Seçmek hakkı ve uygarlık

 

Geçen yazımda idare sistemimiz nedeniyle doğan çelişkilerle karşılaşmış ve bu konuya döneceğimi belirtmiştim.

Yurdumuzda herkez herşeyi devlet babadan beklemeye alışmıştır ve bu durum politikacıların işine geldiğinden herhangi bir değişikliğe yönelinmez. Yönetim makanizması yukarıdan aşağıya doğru kurulmuş olduğundan halk, adaylıklarını kendilerinin koymadığı, tanımadıkları, kendi yaşamları hakkında bilgisi olmayan, kimseler tarafından yönetilirler. Politika organları da çok zaman şahsî çıkarlarını korumaktan, bazan de bilgisizlikten ötürü, halkın hak ve ihtiyaçları için çalışmazlar. Seçilenlerin halka karşı verilmiş bir sözü ve dolayısiyle sorumluluğu olmadığından, seçim yapıldıktan sonra halk ile seçilenin arasında  hiçbir bağlantı kalmamaktadır. Seçilenlerin sorumluluğu sadece partiyedir, çoğunun gayesi de sandalyesini muhafaza ederek kendi cebini doldurmaktır.

Halbuki sistemlerini geliştirmiş demokrasinin yerleşmiş olduğu ülkelerde, meselâ Amerika’da, durum tamamen bizdekinin tersidir. Yönetim makanizması aşağıdan yukarıya doğru oluşmuştur. Yani bütün devlet makanizmasını oluşturanların seçimi, “kişiden” başlamaktadır. Basitleştirilmiş olarak alırsak, Vilayet bazında, kişi bir gurubu, grup bir mahalle gurubunu, mahalle grubu kasaba gurubunu, kasaba gurubu nahiye gurubunu, nahiye gurubu vilayet gurubunu oluşturur, sonunda bunlardan da Federal hükümet oluşur. Alttan başlayarak bütün görevlere “kişi“, yalınız kendisinin bildiği, kendi problemlerini bilen, güvendiği şahısları seçer. Alt seviyede parti unsuru olmadığından yanlız iş görecek kimseler iş başına gelebilir. İş görmeyen ise bir daha seçilmez. Bu nedenle seçilenler seçenler için çalışmaya mecburdur. Onların çalışmaları bir lütuf değil seçenlere karşı olan söz ve vazifelerini yerine getirmekten ibarettir. Bu elemeden devamlı olarak geçen adaylar yıllar sonra yüksek kademelere vardığında partilere mensup olsalar da bu onların kişiye olan sorumluluklarını değiştirmez. Şayet kendilerinden bekleneni yerine getirmezlerse birdaha seçilmezler. En aşağıdan en yularıya kadar herkez halkın oyuyla seçilir. Amerikada Devletin kuvvetinin kısıtlı olduğu seçme hakkını, hakl elinde tuttuğundan, kuvvetinin büyüklüğü de arkasında halkının bütünlükle gelmesinden kaynaklanır. Vilayet yetkilileri ise sadece kendilerini seçen halka karşı sorumludur.

Bu yılın ilk yarısında yeni Belediyeler kanunu tasarısı yayınlandı ve haklı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın vetosu ile askıda kaldı. Aslında aşağıdan yukarıya doğru çalışan sisteme ilk adım olaraka sayılabilecek bu deneme, şayet başka bir ortamda gelseydi, bazı değşikliklerle kabul edilmesi çok faydalı olabilirdi. Fakat içinde bulunduğumuz endişe verici durumda şayet yeni yasa onaylansaydı, hiçbir zaman değiştirilemeyecek şekilde, tek parti, en ufak işlere kadar, bütün güçleri eline geçirmiş olacaktı. Büyük bir fırsatı kaçırdık fakat büyük bir felaketten kurtulduğumuz için bayram ettik. Herzamanki gibi ağlayalım mı gülelim mi bilemedik.

Ülkemizde hâlâ Valiler, Kaymakamlar, Emniyet Müdürleri ve daha birçok idare makanizmasında çalışan görevliler, Bakanlık tarafından atanırlar. Doğal olarak bu şahısların bağlılıkları ve sorumlulukları Partiye, Bakanlıklarınadır, hizmet verdikleri halka değil. Yukarıyı memnun ettikce yerlerinde kalırlar aksi halde kötü bir yere atanırlar, kendilerinin de ailerinin de hayatları perişan olur. Bu durum diktatörlüğe en yakın bir tutumun meyvasıdır, demokrasinin değil. Demokrasi kabaca, halkın sesi, halkın gücü, halkın kendi seçtikleri tarafından idaresidir. Etrafınıza bir bakınız sizin istiyerek seçtiğiniz ve size verdiği hizmetten memnun olduğunuz kaç kişi var?

Eğer sayın Muğla Valisini ve Sayın Emniyet amirini Muğla halkı seçim ile getirmiş olsaydı, uygar bir şekilde, bahsi geçen trafik canavarlarını yakalamak, cezalandırmak, malımızı canımızı korumak hakkına sahip olabilirdik. Maalesef biz bu ortam içerisinde hasretle beklediğimiz uygarlıktan çok uzaktayız.

En kuvvetli eleman zamandır, partiler gelir gider, bilgi öğrenilir, arzu doğar, kötümser olmayalım, çıkmayan candan ümit kesilmez. İyiyi ve doğruyu yapmak isteyen yetkililere de Allah yardım etsin ve sabır versin.                                         

About The Author