Biz uykudayken- Tarım 1.

 

…….Daha önce ülkemizin temel sorununun enerjide bağımlılığımız olduğunu dile getirmiştim.
…….İki parçadan oluşan bu yazımda, önemli sorunlardan Tarım konusunu irdelemek istiyorum.
…….İsmet İnönü’nün Rusya korkusundan ABD’ye biat etmeye razı olmasından beri tarımımız baltalandı. Köy enstitüleri kapatıldı, tarım ülkesi iken, hazır olmadığımız sanayileşme devrine sokulduk. Sanayileşmeye üretimle başlayacağımıza, ithâlat ağırlıklı olarak girdik. Avrupa modeline bakıp her ikisini bir arada yürüteceğimize, tarımın ölmesine, çiftçinin geri kalmasına seyirci kaldık.
…….Ben o yıllarda 18-20 yaşlarındaydım ve uyuyanlardandım. Fakat şimdi olduğu gibi uykuda olmaması gereken, yetişmiş, bilgi ve mevkii sahibi profesörlerimiz, iş adamlarımız vardı. Tabii ki ne Fetö’cü ne de terörist diyemeyeceğimiz, saygıdeğer devlet adamları da vardı. Onlar da uyudular. İnanın ki aynı uyku devam ediyor. O uydurma Fetö ismi kisvesindeki, bizi batırmak gayesinde olan güçler, aynı. 80 yıldır onlar aynı, biz de aynıyız. Onlar uyanık, biz uykudayız. Onlar planlı programlı ilerliyorlar, biz uykuda geriliyoruz. Ülke yok oluyor. Parmaklarımızın arasından geçen su gibi, akıp gidiyor. Ve engel olabilecek bizler uyuyoruz! Neden?
…….ABD’de halk yaşamları istedikleri yönde gitmek şartıyla, pozitif propaganda ile istenilen yönde uyutulur ve yönetilir. Önemli olan sunulanı kullanacak alıcının var olmasıdır. Bu da halkın yaşamını kaliteli ve özgür bir düzeyde tutuldukça bir sorun olmaz. Alan da satan da mutludur.
…….Biz, 80 yıldır plansız ve dışarıya bağımlı olarak, başkalarının gösterdiği yolda ilerleriz. Şayet varsa, aydınımız buna sessiz kalır. 80 milyonluk bir toplumda bu konu üzerinde bıkmadan usanmadan duran eğer çok az kişi varsa ve TV yalnız Cem Seymen’in CNN’de Pazar günleri saat 20’de yayımlanan programıyla faydalı bir adım atıyorsa, başka kanıta gerek yoktur. Eğer halkımızın % 90’ının bu programdan haberi bile yoksa hiç şaşırmam!
…….Neden mi böyle? Çükü biz yeni değil, 80 yıldır uykudayız. Halk uyutuluyor ve ayrıntılarla, önemsiz gündem konularıyla, hiziplerle, oyalanıyor. Ana konulara, ülkenin gerçek temel sorunları hiç açıklanmıyor. Sonra olan olduğunda, sanki sürprizmiş gibi algılanıyor. Akıl tutulması sürüp gidiyor.
…….Üstelik umursamıyoruz. Ülkemizin yok edildiğini güle oynaya seyrediyoruz. Sonra yapanlara kızıyoruz! Yapanların kim olduğunu söylemeye bile önem vermiyoruz, uydurma isimler kullanmakla sanki rahat eder, sorunu, tehlikeyi, bertaraf eder gibiyiz! Kendimiz kandırıyoruz.
…….Ülke açlığa, aç olmamak için mutlak bağımlılığa giderken, hâlâ çiftçinin baltalanmasına seyirci kalıyoruz. Bunun varacağı yeri görmemenin de hatâ olabileceğini bir an bile düşünmüyorum. Görüp te susmanın ve susmayacak mevkilerde iken susmanın bizi götüreceği yerleri düşünmek bile beni kahrediyor. Etrafım suskun, çiftçi ağlıyor, vatan elden gidiyor.

Column: 2

…….İktidar partisini suçlayarak hiçbir sorunun çözülmeyeceğini artık anlamak, anlatmak gerek. Suçlunun kendimiz olduğunu anlamadıkça hiçbir yere varamayacağımızı, hattâ daha kötüye gideceğimizi bilmek gerek. Kalkınmayı onu yapmayanlardan beklemek de abes ve anlamsız. Kalkınmaya, değişime, doğru yola girmeyi göstermeye bugün bile engel yok. Onu yapması gerekenler de cahiller değil, okumuşlar, varsa, aydınlarımız. En önemlisi de sıradan insanın, halkımızın isteği, basının desteği.

“Tarım” yazım devam edecek. Bu meyanda yazmış olduğum şiirimi sizinle paylaşmak istedim.

 O köylüden                    

Tarlam, kara sapanım, mandam vardı
Atım, eşeğim, ineğim vardı
Olmazsa çekecek, mandam atım
Vardı sapanı çekecek, sağlam sırtım
Yoksuldum, karnımı doyurmak yeterdi bana
Onurum vardı, muhtaç olmak istemezdim yabana
Fazlasını alırdın benden üç kuruşa
Bana vereceğine, satardın on kuruşa
Yöreden tohumum, doğal gübrem vardı
İlaca yoktu nedenim, sıhhatli ürünüm vardı
Odunum, tezeğim yeterdi ısınmam için
Gerek yoktu elektriğine donmamak için
Okuyacaklar diye çocuklarımı aldın
Gençler gidince, yarınımızı çaldın
Öğretseydin onlara bağlanmaya toprağına
Gönderseydin köyüne, yuvasına varlığına
Köyüm, köylüm, komşum, ailem vardı benim
Borcum yoktu, sırtım pek, karnım toktu benim
Traktör getirdin, tohum getirdin, borca girdim
Gübre getirdin, elektrik getirdin borca girdim
Traktör var, mazot alacak param yok
Tohumun var, onu alacak param yok
Hayvan yok gübre yok, param yok alamam
Tarla var, ekecek biçecek yardımcı tutamam
Değerini vererek alsaydın ürettiğim malımı
Çok mu zor olurdu sana, biraz azaltmak kârını
Kullanırdım, almama zorladığın malını
Kazanırdım, borçlanmaz öderdim fiyatını
Satarsan ucuza dışardan aldığın etini
Satamazsam neyle beslerim ben ineğimi
Hayvanım olmayınca doğal gübrem yok
Senin gübrenle yetişenlerin tadı yok
Getirdin zehir saçan tohumu, gübreyi, ilacı
Üretemez olduk zehirlemeden bitkiyi, insanı
Köylüm, şehirlim, sen, ben, hasta olduk
Getiren zengin oldu, bizler fakir olduk
Başkaları verirken on yardım, bana indirdin ikiye
Satarsın mazotu bana sekize, yatlara, neden ikiye
Beni batırmak köyleri yok etmek idiyse niyetin
Bil ki ben olmazsam, aç kalmak senin kısmetin.

Column: 3

 

 

 

About The Author