Okumak
Verilen bilgilere göre, komşumuz olan ülkelerde, okuma yazma bilenlerin yüzde oranı şöyle: Irak 58, Suriye 70.8, İran 72.1, Yunanistan 97, Romanya 97, Bulgaristan 98, Kıbrıs 97, Azerbeycan 97, Kırgızistan 97, Türkmenistan 98, Tajakistan 98, Üzbekistan 99, Ermenistan 99.
Türkiye, Irak, Suriye, ve İrandan sonra, yüzde 85 ile, 258 ülke içerisinde 112. sırada bulunuyor. Tabiatiyle aralarına katılmaya çalıştığımız Avrupa ülkelerinin hepsi, 99 veya 100 oranındalar. Şayet bu yazıyı onbeş yıl evvel yazmış olsaydım herhalde üzüntü ile baktığımız bu sayı 60 larda olacaktı, bu nedenle son onbeş yılda başarılan ilerlemeden memnun olmalıyız. Komşularımızdan bukadar geri kalmamızın en önde gelen nedenlerinin başında nufusumuzun anormal bir şekilde artmakta oldmasının rol oynadığı muhakkak.
Iki yıl evvelki bilgilere göre kütüphane / kitap sayısı yaklaşık şöyle: Almanya’da 11,000/110,000,000, Fransa’da 5,000/150,000,000, İngiltere’de 5,000/130,000,000, İspanya’da 5,000/40,000,000, Türkiye’de kapalı olanlar dahil kütüphane sayısı 1430 ve kütüphanelerdeki kitap sayısı 12,000,000.
Muğla Vilayetinde beşi kapalı toplam 17, Bodrum’da yalınız 2 tane halk kütüphanesi olduğunu, bunun birtanesinin Cumhuriyet Caddesinde, diğerinin de Göndoğan’da olduğunu ve Gündoğan’dakinin hâlen kapalı olduğunu? Kültür Bakanlığına bağlı olan yegane kütüphanemizin bir devlet dairesi gibi idare edildiğini, sabah saat 8:00 da açılıp öğleyin bir saat ve akşam üstü de saat 5:00 de, ve Pazar, Pazartesi günleri de kapandığını biliyormuydunuz?
Yukarıdaki rakkamlara göre yurdumuzda yaklaşık 50,000 kişiye bir kütüphane, İngiltere’de ise 12,000 kişiye bir kütüphane düşmektedir. Yakın zamana kadar yegane araştırma imkanı sağlayan bu kamu tesislerin adedinin bukadar az olması, hem bizim neden bukadar gerilerde olduğumuzu, hem de gerilerde olduğumuz için bukadar az tesisle yaşayabildiğimizi göstermektedir.
Günümüzde bilgisayar kullanılımı çok geniş araştırma ufukları açmış ve kütüphanelere olan bağlılığın azalmasına neden olmuştur. Yurdumuzda bilgisayar hâlâ birçok yörelerde lüks bir araç olarak görüldüğünden, kullanılımı hâlâ ilk basamak düzeyine bile erişmemiştir, ve bilhassa yüksek gelire sahip olmayan ailelerde bu imkan daha uzun zaman bulunamayacaktır. Dolayısyla kütüphanelere olan ihtiyacımız da, daha uzun yıllar devam edecektir.
Uygar ülkelerde kütüphaneler sabah saat 8-9 dan, akşam 8-9 a kadar, öğleyin de kapanmadan açık kalır. Cumartesi günleri açıktır ve Pazar günleri yüzde otuz kadarı nöbetçi olarak açık kalır. Okul öğrencililerinin yegane yararlanabilecekleri saatler okul kapandıktan sonra, ve Cumartesi ve Pazar günleri olduğundan Bodrum kütüphanesi onlara çok zaman kapalı sayılabilir. Zaten yarımadamızın hertarafından Bodrum’daki birtek kütüphaneyi öğrencilerin kullanmasını beklemek de olanaksızdır.
Şayet çocuklarımızı batı seviyesinde yetiştirmek istiyorsak, vakit geçmeden bu gibi eksikliklerimizi tamamlamamız gerekmektedir.
Halk kütüphanelerimizin her belediye bölgesinde en az birtane olması, açık olduğu saatlerin öğrencilerin kullanabileceği gibi belirlenmesi,
Bugünün imkanlarından yararlanabilmeleri için, bilgisayar üzerinden araştırma yapabilmeleri imkanının kütüphanelerde de sağlaması, ilk alınması gereken önlemlerden bazılarıdır.
Bizim okumak alışkanlığı az olan bir toplum olduğumuz, yayınlanan gazetelerin gülünç tirajda olmasından, gerek de kütüphanelerimizin yetersizliğinden bellidir. Son yıllarda televizyonun yaygınlaşmasıyla, bütün dünyada, okumaya olan arzu daha da azalmış ve bu durum çocuklarımız geleceği için çok olumsuz bir yola girmiştir. Bu gidişi değiştirmek için devlet babadan beklediklerimize ilaveten, yerel girşimlerde de bulunmaktan başka çaremiz yoktur.
Son altı aydır yarımadamızda başlayan olumlu hereketlerin yanısıra, kütüphane konusunun da gündeme alınması, ertelemememiz gerek bir sorumluluğumuzdur.
Son yorumlar