülünç hem de yetersizliklerinin kanıtıdır.

Acı tarafı şudur ki; gerçeği anlayamayan geniş bir tabaka verilen yanlış bilgilere inanmakta, yapılan tutulamayacak vaadlere kanmakta, ve parçalanmalara alet olmaktadır.

Bütünlüğümüzü tehlikeye koyacak boyutlara erişen bu tür parçalanmaları yaratanlara, bu vatanın uzun vadedeki çıkarlarını ön planda tutabilen düşünürler tarafından olumlu bakılması beklenemez. Onlara oy vermek ve saygı duymak olanaksızdır. O kişilerin artık havluyu atması ve yolu başkalarınına açmaları gerekir. Bu tutum onlardan beklediğimiz vatansever bir yaklaşımdır.

Evet bir ışık yakılmıştır, fakat rengi bozuktur.

Sayın Baykaldan, vatan uğruna, durumu idrak etmesini ve bu tarihi çağrıyı yaparken başkanlıktan istifa ederek yolu başkalarına açmasını ve uygarlık savaşımızın bütün kişsel çıkar ve ihtiraslardan önde olması gerektiğine, bir örnek olmasını beklerdik.

Şayet bu büyüklüğü gösterebilseydi, tarihimize altın yazılarla yazılabilirdi.

Zararın neresinden dönülse kardır. CHP mensuplarının da bu gerçekleri görmeleri ve basını yardıma çağırmaları doğal bir can simidi olarak alımsanmalıdır.

Değerli yazarlarımızın ve düşünürlerimizin, sağ, sol, orta, safsatalarını bırakarak, yegâne hedefimiz olması gereken, uygarlık savaşı için, birleşme yolunu sağlamak gayesiyle, gereken geyreti göstermeleri, yegâne kurtuluş ümidimizdir.

Hakiki ışığı ancak böyle yaparsak yakabiliriz.

Ben oyumu verebilmek için, sağ ve soldan uzak, yanlız Atatürk ilkelerini koruyan, yanlız vatanı düşünen, bütün izm’lerden arınmış bir patri özlemindeyim. Ya siz ne istiyorsunuz?

About The Author