Yazıklar olsun

 

Geçen hafta çıkan haberlerde aşırı süratle vasıta kullananları belirlemek için, polis otomobili olduğu belli olmayan ve hemen göze çarpmayan bir yerde durarak yapılan tesbitler hakkında şikayet olduğu yazılıydı. Müsadenizle ben bu hadiseyi size tercüme etmek istiyorum.

2003 yılı ortalarında, Ankara Adana arasında üst üste aşırı sürat nedeniyle yakalanan bazı nufuzlu kişilerin şikayeti üzerine, gazetelerde köşe yazarlarının utanılacak yorumları yayınlamıştı. Maalesef bu yorumlar sanki yakalanan suçlulara zulm edilmiş gibi bir tutumda idiler. Kısa bir süre sonra İçişleri Bakanlığı tamim yayınlayarak bütün Emniyet amirliklerine, halkın gizli vasıtalarla yakalanmamasının gerektiğini bildirmişti. O zaman bu tutuma çok üzülmüş ve yazarları eliştiren bir yazı yazmıştım, amma olan da olmuştu.

Bir süre evvel Bodrum civarında trafik polisi, belirlenmemiş bir oto içerisinde, fazla belli olmayan biryerde, aşırı hızlı gidenleri yakalamış. Bu vatandaşlardan bazıları Valiliğe şikayette bulunmuşlar. Muğla Emniyet Müdürü Sayın Emin Körpe durumu tetkik ettikten sonra, vatandaşın haklı olduğunu açıklamış. Yani bizim bu vatandaşları yakalamamız gerekirdi denmiş. Tabiatiyle nedeni de, şartlar ne olursa olsun yetkililerin sorumluluğunun yasalara göre hareket etmek olmasıdır.

İşin aslı ise polisin yaptığı doğru olduğundan, Sayın Körpenin, -Yakalanmak istemiyorsanız yasalara uyunuz, demesi gerekirdi. Çünki gaye bu trafik canavarlarının, katillerin, yollarımızdan yok olmasıdır, onların yakalanmalarını nasıl engellemek değil. Amma zavallı nekadar baskı altında ki bunu  diyememiş.

Herhalde bu katil adaylarının istedikleri yol boyunca işaretler koyup, yavaşlayın çünki yakalanmanıza, üç kilometre kaldı, iki kilometre kaldı, bir kilometre kaldı diye tam polisin olduğu yerde hızlarını değiştirmek için uyarılmaları. Böylece herkez memnun olacak, bakanlıklarda şikayet yok, isteyen istediği gibi hız yapabiliyor, cenaze kaldıranların işi iş, oto tamircileri bayram yapıyor, eh bukadar iyiliğe karşı da yılda birkaç bin kişi ölmüşse ne olur sanki!!!!!

Sık sık bu köşede yetkilililerimizin yapması gereken şeyleri belirterek, yapmadıkları şeyleri şiddetle kınayarak, onları iyiyi, ve doğruyu yapmaya teşvik etmekteyim. Yukarıdaki gibi uygarlıklan uzak olaylar oldukça hareket tarzımdan endişe duyuyorum. Bu gibi bir düşünüş ve bir idare sistemi  altında çalışanlara yaptığım baskılar için neredeyse üzüleceğim.

Birzamanlar Başbakanımız, -Memurum işini bilir, dedi ve vaktiyle el altından olan soygunculuk, bir meslek hâlini aldı, sonunda da bankalar bile hortumlandı, dünyaya kepaze olduk, borçlandık. Şimdi de bu hareketlerimizle herhalde suçlulara nezaman yakalayacağımızı bildirerek, trafik canavarlarını, hırsızları, katilleri, ırz düşmanlarını, soyguncuları, emniyete alacağız, yakalanmamaları için gayret sarfedeceğiz.

Vallahi bravo, bu hepsini bastırdı, böyle bir akıllılığı biz Türklerden başka kimse düşünemez, hiçkimse de utanmadan bunu tamim olarak açıklayamaz. Hani bir söz vardır, -Özrü kabahatinden büyük diye, bu sözün bizim memleketimizde çıkmasının meğer nedeni varmış da haberimiz yok.

Ben AB ye olan yaklaşımımızı son derece aşağılıyıcı, haysiyetsiz, zamansız, ve luzumsuz bulan birisiyim. Fakat burada, yukarıdaki acı hakikatlere, bu kepazeliğe tanık olduktan sonra söylecek birtek sözüm var, -Bu kişileri ancak AB komserinin kamçısı paklar, onlar buna mustehaktır. Onlar belki bu şekilde hayatlarını idame ettirirler, katliamlarına devam ederler, amma mahşer gönü hesap soracak olanlar başkalarıdır, onu da unutmasınlar.

Acıtıyor, çooook acıtıyor, ağlamak istiyorum, yazıklar olsun, ne günlere kaldık, acaba daha da neler göreceğiz diye küfrediyorum.

Sosyal yapımızı hâlâ temelinden kemirmekte olan bu gibi facialar idari sistemimizdeki geriliklerden kaynaklanır. Valiler, Kaymakamlar, Emniyet amirleri hâlâ bakanlıktan atama ile yapılmaktadır. Ufukta daima Çemizgezek’e yollanmak olanağı bulunduğundan, bize hizmet vermesi gereken bu kişilerin yukarıya karşı hiçbir dayancının olmadığını yıllardır izliyoruz. Bu olumsuz ilişki nedeniyle de çok zaman, isteseler de, bize vermeleri gereken hizmeti yerine getirmekten acizler. Eminim içlerinde birçoğu benim kibi kan ağlıyorlar.

İdare sistemimide gereken değişikliklere gelecek yazımda döneceğim.

About The Author