Cehâlet nerede?

Remove the row

Column: 1

Bu yazım Atatürk’e ve Cumhuriyet’e karşı olmayanlara erişmek için yazılmıştır.

Evvela Türk köylüsünün câhil olmadığının açıkça anlaşılması gerekir. Köylümüzün eğitimi ve bilgisi kısıtlıdır. Amma aptal değildir, câhil de değildir.

Cehâlet eğitimsizlik değil, eğitimli olsa da, bilgisizliktir, dogma ile hareketi yaşam tarzı olarak kabullenmiş olmaktır.

Cehâlet:

Toplumu etkileyen olaylara sessiz kalmaktır.

Daima bir çobanın varlığını istemektir.

Başkasının çizdiği yolda düşünmeden, sorgulamadan gitmektir.

Bilmeden bildiğini sanmaktır, iddia etmektir.

Başkalarını aptal sanmaktır.

Memnun kalmadığı konularda, başkalarını kınamakla yetinmektir.

Hayalperestlik ve olmayacak duaya âmin demektir.

En büyük cehâlet, ne kadar bilgisiz olduğunu bilmemektir.

Sevgili okurlarım, ne yazık ki halkımızın çok büyük bir kısmı yıllardır bu hatâlar içinde yaşıyor. Yaptığı birçok hareketin ve yapması gerekirken yapmadıklarının hayatını kararttığının farkında değil. Yaşamının niceliğini düşürdüğünün ve zorlaştırdığının bilincinde değil. Olanlardan hep başkasını suçluyor.

Sâde şikâyet ediyor! Her zaman, her yerde, her konuda, herkesten şikâyet ediyor!

Bir kere de dönüp kendisine bakmıyor!

Bir kere kendisine bakabilse, şikâyet ettiklerinin, kendi atâletinden ve yapılması gerekenlerin, başkasından yapılmasını beklediğinden kaynaklandığını görecek.

Ve birey sorumluluğunun kendinde olduğunu gördüğü zaman da, bu toplum olumlu bir gelişme olanağını kazanacak.

Sâdece son aylarda Cumhuriyeti ve Atatürk’ü silmek için çok önemli hamleler yapıldı. Bunlara karşı yazılanlar ve konuşulanlar yok kadar az. Yapılanları iktidâra hitap ederek açıkça yanlış olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini söyleyen, iki elin parmaklarını doldurmuyor. Halk ise sanki mevcut değil. Gözlerinin önünde vatanın yok edildiğine karşı suskun!

Ne bekliyor?

Yeniden bir mucize olup, gene bir kurtarıcının gelmesini mi? Yoksa her şeyin kendiliğinden iyiye döneceğini mi?

Hiçbiri olmayacak, acımasız dünya düzeni bu hayallerin gerçekleşmesine izin vermeyecek.

Bundan sonra hakkını koruyacak konum ve bilgide, kendi için, evlatları için ve vatanın bekâsı için elini taşın altına koyan halk olmazsa, hiçbir düzelme olmayacak. Beklemek boşuna!

Column: 2

Her ülkede her yönetim yaptıklarının halk tarafından desteklenmesini arzular. Desteklenmediği zaman da, karşıtlığının şiddetine göre yönünü belirler.

Bizim ülkemiz hariç! Bizde yönetim yapar halk seyreder. Sâde şikâyet eder.

Neden?

Yazımın başında değindiğim cehâletten! Çoğu da okumuşların bilgisizliğinden!

Halkımız ayrıntılarla oyalanırken, oyalandırılırken, ana konulara geri dönülmesi imkânsız veya çok zor olacak değişikler yapılırken, susuyor! Halk başka ülkelerden örnek almıyor.

Halka örnek olacak, bilgilendirecek basın ve medya başkasının yarattığı gündemle uğraşıyor. Ülkenin ana konularına odaklanan yok kadar az.

Koskoca ülkede ana konularda yapılan yanlışları ve yapılmayanları halkın dikkatine getirmeye çalışanların sayısı 10’a varmıyor. Zâten onların söylediklerini ve yazdıklarını okuyan ya da dinleyen birkaç bin kişiden fazla değil. Bu bir güç değil.

Her ülkenin gerçek gücü halkıdır. Halkın gücüne karşı hiçbir yönetim karşı durmak istemez. Tarih bunun örnekleriyle doludur.

Cumhuriyet sisteminde biz temsilcilerimizi seçeriz ve onların denetimi bizim sorumluluğumuzdur, yâni halkın. Bu ülkede halk yönetilmeyi bekliyor. Daima bir çobana bel bağlamak istiyor. Yanlış çoban seçiyor, istediği olmayınca da, yakınmakla yetiniyor.

Bu tutumun bize götürdüğü yer geldiğimiz yerden iyi olmayacak. O nedenle demokratik yöntemle:

Gündemi halk belirlemeli,

Ne istediğini neyi kabûl etmeyeceğini, topluluk olarak açıklamalı,

Muhalefetin, oy kaybetmemek peşinde yuvarlak laflarla günü geçirmekten vazgeçmesini istemeli, seçime birleşerek girmelerini şart koşmalı,

Halk sahada olduğunu ve istekleri olmadan muhalefete oy vermeyeceğini bildirmeli.

Bunlar basının ve kalan bir avuç aydının önderliği ve devamlı desteği olmadan olmaz. Hiçbir ülkede olmadı, olmuyor, bizde de olmaz.

Ne yazık ki bu durumu anlayan ve konuşanların sayısı çok az. Fakat sorun onlara bu isteklere katılmalarını, daha doğrusu onların bu isteklerine halkın katılmasını, söyleyen gösteren yok! İşte sorun burada duvara tosluyor.

Yâni halk, yâni her birimiz hareket geçmeden ve basını isteklerimizle bombardıman etmeden bir yere varamayız.

Bu ülkede halkın sesi hiç oldu mu? Olmadı!

Burada olmamızın nedeni de zâten bu.

Halkım uyan! Vatan yok olmadan uyan ve hakkını demokratik yollardan aradığını göster.

Bugüne kadar sesini çıkarmadınsa, artık çıkar! Yol ayrımındayız, ya ileri ya geri! Hangisini seçeceksin?

Column: 3

 

 

About The Author