Onur Öymenin CHP yazısına yanıtım

Hükümetin bir süreden beri sürdürdüğü ve PKK’nın saldırılarını durdurması karşılığında siyasi taviz verme vaadi olarak anlaşılan “Barış Süreci” toplumun yaşamında derin yaralar açmaya devam ediyor. Aylardan beri Güneydoğu Anadolu’da adam kaçırma, araç ve iş makinesi yakma, silahlı birliklerimize taciz ateşi açma, askerlerimizi yaralama gibi eylemlerini sürdüren PKK son olarak bir haftayı aşkın süreden beri Diyarbakır-Bingöl yolunu kapattı, Lice’yle Hani arasındaki köprüyü tahrip etti. Köy yollarını da kapatma girişimlerinde bulundu. PKK saldırıları sonucunda köy korucularıumızdan şehit olanların sayısı artıyor.

Ağrı seçimini kazanan yeni, Belediye Başkanı ilk iş olarak Kafkas cephesinde ve Milli Mücadelede büyük hizmetler yapan Kazım Karabekir’in adını caddelerden, hava şehitleri anıtını da şehrin meydanından kaldıracağını söylüyor. Terör örgütü liderine övgüler yağdırıyor. Böylece Belediye Başkanlığını, öncelikle yakın tarihimizin izlerini silme ve terör örgütünün hedeflerine yardımcı olacak siyasi bir araç gibi kullanacağı izlenimini veriyor..

Bütün bu kaygı verici gelişmeler karşısında Hükümet sessiz kalıyor. Terörle mücadele değil, müzakere yaklaşımını herşeye rağmen devam ettireceğinin işaretini veriyor. PKK sorununa siyasi çözüm bulunması yolunda yurt dışından gelen telkinlerin de bu yaklaşımın sürdürülmesinde etkili olduğu anlaşılıyor.

Cumhuriyet tarihimizde ilk defa teröristlerin silah zoruyla siyasi çözüm sağlama yolunda mesafe kaydettikleri görülüyor.

PKK terör örgütüyle yakın ilişkileri artık saklanamayacak kadar açık olan bir siyasi parti Cumhurbaşkanı arayışı çalışmalarında bazı siyasi partilerce muhatap alınıyor. Öyle anlaşılıyor ki, uzlaşma arzusuyla yola çıkanlar şiddetten medet umanların da desteğini sağlama arayışı içindeler. Dünyada bunun örneği var mı? Yeni seçilecek cumhurbaşkanından beklenen kurtla kuzuyu uzlaştırmak mıdır?

Dış politikada da örneğine daha önce rastlanmayan gelişmeler yaşanıyor. Kuzey Irak Yerel Yönetiminin bölgesinde üretilen petrol Irak Merkezi Hükümetinin onayı olmadan Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanıyor. Suriye’nin Kuzeyindeki PYD’nin adı konulmamış bir devlet haline dönüştürülmesi çabalarına Türkiye gerekli tepkiyi gösteremiyor. Kıbrıs’ta büyük devletlerin etkisiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Kofi Annan Planından bile daha kötü bir çözüme doğru götürebilecek giirişimler, Ankara’nın da desteğiyle hızlandırılıyor.

Cumhuriyetin kurucusu ve en güçlü savunucusu olan CHP’nin bu olumsuz gidişe kararlılıkla karşı koymasını bekleyenler, öyle anlaşılıyor ki, bir süre daha sabretmek zorunda kalacaklar.

Türkiye yeniden bir akıl tutulması dönemine girmiş görünüyor. Şimdi ülkemizin çıkarlarını, toprak bütünlüğünü, cumhuriyetin kazanımlarını demokrasi içinde kararlılıkla koruyacak sağduyu ve cesaret sahibi insanlara her zamandan daha çok ihtiyaç var.

Saygılar, sevgiler.

Onur Öymen
5

to Onur, onur, ayse

Onur bey:

CHP’yi yönetenlerden bugüne kadar antiemperyalist lafını duyamadık.!!! Bu bize, çok sualler sorulmasının, çok şeyin açıklığa kavuşturulmasının gerektğini göstermiyor mu?
Maalesef emniyet edilebilecek bir merceğ olduğunu düşünmekte zorlanıyorum. Bu dudrum zaten İnönü zamanından beri böyle değil mi?
Altmış yıldır içine düşürüldüğümüz çıkmazdan kurtulmak için bir mucize mi beklemek zorundayız?
Medya gerçekleri konuşacağına ayrıntılar ile vakit öldürüyor, halk da uyuyor. Herkez uyutuluyor. Ana konuya dkunmaya da kimsenin cesareti yok. Atatürk devrini hak etmemiş olan bir toplum olduk.
Keşke bu günleri görmeseydim.

About The Author