Vatan hainliği nedir?
Column: 1
Devlet sırlarını yabacılara satmak ile kısıtlı değildir.
2005-2006’da Deniz Baykal’ın CHP başkanlığından düşürülmesi için kampanya başlatmıştım. Arzum CHP’de atalet ve başarısızlığa son verecek genç ve Atatürk yolunda bir yönetimi getirmekti. Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başlayınca bunu açıkça yapmam engellendi ve örtülü olarak önerilerime devam ettim.
Baykal etkisiz ve faydasız muhalefetiyle kalmadı, Erdoğan’ın iktidara gelmesine katkıda bulundu: Hatasını telafi etmek arzusunda hareket edince CIA’yi çağrıştıran beylik bir düzmeyle düşürüldü.
Yerine, meslek ve mevkiinin sorumluluk alanında olmamasına rağmen, edindiği (!) gizli belgelerle AKP yanlışlarını açıklayan, halkın tanımadığı Kılıçdaroğlu, yaklaşılması bile zor olan CHP başkanlığına getirildi!
2002’de Erdoğan seçildiği zaman ona değiştiğini ispatlaması için bir şans tanımıştım ama değişiklik olmadı ve AB’ye girme havucuyla renk belli oldu. Gereken önlemlerin alınması için yazmaya başladım.
Kılıçdaroğlu hakkındaki ilkyazımda, Kemal’lerin bizi kurtarma ihtimalini arzuladığımı belirtmiş ve ona polemiklerden uzak durarak CHP’yi Altıok ilklerine geri getirmeye davet eder yazılar yazmıştım. O ise bildiğim kadarıyla bir tek defa bile antiemperyalist lafını, bağımsızlık şartını ve Altıok’u canlandırma girişmelerine yanaşmadı. Kılıçdaroğlu; en çok seçim kaybetmiş ve muhalefet yapmayan bir muhalefet lideri oldu, ülkenin yanlış ellerde, halkın ezildiği duruma düşmesine seyirci kaldı. 11 seçim kaybetmesine rağmen o koltuğuna sıkı sarılırken, ülke çok kaybetti!
Sorunlar büyüyordu ve 1939’dan beri var olmayan halkın artık uyanması gerekiyordu!
2019 İstanbul seçimleri ile halkımız İmamoğlu ile tanıştı. Çöplük içinden açan bir çiçek gibi, güler yüzüyle, sakin tavrıyla, kardeşlik, beraberlik, huzur arayan, hasımlarına bile el uzatan sözleriyle gönülleri kazandı. İstibdattan, belirsizliklerden, yuvarlak laflarla aldatılmaktan bıkmış olan halk yurdun dört bir yanından oy vermeye geri gelerek, bütün olumsuzluklara karşı gelip büyük farkla onu seçti. Değişim başlamıştı!
Seçimin gerçek mesajı, Ekrem beyin kişiliğinin değerlendirilmesi değil, iktidarın cezalandırılması olan, 1950 den beri sergilenmemiş bir halk hareketiydi. Basın bu hareketi doğru değerlendirmedi ve halkın “doğuşu” gelişmeden söndü. Bu nedenle de çok büyük bir düzelme fırsatı kaçırıldı. Ne mutlu ki geriye Ekrem Bey ve Mansur Bey kaldılar.
Çünkü aynı zamanda Mansur Yavaş sakin ve emin adımlarla, iktidarın engellerine rağmen sessiz ve derinden yaptığı devrimlerle gerçek belediyeciliğin ve halkçılığın ne olduğunu bütün ülke halkına, hatta dünyaya halklarına tanıtmaktaydı.
Ne yazık ki Kılıçdaroğlu bütün işaretlere rağmen koltuğuna sarılmayı bırakmadı ve her fırsatta yenilenmeye liderlik, ülkenin çıkarlarına önderlik edeceğine, etkisiz muhalefet koltuğa sarılmayı tercih etti.
Column: 2
CHP’nin son kurultayında koltuğunu kaybedince de, kazananlara ümitle bakan, başarılar dileyen, devrimi destekleyen bir görünümle değil, ekşi bir tat bırakarak hakkı olmayan küskünlükle kazananlara sırtını döndü.
Yokluk içinde kıvranan ve çıkar yol ümidinde çırpınan halk bunu unutmadı. Düşüncesini de takip eden gün ve aylarda İmamoğlu, Yavaş ve Özel üçlüsüne gösterdiği yakınlık ve destekle arkaladı.
Ekonomik sıkıntının yarattığı çaresizlik içindeki seçeneksiz kalmış halk ta bu üçlünün etrafında birleşerek kendi varlığını bulmaya başladı.
Bir tarafta, AKP’nin iktidarı kaybetmek korkusuyla aldığı yasa dışı önlemler, felaketlere, halk arasında dış etkenlerin kışkırtmalarıyla çatışmalara neden olabilecek durumla ve Cumhuriyeti yıkacak. Sevr sesleri var!
Diğer tarafta halkın çoğunluğunu arkasına almış ve birinci parti durumuna gelmiş CHP’yi kapatmaya çalışan iktidar var. Bu durumda en ayrı yolda olan muhalefet partileri bile toplu hareketleriyle destek verecekleri görünümünde iken, CHP’yi içinden karıştıranlar da var.
Kılıçdaroğlu’nun bu hareketlere karşı yasal olarak seçilmiş parti yönetimini açıklıkla desteklememesi, hatta değişim bekler olması esef verici ve iyi olanı yıkıcıdır!
Kılıçdarolu’nun bu zamansız, gereksiz ve yersiz hareketlerini destekleyen CHP’lilerin olması da esef verici olmaktan çok daha vahim ve ötedir
Halk bu güne kadar görülmemiş bir boyutta sıkıntıda iken ve ülkenin bütünlüğü tehlikede iken, gelişmekte olan olumlu “bir arada hareketi” bozacak ve tekrar halksız bir kaosa bizi sürükleyecek olaylara destek vermek vatanseverlikten çok uzaktır!
Kılıçdaroğlu yaptığının farkındaysa da, değilse de, basının ve muhalefet partilerinin görevi onu uyarmaktır!
Onu desteleyenler ne yaptıklarının farkındaysalar vatana kötülük yaptıklarını ve bir gün gelip bunun hesabının sorulacağını da bilmelidirler.
Bugün başlamış olan ve bütün yasa dışı darbelere rağmen devam eden CHP / halk hareketini akamete uğratmaya çalışmak, iktidar yanlısı ve muhalefet yanlısı, bütün halkın faydasına olabilecek hareketlere set çekmek ve halkın seçimini ülkenin geleceği hayrına yapmasına engel olmaktır.
Bunun vebali de ismi de çok ağır olur. Ve tarih de halk da bu suçluları unutmaz
Atatürk, “Basın, ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol göstericidir” diyerek basını görevlendirmişti. Basın çoklukla habercilikle kaldı!
Atatürk, “Asıl önemli olan, memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur” diyerek halkı görevlendirmişti. Maalesef halk 19 Marta kadar sessiz kaldı!
Halkımızın tümünü ortak akla, ülkenin çıkarlarına göre harekete davet ediyorum.
Değerli okurlarım, başlıktaki soruma cevap olarak, kimin ne olduğuna atik siz karar verin.
https://www.ozgurifade.com.tr/yazar/turgut-karabekir/vatan-hainligi-nedir-1587-kose-yazisi
Son Yorumlar