Biz uykudayken- Tarım 3. Kuraklık!
Tarım 2. Den devam.
Küresel ısınmadan ötürü oluşan kuraklığın etkilerini yaşamaya başladık. Kurtulmanın, hiç değilse az tahribatla geçiştirmenin, ne pahasına olursa olsun alınması gereken birçok önlemleri var. Sade onlar yeterli de değil. Bu yazımda kullanmadan attığımız sulara tekrar değineceğim.
Önce, nedenini irdeleyelim:
……..Yegâne devamlılık sağlayan güneş ve İyi bakıldığı takdirde, toprak. Tarım yapabilmek için de su şart. Suyun varlığı ise doğal şartlara bağlı. Çok zaman da insan eliyle değişime uğruyor. Bazen de, küresel/iklimsel değişimler azalmasına neden oluyor.
…….Bilim insanları kürenin birçok yerinde kuraklık olacağını bildiriyorlar. Türkiye de en çok etkilenecek kuraklık şeridinde bulunuyor. Biz bu yaklaşan felâkete karşı hiçbir önlem almıyoruz, hem de olan su kaynaklarımızı yok ediyoruz. Yakında geri dönüş noktasını geçmiş olacağız. (Google’da çok bilgi var)
…….10 Eylül 2016 tarihindeki “Kuraklığı önleyebiliriz” yazımdan özetliyeyim: Dünya yüzeyinin %75’i su, onun da %97.5’i tuzlu su, %2.5’i içme ve kullanma suyu, onun da % 2.02’si buzullarda saklı, bize kullanmak için kalan sâdece %0.3’ü de, nehirlerde ve göllerde. Tuzlu olmayan suyun %70’i tarımda, %22’si sanayide, %8’i de içme, sağlık ve ev işlerinde kullanılıyor.
…….Evlerde kullandığımız su için Revers Osmosis sistemi ile herhangi bir suyu arıtmak pahalı olsa da, mecburiyet doğduğunda yapılır. Amma tarım ve sanayinin tatlı suyun % 92’sini kullanıldığını hatırlarsak, gereken suyun ayni sistemle yapılabilmesinin, maddî ve de mekanik bakımdan olanaksızlığını görürüz.
…….Zararlı gazlarla atmosferimizi kirletiyoruz ve kuraklığın gelmesi hızlanıyor. Yeraltı sularını aşırı kullanmamız gelen felâketin önemli bir etkeni. Hâlen buzullar beklenenden çok daha çabuk eriyor, denizler yükseliyor. Sulak alanlar azaldıkça bitkiler azalıyor, kuraklık başlıyor, sıcaklık artıyor, kuraklık hızlanıyor, bitkiler daha çabuk kuruyor …….. .
…….İçene girilmiş olan kısırdöngüyü kırmak ve tarım için su bulmamız gerekiyor. Amma biz elimizde olan ve bizi kurtaracak olan bu suyun kullanılmamasına seyirciyiz! Şöyle ki:
…….Kullanabileceğimiz bu kadar az su varken, birçok ülkede, her dakika milyarlarca metreküp su, nehirlerden kullanılmadan denizlere dökülüyor. Bu akılcı değil! Birçok yerde denizlerin seviyesinin yükseleceği / yükseldiği de bildiriliyor. Şehirleri taşımak veya insanları başka yerlere taşımak gibi korkunç masraflı önlemler alınması gerekeceği konuşuluyor.
…….Şimdi sormak gerekiyor: İnsanlar aç kaldığı zaman ne yapacaklar? Birbirlerini mi yiyecekler?
…….Bu nedenle çok geç olmadan, en kısa zamanda önlem almak gerek. Önlemlerin bedeli, yapılmakta olan gereksiz masrafların yanında devede kulak. Zâten bu konuda maliyet en son düşünülmeli.
…….Alınması gereken önlemi bir yöntemi yıllardır yazıyorum, henüz aldıran olmadı. Aldırdıkları zaman da iş işten geçmiş olacak ve geri dönüş olamayacak!
Yapılması gereken ise:
…….-Zaten var olan suyu kullanmadan denizlere atmak yerine, atmadan evvel ufak bir kısmını tekrar toprağa geri vermek,
…….-Nehirlerin, derelerin denizlere döküldüğü bölgede, güneş enerjisi ile çalışan pompalar koyarak, döşenecek borularla yavaş yavaş geriye basılmasını sağlamak.
