Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına
02 Aralık 2016
ozelkalem@enerji.gov.tr
Sayın Mehmet Karataş:
Enerji ve Tabii kaynaklar özel kalem Müdürü
03 Eylül 2016 tarihli Yenilenebilir enrjinin gerçek bedeli ve 05 Kasım 2016 tarihli Enerji üretimi ve bağımlılık isimli yazılarımı ekliyorum.
Makâlelerim, ülkemizin bekâsı için, her şeye rağmen bugünden uygulanması kaçınılmaz olan yöntemleri irdeleyen bir seri yazımdan enerji konusunu ele alanı.
Uygun olan bir şekilde, Sayın Bakan Berat Albayrak’a ulaştırmanızı saygılarımla rica ederim.
Turgut A. Karabekir, Y. Mimar, AIA
Yazar
Bodrum
Turgut A. Karabekir turgutk@gmail.com www.turgutkarabekir.com 03 Eylül 2016
Yenilenebilir enerji’nin gerçek bedeli
Türkiye’nin enerji üretiminde kendine yeterli olabilmesi, diğer sorunlarının üstünde bir kaçınılmazıdır. Bu yazı yenilenebilir enerji yatırımları için, hiçbir bedelin yüksek sayılmayacağı savıdır.
Yüzyıllarca savaşlar toprak ve zenginlikleri arttırmaya odaklandı. 20. ve 21. yy’da odak noktası enerji kaynaklarına erişmek ve onları kontrol edebilmek oldu. Enerjiye en çok gereksinimi olan büyük güçler, bu nedenle her türlü insanlık dışı çarelere başvuruyorlar ve her saldırganlığı yapıyorlar.
Enerjiye aç Çin’in ve Hindistan’ın kalkınmasıyla güç merkezinin Batı’dan Doğu’ya kaymaya başlaması, Bat’nın ülkeler arası kurallarını yok sayan yeni önlemlere başvurmasına neden oldu.
ABD Energy Information Administration’in verilerine göre; North Dakota ayeletinde, ABD ekonomisini yürütecek 2041 yılına kadar yeterli 503 Billion varil ham petrol varmış. Ayrıca, Rocky Mountains altında 2 trilyon varil ham petrol olduğu 2006 yılında açıklanmış, fakat Bush tarafından kullanıma açılmamış. Yâni ABD’de Suudi Arabistan’dan 8 kat, Irak’tan 18 kat, Kuveyt’ten 21 kat, İran’dan 22 kat ve Yemen’den 500 kat daha fazla ham petrol reservi varmış! Buna rağmen, ABD önce başkalarının reservelerini bitirip, güclü kalmak için kendi reservelerini kullanmıyormuş. (Stasberry report 4/20/2006)
Eskiden kara sapanla işlenen topraklar ve doğal olarak sulanan tarlalar, artan nufuslara yeterli olmak için enerji kullanarak sulamayı ve işlemeyi gerektiriyor. Ülkelerin karın doyurması da enerjiye bağlanıyor.
Enerji gereksinimlerini kendi kaynaklarıyla karşılayamayan ülkeler, ya başkalarına peyk olacak, ya da aç kalacaklar. Enerji kaynaklarını sağlayamamış bir ülkenin ulaşımının ve korunma sanayisinin de çalışması mümkün olmayacak ve egemenliğini koruyamayacak.
Dışarıdan satın alınan gaz ile enerji üretiminde yatırımlar yapmamız dışa bağımlılığımızı arttırıyor.
Bu dış bağlantılar isterse, sanayimiz kısa zamanda büyük zarar görür, hattâ çöker.
Almanya gibi teknolojik düzeyi yüksek ülkelerin bile Nükleer enerji santrallerini kapatma kararı adıkları bir çağda, onları kurmak yoluna gitmek yanlıştır. Almanya yapılması kaçınılmaz olanı anladı ve 2020 yılında enrjisinin %25’ini güneşten almayı hedefledi. Almanya Orta avrupanın en az güneş alan ülkesi olduğu hâlde, güneş enerjisini (GE) kullanan ülkelerin başında geliyor. GE panelleri üretenlerin de başında geliyor ve dünya piyasasını da ele geçirmiş. GE’nin özel konutlarda ve iş yerlerinde kullanılması teşvik görüyor ve üreten tarafından kullanılmayan fazla elektrik devlet tarafından satın alınıp enerji dağıtım ağına ekleniyor.
