Kirlilik
Maaşaallah biz bunda şampiyonuz. Müslümanlığın en ön şartlarından birisinin temizlik olmasına rağmen, biz tam aksini yapmayı her hususta başarmaktayız.
Ahlâk, ruh, vucut, sokak, gıda, su, hava, gürültü, deniz, rüşvet, dalavere, sahtekarlık, hortumculuk, kayırma, trafik canavarlığı, devleti soyma, eşi dostu kazıklama, dini siyasete/ siyaseti dine alet etmek gibi konularda, kirililiği normal görerek yaşamayı, kolaylıkla, utanmadan, ve ustalıkla başarıyoruz. Avrupadaki ülkeler içerisinde gelişmişlik listesinde ancak sondan üçüncü olabildik diye üzüleceğimize, her yönde kirlilikde birinciyiz diye iftahar edebilirsek, hiç olmazsa tek bir başarımızı belirlemiş oluruz.
Geçenlerde bir arkadaş –iyi niyetli olmanın ve doğruyu söylemenin ne-zaman bir başarı, bir ihtisas olarak kabul edilmeye başlandığını sorarken, nekadar haklıydı. Kirililiğe nekadar batmışız ki temizce biri çıkınca, bunun zaten beklendiğini unutup, onu yüksek biryerlere koymaya çalışıyoruz. Vatanımızın geleceğini belirleyecek şu kritik dönemde, bu kirililkler içerisinde boğulmakta olduğumuz bir durumda, sadece iyi niyetli oldukları için parti kurabiliyor, sonra da yürümez diye bırakıyor, doğruyu söylüyor diye bütün ümidimizi, karanlıkların içinde, tek ışık diye, bir kişiye bağlamış görülüyoruz.
Acaba kurulan bu yeni partinin sıralarına, vatan uğruna, 100 kadar temiz aydınımız, iş sahibimiz, isim ve ağırlıklarını koyarak, eskimişleri, küflenmişleri, kirlileri, bir yana iterek, katılsalardı, bir ümit ışığı yanmazmıydı? Mücadele vermek için vatanın yabancılar trafından işgal edilmiş olmaması mı gerekirdi? İçeriden, kirliler tarafından, işgalde olduğumuz aşikar değilmi?
Siyasi bir alanda, becerisizlikleri, kirlilikleri, kanıtlanmış kişilerin içerisinde, kurt ininde, yalınız başına kalmış bir kuzunun ne yapabileceğini zaman gösterecek. Büyük bir olasılık bütün milleti hayal kırıklığının beklemesidir. Bunun sorumluları da, önümüze çıkmış olan bu fırsatta ‘temiz’ aydınlarımızın seyirci kalarak bu gönüllünün yanında yer alacaklarına, didiklenmesini seyretmeleridir.
Zaten başımıza ne geliyorsa biganeliğimizden ve hep başkasından beklememizden geliyor. Ya devlet baba yapmıyor, ya-da başkası yalınış yapıyor, kendimizi herzaman zemzemle yıkanmış gibi temiz addedebiliyoruz. Bu da, daha nekadar medeniyetten uzak olduğumuzu kanıtlıyor.
Milli arenada bunlar cereyan ederken Bodrum’umuzda da durum ayni. Problemleri nezaman yetkililerin ve halkın önüne sersek bir allahın kulu da çıkıp –evet bu işi bizim yapmamız gerekirdi, şimdi ‘falan’ önlemleri alacağız demek büyüklüğünü gösteremiyor. Ve böylece kirlilik her yönde devam ediyor. Hâlâ trafiğimiz berbat, denizimiz kirlenmekte, suyumuz yok, kanalizasyonumuz yetersiz, çok yer lağam kokuyor, gürültüden bunalmışız, vs, vs.
Acaba herkez sağırmı? herkez körmü? Nereye doğru gitmekte olduğumuz, dönüşü hemen hemen imkansız olan bir girdapta olduğumuz belli iken, bu sessizlik nasıl olabiliyor? Kirliler utanmadan –biz temiziz, dediklerinde vatandaş buna nasıl inanıyor? Hâlâ bu kirli siyasilerden nasıl ümit bekliyoruz?
İlkel toplumlarda yağmur duasına baş vuranlar var. Acaba bizde kendimize bir dua uydursak da allahdan yardım istesek başarılı olabilirmiyiz?
Allah’ın bile bukadar çok dileğe çare bulabilmesi zor gibi. Bizim gene kendi başımızın çaresine, kendimiz, tek tek, birer birer, bakmammız gerekiyor. Ah vakit geçmeden bu rehavetten bir uyanabilsek. Gençler, temiz kalabilmiş aydınlar, neredesiniz? Vatan elden gidiyor. Yardıma koşmanın tam zamanı.
Teşekkür: Şehrin merkezinde başı boş dolaşan köpeklerin azaldığını görmekteyiz. Bunu sağlayan yetkililere varsa, teşekkür eder, alâkanın devamlı olmasını dileriz.
Son yorumlar