Column: 2
-Suyu, kurumakta olan yerlere, göllere, göletlere, sulak alanlara, barajlara, tarım havzalarına pompalamak, (Damla damla göl olur misâli)
Bu basit yöntem ile:
-Kurumakta olan alanlar, göller, göletler, sulak alanlar, dereler yavaş yavaş tekrar suya kavuşacak,
……-Yer altı su kaynaklarının hızla tüketilmesi yavaş yavaş duracak,
-Kuraklığı engel olan bitkilerin ölmesine büyük ölçüde mâni olunacak,
-Hızla felâkete doğru götüren kısırdöngü durma yoluna girecek. Bir süre sonra da duracak.
…….Karşı çıkmak millî zâfiyetimiz, çıksınlar. Amma olanlar, kuraklık gelip aç kalındığı ve insanlar birbirini boğazladığı zaman, neye karşı çıkacaklarını düşünsünler. Hâl bu ki uygar bir toplumda uzmanların, hiç değilse bu önlemi incelemeleri ve uygulama yöntemlerini bilimsel olarak geliştirmeleri beklenir. Zâten eriyen buzullar şimdi denizlere daha fazla tatlı su getiriyor. Denizlerin bu suya ihtiyacı bile yok!
…….Şayet bilinen bütün önlemler bugünden alınmazsa, felâket oluştuktan sonra alınması hiçbir işe yaramaz. Akılcı olan ve varlığımızın garantisi olan yöntemleri, her ne pahasına olursa olsun, zamanında almak en doğru harekettir.
…….Bizim bu yöntemi uygulamamız, Türkiye’yi artık kaçınılmaz olarak beklenen felâketten kurtarır.
…….Ülke olarak bizim yapabileceğimiz diğer önlemlerden bazıları şöyle:
…….– Arıtma tesislerinin atık sularını denizlere atılacağına:
…….a) Gıda tarımı dışındaki yerlerde tekrar kullanmak,
…….b) Kullanılamayacak yerlerde; boş, kullanılmayan, çorak dağlara pompalamak,
…….-Sanayide su kullanılışını ve temizliğini denetlemek,
……-Ormanları korumak erozyonu engellemek,
…….-Bize ait küresel ısınma nedenlerini yok etmek,
…….-Çevre kirliliklerine engel olmak,
…….-Yanlış ilaçlama ve gübrelemeyi önlenmek,
…….-Etkin tarım sulama yöntemlerini uygulamak ……..
…….Verilere göre: Son yüz yılda su tüketimi 10 kat arttı ve kişi başına düşen su yarıya düştü. Dünya nüfusunun 1/3’ü güvenilir su bulamıyor. 1.1 milyar insan su sıkıntısı çekiyor. Hâlen 470 milyon kişi su sorunlarıyla yaşıyor ve bu rakkam 2025’de 3 milyon olacak. Yılda 10 milyon kişi pis sudan doğan hastalıklardan ölüyor. Su isteminde %30 artış, veride ise %40 azalma bekleniyor. Yâni sorun hızla büyüyor! Söylendiğine göre son 20 yılda Marmara Denizinden fazla kadar sulak alanı kaybetmişiz!
…….Kuruyan sulak alanlarımızdan birkaçı: Aksaray Eşme Kaya sazlıkları kurudu, Antalya Avlan G.: özelliğini yetirdi, Afyon-Acıgöl: Çok azaldı, Burdur- Burdur G.: 13Mt alçalmış, 226bin Km2 den 150 bin km2 ye düşmüş, Burdur-Yarışlı G.: Meremer ocakları nedeniyle büyük tehdit altında, Kırşehir-Seyfe G.: Çok ciddi azalma var, İstanbul-Terkos G.: Kanal İstanbul nedeniyle büyük tehlikede, Konya’da kuyu suları yılda 1.5 Mt alçalıyor, Akşehir G.: Kurudu, Ereğli sazlıkları ve Hatamış sazlıkları kurudu.
…….Başka sorunlarımız var diye, halkımızın varlığını ve ülkenin bekâsını tehlikeye atacak şeyleri göz ardı edemeyiz.
…….Kötüye gidiyoruz artık şimdi uyanma zamanı!
Column: 3
Son Yorumlar