Aynı uygulama Türkiye’de de olduğu hâlde, hiçbir teşvik görmüyor ve hemen hemen hiç kullanılmıyor. Kişisel enerji üretimi yurdumuzda hâlâ birkaç meraklıya sınırlı ve kurulması hâlâ çok pahalı.
Gerek GE, gerek rüzgardan enerji üreten çiftliklerin mâliyeti, kullanım ile yaklaşık beş yılda karşılanabiliyor. Petrol ve doğal gaz fiatlarının yükselmesiyle mâliyetler de artacak ve bugün gerçekleştirilmeyen yatırımlar, yarın çok daha pahalıya mal olacak, daha büyük yardımlar gerektirecek.
Türkiye güneşinin bol olması yanında, rüzgarı da bol bir ülke. Bu nedenle Almanya’dan daha verimli konumda. Zengini olduğumuz bu varlıklar, kullanmamızı bekliyor.
GE ve rüzgar çiftliklerinden hâlâ yararlanmamak Türkiye’nin geleceğinin başkalarına teslîmidir.
Önümüzdeki 10 yıl içinde enerjimizin %25’inin GE’sinden, diğer %15’inin de rüzgardan sağlanması gerçekleştirilmelidir.
Büyük bir gereksinimiz olan rüzgar pervaneleri ve güneş panelleri sanayisini kurmak ve dünyâ pazar payını yakalamak olanağımız hâlâ var. Özel sektör bu girşimi yapmaya teşvik edilmeli.
Bu sanayiler bol güneşli ve rüzgârlı bölgelerde kurulursa, ürettikleri enerjiyi kullanabileceklerinden, panel ve pervane üretim mâliyetleri de düşer ve ilerleme hızlanır.
Girişimlerdeki bugünki zorluklar kaldırılmalı, kolaylıklar sağlanmalı,şirketlere teşvik verilmeli, aparatların fiatı halk tarafından yaygın ölçüde kullanılabilecek düzeye indirilmeli. GE kullanılımı fabrikalarda zorunlu olmalı.
Eneji gereksinimi dış kaynaklara bağlamış bir Türkiye özerk yaşayamaz.
Gereken yatırımların bedeli ne olursa olsun, sorun bir bütce darlığı değil, egemenliğimiz, özgürlüğümüz ve özerkliğimiz için ödenecek bedeldir.
Sorun, ne bir parti, ne bir yönetim, ne de bir inanç sorunu, her kişinin birey olarak karşılaşacağı hürriyet veya esaret seçeneğidir.
Esârete ise fiat biçilemez. Biçenler de, muhakkak esârete düşerler.
05 Kasım 2016
Enerji üretimi ve bağımlılık
Bu yazımın konusu Ekeno-terör değil (1).
Ekeno-terör’e mâruz kalanların, nasıl bu bağımlılığı yenebileceklerinin irdelenmesi,
Nasıl bağımsızlığa erişip özerklilklerini ve özgürlüklerini koruyabilecekleri savı.
Yazdığım son altı yazı içerisinde, enerji üretimi bağımsızlığın korunmasında en önemli yeri alıyor. Çünki bu vahşi Dünyâ’da enerji üretimi kendi ihtiyaçlarına yetişmeyen ülkelerin, başkalarını biyat etmekten başka yaşam yolları yok. Biyat etmedikleri takdirde bir tek günde o ülkenin, sanâyii, iletişimi, ısınması, aydınlanması, beslenmesi ve savunması, durabiliyor. Yâni kaos ve esaret, kapının arkasında!
Çözüm ise, diğer yapılması gerekenlerden daha kolay, daha ucuz ve kalıcı. Yenilebilir enerjiye, bütün kaynaklar, bütün varlıklarla ve ivedelikle yatırım yapmaktan ibâret.
