Aklımız başımıza gelecek mi?

 

Torba’da bazı otellerin denizin yağmur sularından kirlenmesini fırsat bilerek pis atıklarını denize bıraktığı ve koku etrafa yayılınca, turistlerin kaçıştığı haberi günlerdir gazetelerde türlü şekillerde yer almakta. Bu kepazelik, uygarsızlık numunesi, sade bizim gazetelerimizde değil, eminim bizimle sıkı rakabette olan, diğer turist avlamaya çalışan, ülkelerin yardımıyla Avrupa gazetelerinde de afişe edilmiştir. Nekadar üzücü ve utandırıcı. Fakat sürpriz olmaktan ve yağmura bağlı olmaktan çok amma çooook uzak.

Ben bu yıla kadar Torba’da o otelerin arkasında bayırda oturmaktaydım ve çok kere otellerden pisliklerin atıldığını yetkililere telefon ile hemen haber vermek için başvurular yaptım. Bu gayeretlerim hiç biri bir önlem alınmasına neden olmadı. Yerel yetkililerin ve diğer yetkililerin herzaman burada olanlardan haberleri olduğunu öğrenmekten başka bir yere varamadım ve sızlanmakla kaldım. Bu olaylar yeni birşey değil yıılardır olan bir facialardır.

Böyle bir hadiseyi belirlenmiş telefon numaralarına haber verdiğiniz zaman ilk sorulan sual isim ve adresinizdir ve şayet bunu yapmazsanız hiçbir işlem başlamaz. Bu tesislerin birçoğunun sahiplerinin mafya bağlantısı olduğu söylendiğinden ötürü kimse ismini vermek istemez. Bir gün Türk bandıralı büyük bir yat denize girmekte olduğumuz yerden yüz metre açıkta bütün pisliğini herkezin gözü önünde boşaltarak hareket etti. Derhal yetkililer arandı ve hiçbir netice alınmadı. Birkaç gün sonra sahil muhafaza motorunu Yalıkavakta yakalıyarak kaptanı ile konuştuğumda, ihbar olsa bile onların ceza yazabilmesi için pisliğin atılmasını görmeleri gerektiğini söylemişlerdi.

Son üç dört yıl böyle bildiri gayretlerimle geçti. Geçenlerde Bitezdeki evimde otururken gene bir yatın pisliğini denize bıraktığını izledim. Derhal sahil muhafazayı aradım ve ayni duvarla karşılaştım. Yat olduğu yerde durdu pislik etrafa yayıldı. Bu konuşmamda gayet nazik davranan subaydan artık bu tür hadiselerin Belediyelerin yetkisine bırakılması için çalışmalar yapıldığını öğrendim.

Sayın okuyucular dikkatinizi çekerim, dört yılda bir çare bulmak için değişiklik yapılmasını konuşmaya başlamışız. Vallahi hep beraber bir çelenk yaptıralım ve bu başarı için Atatürk heykeline koyalım. Demek ki bu süratle elli yıla kadar bir çare bulunacak. Oh, oooooh ne güzel.

Yarımadamızda bulunan onbir belediyenin birçoğunun arıtması hâlâ yoktur ve kendi pisliklerini denize bırakırlar. Bütün gayretlerimize, yazıp çizmemize rağmen, örneğin hâlâ Bodrum’un batı yarısı arıtmasızdır ve pislik olduğu gibi denize atılmaktadır. Yukarıda belirtilen yetki Belediyelere verilirse sanırım çok yerinde bir hareket olacak. Ancak kendi pisliklerini denize döken belediyeler ne yüzle başkasına ceza yazacaklar?

Geçen hafta bakanlık denizlerimize pislik atana hapis cezası getiren yasanın uygulanmasını, uygarlık seviyemize uygun olarak, iki yıl erteledi, ve buna neden olarak da -bütün belediye reisleri hapse girer dendi. Bak sen şu işe, nekadar da suçlu varmış da haberimiz yok.

İşte önümüze serilmiş olan bu kısa görüş problemimizin temelinde yatmaktadır. Yapılması gereken, iki yıl daha açık bono vereceklerine, kademeli olarak uygulamaya aşağıdaki veya benzeri sıralamada olduğu gibi başlanması olurdu.

  • Hâlen arıtma tesisi olan iş yerleri ve belediyeler: İki ay içerisinde arıtmalarının doğru çalışması.
  • Hâlen arıtması olmayan iş yerleri: Bir yıl içerisinde arıtma tesislerini çalıştırmaları.
  • Hâlen arıtması olmayan belediyeler: Onsekiz ay içerisinde arıtma tesislerini çalıştırmaları.
  • Marinalarda: Pis su boşalma tesislerinin altı ay içerisinde çalışır hâle gelmesi.
  • Deniz vasıtalarında: Zaten pis su haznesi mecburiyeti olduğundan, marinalarda ve teknelerde tarih sırasına göre işlem görecek noter tasdikli sayfa numaralı pis su boşaltma defterinin hem teknede hem marinalarda tutulma mecburiyeti.
  • Belediyelerce, her koyda bir haber verme telefon bağlantısı tesisi.

Belediyelerin arıtma tesislerini yapmaları kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. İstanbulda başımıza geldiği gibi halkımıza önem verilmemesine alışılmıştır, ancak turizme vermeye çelıştığımız önem denizlerimi temiz tutmamız için hiç vakit geçrmememizi gerektirmektedir.

Her müsibetten bir iyiylik doğar düşüncesiyle, son olan hadiselerden yetkililerimizin de üzülmüş olduklarını var sayalım. Ancak üzülmekle kalmayarak artık vakti gelip geçmiş bu konularda somut önlemleri yürürlüğe koymanın zamanı gelmiş olduğunu da idrak etmiş olduklarını ümit eder, yasa olsun olmasın, gerekenin en kısa zamanda yapılmasını rica ederiz.

Torba hâdisesindeki sorumluların numune olacak bir şekilde cezalandırılmasını ve bunun kamuya doğru olarak bildirilmesini talep ediyoruz.

Lütfen bu sefer de boğuntuya gelmesin.

About The Author