Uyan, Kuşatıldık!
Column: 1
“Bilim ve sanat, bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanılabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavukturlar. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkasından yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz” (Charles Darvin)
Trakya’da hududumuzun yanı başında Dedeağaç’ta ABD destekli güçlü bir silahlandırılmış birlik oluştu.
Ege adalarının silahsız olması gerekirken, hepsi silahlandı, namlular Türkiye’ye çevrildi.
Kos, Rodos, Melis bile silahlandırıldı. Kıbrıs uluslararası askeri garnizona döndü. Çanakkale’den Mersine kadar denizden etrafımız sarılmış durumda. Bizim bunlara karşı hiçbir yerel hazırlığımız yok. Sahillerimiz korumasız.
Suriye ve Irak hududumuzda binlerce tır dolusu en son teknolojide üretilmiş silahlarla donatılmış ve ABD desteğiyle eğitilmiş terörist tabanlı güçler, hazır bekliyor.
Hatay’ın hemen doğusunda Afrin bölgesinde önemli bir güç, Hatay’da yapılması planlanan ayrılma hareketini desteklemek için hazır. Sınır boyunca neden yapıldığı belli olmayan askeri hareketlerimizde de bu bölgeye hiç dokunulmaması ve hakkında söz dahi edilmemesi başlı başına bir soru olmalıydı. Olmaması anlamlı!
Doğuda İran ile tarihsel sorun yaşadığımız hâlde enerji musluğumuzu onlara teslim ettik, herhangi bir sorun olduğunda tarafımızda olmayacakları kesin. Kuzey doğuda AB ve ABD destekli Ermenistan ağzı sulanarak varlığını sürdürüyor.
Karadeniz’de donanmamız yok. Olsa da ciddi bir savaşı yönetecek amiraller artık vazifede yok. ABD deniz gücünü de Karadeniz’e sokmak üzereyken, Rusya şimdilik önledi. ABD/İstanbul Kanalı yapılırsa o da gerçekleşecek. Ve aba altında sopa gösteren bir ihtilaf çıktığında Rusya’yı seçmemiz Batıdan koparak Rusya’nın iradesine girmemiz anlamına gelecek. Bu da tavadan ateşe atlamak olacak.
Açıkça görülüyor ki dört taraftan çaresiz denecek kadar sarılmış durumdayız. Bu oluşma yıllardır açıklıkla uygulanırken gözünü kulağını kapayan iktidarları bir kenara bıraksak bile, bunun arkasındaki 85 milyon için ne isim seçmemiz gerektiğini size bırakıyorum.
Vaziyet böyleyken ümit bağladığımız muhalefet, iktidarın yaptığı günlük hatâlardan şikâyet ve tenkit ile vakit öldürdü, bütün olanları sanki beklenmedik yeni oluşumlarmış gibi aksettiriyor. Neden!
Kılıçdaroğlu, Irak ve Suriye’de paralı adamlarıyla bölücü hareketler uygulayan ABD şirketi Halliburton’un uzantısı gibi görülen SADAT’a gitti. İyi etti ama keşke kurulur kurulmaz gitmiş olsaydı. Böyle zehirli bir fidanı kökünden sökmek imkân dâhilinde olurdu.
Column: 2
Atatürk’ün çok önemli beklentileri olan basın mensupları, siz bunlar olurken neredeydiniz?
Bitmedi:
Çöl savaşı sonunda Saddam serbest bırakıldı ama kuzeydeki Kürtlerin gazlanmasına göz yumuldu. Batının gözleri önünde olan bu katliamdan kaçan Kürtlerin/ Yezidilerin hepsi bize sığındılar. Sığınma lafına bir işaret koymalıyız (!). Kaçış bitince, yâni kuzey Irakta halkın yer değişimi ABD programı tamamlanınca, Irak zapt edildi, Saddam yalan bir nedenle asıldı!
Irak ve Suriye’de yapay nedenlerle iç savaşlar desteklendi, kitleler yer değiştirdi, kaçanlar bize sığındı (!). ABD Afganistan’dan çekilmeye karar verdi ama yetiştirdiği güçlerin bize sığınmasını (!) sağlamaktan çekinmedi. Eli silah tutan eğitimli binlerce satın alınmış genç serbestçe içimize karıştı. Neredeler bilmiyoruz!
Bu oluşumu seyreden ne ildiği belirsiz milyonlarca kişi koşarak geldi sosyal yapımızı, engelsiz, sualsiz, sıkıntısız sulandırdı. Şimdi her on kişiden birisi sığınmacı (!).
Sığınmacı mı yoksa olası bir komando mu? Bir karışıklıkta kötü niyetli tarafın kullanabileceği olası bir askeri güç mü? ASAD askerleri mi? Tahmin zor değil.
Gerçek şu ki; onlar ne olursa olsun, yapılmış olan tesadüfî değildir ve planlı olarak bizim zayıf düşmemiz ve olası isteklere, bir Kürt devletinin kurulmasına karşı koyamayacak durumda olmamız için planlanmıştır.
Değerli okurlarım, bir düşünün, bu kadar devamlı, bu kadar çok yanlış ve kötülük yapılırken susmak bir hatâ olarak nasıl kabul edilebilir?
Ve biz, yalınız dışarıdan kuşatılmış değil, içimizden de korkutacak ölçüde kuşatılmış durumdayız.
İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış olmanın varacağı yer de; ya kadere (!) razı olmak, ya da çok kan dökülmesine razı olmaktır.
Arzuladığım alternatif ise, bu günden başlayarak bu yanlışları ortadan kaldırmaktır. Bunun için de her bireyin uyanması ve geleceğinin ne kadar karanlık olduğunu artık görerek, gerçekçi olması gerekmektedir.
Yapılması gerekenleri başkalarının yapmasını beklemenin bizi nereye getirdiği açık. Kararımızı verelim ve ya seyirci olmaya devam edelim, ya da yıllardır çağırıda bulunduğum katkıyı artık esirgemeyelim.
Çünkü başkalarına yapılan bize de yapılabilir. Bunun için de bir AB ülkesi olan, din baskısında olmayan Ukrayna’nın üç ay evvelki görünümüne, bir de bugünkü görünümüne bakmak yeterlidir.
Bir gün gelip biz de başkası oluvermeden akıllanmamız zamanı, şimdi.
Uykuya devam edersek olası felâketler ekonomi sıkıntısını unutturacağa benziyor.
UYAN
Column: 3
Son Yorumlar