Bu konuda teknoloji son yıllarda çok gelişti ve çeşitlendi. Seçenekler arttı ve mâliyetler her geçen gün düşüyor. İmkânlar artıyor. Yenilenbilir enerji üretiminde yöreye en az zarar veren, panelleri kendiniz ürettikçe en ucuzu ve hem de verimli olanı da, güneş panelleri ile enerji üretimi. Bunun hakkında çok geniş bilgi var.
İvedelikle yapılması gereken:
Bol güneşli Güney illerimizde, güneş enerjisi ile çalışan, çeştli güneş enerjisi panelleri üretimine başlamak,
Bütün Dünyâda hızla gelişmekte ve genişlemekte olan bu endüstiride pazar payını yakalamak,
Ülke içinde de, bağımsızlık yolunda en temel sorunu hâlletmek.
Tabii ki yanlız güneş ışıkları ile üretilen elektrik bütün ülkenin ihtiyâcına yeterli değil. Amma önemli bir kısmını karşılar. Çünki ülkemiz bol güneş kuşağında konumlu. Biz hâlâ var olan kapasitenin %2’sini bile kullanmıyoruz. Bu devam ettirilmemesi gereken ve akılcıl olmayan bir durum.
Bol güneşli olmamızın yanında, bol rüzgârı da olan bir ülkeyiz. Ondan da yararlanmayı henüz ön plana almadık.
Güneş ışıklarından elektrik üretmek için çok neden var. En başta özerkliğimizin korunması!
Fotovoltaik ve benzeri panellerin sanâyisini kurmamak için ise, hiçbir nedenimiz yok!
Herşeyimiz var, amma gereken azim ve arzumuz yok!
Bilmeliyiz ki bu bir parti sorunu değil, bu uzun zamandan beri olagelen millî irade yokluğıumuzun meyvası. Olayları ve geleceğimizi planlamamız yerine, halk olarak akıntıda gitmeye razı oluşumuzun sonucu!
Bu sanâiye bizim çök ihtiyâcımız var ve katlanarak büyümekte olan dünyâ pazarı bu ürüne aç. Bizim için büyük bir gelir kaynağı olmasının yanında, üretim arttıkça mâliyet düşecek ve daha fazla kullanım olanağı doğacak. Bu kısırdöngü kullanımı arrtırdıkça da ülkenin ihtiyâcı daha kolay ve daha fazla karşılanabilecek.
Bu hamle yapıldıktan sonra, hiç değilse orta ve Güney illerimizdeki fabrikaların ve kamu binâlarının elektriğini güneş panellerinden üretmesini şart koşmak petrol ithâlimizde hatırı sayılır bir düşüş getirecektir.
Bu yazının amacı sayıları belirmek değil, kaynaklar zaten yakın gelecekte erişemeyeceğimiz kadar bol. Amaç, yapılmasının nekadar elzem olduğunun savıdır.
Panel üretim sanâisinin kurulması yönetim tarafından desteklenmeli ve her türlü brokratik ve yasasal engeller kaldırılmalı,
Gereken teşvik ve maddî yardım sağlanmalı,
Toplu konutlarda, sitelerde, evlerde kullanılabilmesi için uzun vadedeki millî faydaları düşünülerek, kolaylıklar ve malî destek sağlanmalı,
Enerjide bağımsız olmamızın önemi halka anlatılmalı,
Basın ve TV, bu görevi yapmak için teşvik edilmeli,
Yazarlarımız, ülkenin bu hayâtî konusu üzerinde ısrarla durmalı,
Halk / aydınlarımız, bunların olagelmesi için çaba vermeli.
Bunları yapmayanlar da, başka sorunlar düzeltilse bile, enerjide tamamen bağımsız olmadıkça, özerkleiğimizi ve özgürlüğümüzü koruyamayacağımızı bilmeli.
- Ekeno-Terör hakkında, “Emperyalizm ve Ekono-Terör” isimli, 12 Aralık 2013 tarihli yazımı, web sayfamdan okumanızı öneririm.
Son yorumlar