Beyazlık

Beyaz beyaz bembeyaz, allta kadife gibi masmavi deniz, yukarıda kristal berraklığında masmavi gök, hem de ne mavi, başka hiçbiryerde bulunmayan, ruhlara huzur, bedene sağlık ve aşk veren, renk ahengi, işte bu Akdeniz’de Bodrum.

Akdenize ait her dergide, reklamda, broşürde, Ege adalarındaki bu renk ziyafetini izleriz. Bazen buna yer yer taş ve tahta karışır, renkler gözlerimizi okşarken, bu sadelik başka hiçbirşeyle bozulmaz. Bütün vurgu mavi ve beyaz ile etkisini yapmak üzere ayarlandığından, alımlılığı yıllardır milyonlarca turisti kucağına çekmektedir. Bu yörelerde de, hiçkimsenin, güzelliğin simgesi olan bu renk ahengini değiştirmek budalalığına  düşmemiştir.

Yasalar olduğu halde Bodrum yarımadasında son yıllarda yapılan rengarenk yapılarla bir felaketin eşiğinde olduğumuzu görmemek için kör olmak gerekir. Luzumsuz yere kullanılmaya başlayan renklere, pencerelere, kapılara takılan rengarenk kaşlara, acaba neden gerek duyulur?

İstanbul gibi tarihi bir şehir, yönetmeliklerin yetersizliğinden, mimarların cehaletinden, 50 yılda en çirkin kentlerimizden birisi  haline geliverdi. Bize daha yakın olan Kuşadası ve Marmaris,  gene ayni kısa görüşlerle, 15 yıl içinde bütün özelliklerini kaybettiler.

Eğer Muğla İli turiste ağırlık verecekse, ona göre planlı ve dikkatli hareket etmeli, turistik değerleri korumayı unutmamalıdır. Bodrum Yurdumuzda Akdeniz karekterini muhafaza edebilmiş tek ilçedir. Bodrumun karekterinin bozulmasının Bodrum, Muğla ve Türkiye için, yerine konulamayacak bir kayıp olacağını kim kınayabilir?

Son iki yıla kadar Bodrum, beyazlığının ve iki kat kısıtlamasının olmasının yardımıyla, büyük ölçüde bozulmadan kalabilmişti. Son yıllarda gevşeyen kontrol etrafımızda çirkinliklerin birden mantar gibi artmasına neden olması ise, bizi dehşete düşürmesi gereken bir başlangıç olarak görülüyor. Her ne pahasına olursa olsun Bodrumun beyazlığının korunması gerektiğini birlikte düşünmeye başlamazsak  sonumuz hiç iyi olmayacak, adalardaki rakiplerimiz de kıs kıs gülecekler.

Bütün yanlış yapılaşmaya rağmen tepeleri doldurmaya başlayan, luzumsuz yere sık yapılmasına müsade edilmiş yapılar bile, beyazın temizliği ve yeknasaklığında, bir iki yıl içinde biraz begonvil ilavesiyle, kabul edeceğimiz bir görünüme girebilmekteler. Bunun aksini ise beyaz olaral yapılmamış olan Bağla Banka evleri sitesinde izleyebiliriz. Site genellikle kirli bir yığın olarak tepeleri kaplamış, en alımsız bir örtüye sarınmıştır. Aynı sitenin içerisinde beyaza değiştirilmiş olanlar, bize farkın nekadar büyük olduğunu gösteren güzel bir örnektir.

Yapılan sitelerdeki evler hernekadar arzu edilmeyen sıklıkta olursa olsun, beyazlıklarını korudukça zaman bu hataları örterek, kerekterimizi korumak fırsatını vermektedir. Bu beyazlıktan ayrıldığımız an, uzaktan kar yağmış hissini veren tepelerin akibeti, Banka evlerinde olan çirkinliktir, Bodrumu bodrum yapan karekterin kolayca yok olması ile neticelenir. Birdaha da geri dönüş olamaz.

02 Kasım 2001 tarihinde çıkan yazımda Belediyenin ve Mimarlar odasının bu konu üzerinde hassasiyetle durmaları gerektiğini dile getirmiş, bazı uyarılarda bulunmuştum. O tarihten beri sadece kötüye doğru yol aldığımıza göre, ya bu konunun bizler için nekadar önemli olduğunu anlayan yok, ya da aldıran yok. Bu durum da bana, bir teroristin antika bir bina altına dinamitler yerleştirip fitilini ateşlemek üzere olduğunu, seyretmek kadar acı geliyor. Biganeliğe ve kaderimizin tesadüflere bırakılmasına hayret ve esefle bakıyorum. Politika ve çıkarları uğruna yönetmeliklerin uygulanmamasına göz yumanların nasıl bir vicdana sahip olduklarını merak ediyorum.

Vilayet, Belediye ve Mimarlar odası yetkililerini, Bodrum yarımadasındaki bütün binalarında, beyaz sıvadadan, taş duvardan, tahtadan başka görünüşe ve hiçbiryerede iki kattan fazla yüksekliğe müsade edilmemesini garantiye almak için gereken herşeyi yapmaya, tekrar uyarıyorum.

Bu işin yarını yok, şakası da yok, önlem alınmazsa on yıl sonra Bodrum Borum’luktan çıkar. O zaman kriz komitesi de kurulsa bu işlere çare bulunamaz.

About The Author