Engelliler ve uygarlık

 

Bütün trafik kurallarına aykırı, mantık ve akıl dışı vasıta kullanarak her an kendi hayatını tehlikeye atan kimselerden başkalarının hayatına değer vermesi beklenemez. Ancak AB hayâli veya turizm peşinde olan bir toplumun alması gereken bazı uygarlık yöntemleri de kaçınılmaz bir sorumluluktur.

Bodrum’a gelen turist sayısı arttıkça, orantılı olarak, gelen engellilerin de sayısının artamakta olduğunu izlemekteyiz. Turistler, bir kente otelde oturmak için değil gezmek için geldiklerine göre, sokaklarımızın, ve kullandıkları bütün yerlerin, erişebilmelerine imkan sağlayacak şekilde olması gerekir. Artık günümüzde uygar ülkelerde bu sorunlara çözümler sağlanmıştır. Yurdumuzda ise daha ne yapmamız gerektiğinin bilindiğinden bile emin değilim. Yakın zamanlarda kaldırımlarda görülmeye başlayan komik rampalar bunun utanç verici göstergeleridir. İstanbul sokakları dahil, yapılan rampaların hiçbiri, bir tekerlekli sandalyenin kullanabilmesine uygun değildir. Bilgisiz işçiler tarafından, düşüncesiz, kontrolsüz, olarak yapılmışlardır. Rampaların ölçüsünün yanlış olmasına ilaveten birçoğunun alt tarafında bir de yağmur suyu oluğu bulunduğundan kullanılması imkansızdır. Baston yardımıyla yürüyebilen nüzüllü kimselerin de sokaklarımızda gezebilmesi mümkün değildir. Bu kimselerin birçoğu ayaklarını sürürler ve bir-iki cm den fazla kaldıramazlar.

Uluslar arası normlarda kaldırım yüksekliği 15 cm (6 inch) olarak yapılmaktadır. Yoldan kaldırıma çıkacak rampa da 150 cm (5 feet) uzunluğundadır, ve bu da rampanın maksimum meylinin 1/10 olmasından kaynaklanır. Rampanın altında yağmur oluğu veya daha başka engeller olamaz. Nedeni de tekerlekli sandalyeyi kullanan bir engelli ancak 1-2 cm bir yükseklikten geçebilir ve 1/10 dan fazla meylli yere, yana tutunmadan, kendi gücüyle çıkamaz.

Bizim kaldırımlarımızın büyük bir kısmı, ilkelliğimizin, acizliğimizin bir göstergesi olarak, vasıtalar park yapmasın diye, 20-25 cm, hatta daha fazla yükseklikde yapılmıştır, yapılmaktadır. Bu nedenle rampanın boyunun da 1/10 oranını muhafaza ederek 2-2,5 meter olması gerekir. Bu bazı yerlerde olumsuz bir durum yaratacaktır. Yüksek kaldırımların yarattığı diğer bir sorun da uluslararası normlara göre üretilen otomobillerin tamponları 15 cm lik bir engeli kurtaracak yükseklikde yapıldığından, birçok otonun tampon ve yanlarının çizilmiş, ezilmiş olamasına neden olduğudur.

Kaldırıma park etmek yasak ise yasaktır ve uygulanmalıdır. Yasak varken dinlemiyorlar diye kaldırımları yükseltmek, âcizlik, ilkellik, akılsızlık, ve en kötüsü uygar olamamanın damgasıdır.

Kaldırım kenar taşları 30-35 cm yüksekliğinde üst 15 cm kısmı biraz geriye doğru yatık olarak yapılmaktadır. Bunun nedeni uluslar arası normlardan kopya edilmesindendir. Ancak biz tatbikatını yaparken alt 15 cm kısmını yolun altına gömeceğimize tümünü yolun üstüne koyarak bu ilkel durumu yaratmaktayız. Kenar taşının yanlız pahlı olan üst 15 cm lik kısmı yol seviyesinin üstünde olabilir, hepsi değil, katiyetle değil. Başka yerden örnekler alarak hareket etmek akıllıca bir yöntem olmasına rağmen, kopya çekerken doğruyu yalınışa çevirmek, cehalet, akılsızlık ve görgüsüzlükten başka birşey olamaz.

Engellilerin başka herkez gibi heryere erişebilme haklarını sağlamak uygarlığın, insan haklarına saygı duymanın bir parçasıdır. Dolayısiyle bütün tesislere engellilerin girebilmesi için yöntemler alınmasını bir belediye yönetmeliği halinde yürürlüğe koymanın zamanı gelmiştir. Birkaç basamak merdivenle çıkılan her yere rampa yapmak gerekir. Bu uzun rampaların yanlarında trabzon olduğu takdirde en fazla meyli 1/12 oranında olabilir. Yani 50 cm bir yüksekliğe çıkmak için 4.16 mt boyunda rampa gerekir. Dükkanlara giren kapıların eşiğinin de 2 cm den fazla olmaması lazımdır. Kapı genişlikleri en az 90 cm olmalıdır. Otellerde asansör yoksa zemin katta engellilerin kullanmasına uygun odalar ayrılmalı ve bu odaların tuvaletleri ve kapıları da tekerlekli sandalye kullanmaya uygun ölçülerde yapılmalıdır.

Yukarıdaki hususlar bugün bir çok kimseye gülünç, hiç değilse yabancı gelebilir, ancak biz uyanıp ta bunları uygulamaya başlamazsak nasıl olsa yakın bir zamanda ilkelliğimiz yüzümüze vurularak, tokatlanarak, aşağılanarak, AB komiserleri tarafından yaptırılmasına zorlanacağız.

Seçenek bizimdir, ya bunları kendimiz düzeltemeye, hiçdeğilse yeni yapılanları doğru yapmaya başlarız, ya da alışıldığı gibi hakârete uğrayarak başkası bize zorla yaptırır. Şeref sahibi bir toplum bunları kendisi yapandır.

About The Author