Kavşakdayız

 

İnsanlar, ölçülüleri değişik de olsa, mutluluğa erişmeye çalışıyorlar. Ancak bu gayeye erişirken, oraya gelmelerini sağlayan toplumlarına karşı olan sorumluluklarını, art ediyorlar.

Yetenekli yetişen kişilerin güçlerini yalnız kişisel çıkarları için kullanması, toplumu yönetebilecek yeteneklilerin yönetimin dışında kalmasını doğuruyor. Aldırmazlığa varan bu bencillikten ötürü, çeşitli düzeylerde görev alan birçok yeteneksiz, yeteneklileri yönetiyor.

Kötü yönetilen toplumlarda çöküş başladığında ayaklanmalar, ihtilaller, mutlu olmayan  sınıftan kaynaklanır. Gene toplumun yetenekli olan kişileri, yeteneksizlerin hareketine tâkipçi olur. Bir toplumun kaderini saptayabilecek yetenekteki bölüm, dışlanır.

Türkiye gibi gelişmiş ve yerleşmiş işci sınıfının oluşamadığı, orta sınıfın idoloji ile yetiştirilemediği toplumlarda, bu kalkınma gerçekleşemez. Çifçilikten senayileşmeye geçiş içinde bocalayan halkın büyük bir kısmı, kolaylıkla oligarşi baskısına alınabilir.

Hazır olmadığı demokrasideki başarısızlığı içinde çabalayan Türkiye, yetmiş yıldır yeteneksiz ve çıkarlar etkisinde, dışarıya bağımlı ellerde yönetildi.

Türk aydını Batı örneği refah peşinde, kendisini koruma refleksini yetirdi ve geleceğini yeteneksiz ellere bıraktı. Yetenekli kişiler elelerini taşın altına koymazsa, ve iradeyi ele almazsa, bu çöküşten demokratik bir kurtulma yolu kısıtlıdır.

Türkiye’nin bir avuç aydınıyla etkin olması zor. Sürüklenmekte olduğu uçurumun vahametini halka tanıtmak, bilinci arttırmak, aydınların sorumluluğudur. Yönetemeyenleri suçlamakla hiçbiryere varamazlar.

İleriyi gören Atatürk, orduyu Cumhuriyetin koruyucusu olarak belirledi.

Türkiye bir kavşakda. En kısa zamanda yönünü seçmek zorunda. Bu sorumluluk da vatanın buraya düşmesine bigane kalmış olanlardadır.

Herkez birşey yapabilir, yapmalıdır, herkez sorumludur.

 

About The Author