Sel suları

 

Bir aydan fazla bir zamandır yurdun hertarafında sel felaketleri birbirini takip ediyor. Yokuşlardaki evlerin bile su bastığını hayretle izliyoruz. Bu flaketlerden bazıları nehirlerin taşmasıyla meydana gelen olaylar. Ancak büyük bir kısmı da sadece fazla yağmur yağmasından ve plansızlıktan kaynalkanan kendi bilgisizliğimizden meydana gelmesine sebep olduğumuz felâketler. Nehir taşmalarının hepsini önleyebilmek hiçbir ülkede mümkün olamıyor amma yollarda su birikmesi, evleri, dükkanları su basması medenî ülkelerde artık kolay raslanan bir olay değil. Medenî ülkeler sırasına girmeye çalışırken bu gibi geriliği afişe eden olayların artık olmamasını temin etmemiz gerekmektedir. Zaten medeniyet bunu icap ettirir.

Bize bu haberleri verirken kimsede kendi kusurlarımızı ortaya koymuyor. Herşeyde olduğu gibi biz hiçbir zaman suçlu olamuyoruz, hep başka birisi suçludur, bu sefer de yağmur suçlu. Suçumuzu kabul etmek olgunluğuna acaba nezaman erişerbileceğiz?

Evvelce Bodrumun denizinin kirlenmesinden bahsederken bu olaya sel sularını da bir neden olarak göstermiştim. Bu konunun Bodrum gibi yerlerdeki ilgililerin âşina olmayabileceği bir dal olduğunu düşünerek bazı açıklamalar yapmak faydalı olacak.

Sel ancak çok mikdarda yağan yağmur yüzeyde kotrolsüz olarak arttığı zaman olagelir. Bunu önlemenin ilk çaresi bu suların hacmi, yani yüzeydeki mikdar ve kalınlığı, büyümeden  bir toplama sistemine almaktır. Bodrum yarımadasında parmakla gösterilebilecek birkaç yol hariç,  başka birçok şehrimizde olduğu gibi, hemen hemen hiçbiryerde yağmur suyunu toplayacak boru sistemi yoktur. Bu nedenle su bütün yollardan gelişigüzel toplanır, hacmi ve hızı gittikçe artarak, nerede kendine yol bulursa oraya doğru akar. Bu nedenle de önüne ne gelirse parçalar, söker, asfaltları kaldırır, toprakları çökeltir, aldıklarını da  götürebildiği yere kadar götürüp orada bırakır. Bazan denize kadar götürür bazan da alçak bir yere yığar ve sonra biz o pislikleri günlerce toz olarak yutarız.

Bütün yurtta yollarımızda, ve meydanlarımızda, genellikle su akımı düşünülmüyor, sıhhatli bir akım için meyil yapılmıyor. Bu ilkellik hakikaten hayret verici bir olay. Bu işleri doğru yapmanın tekniği artık ileri ülkelerde kaçınılmaz tabii bir olaydır ve aksi akla bile gelmez. Bizde ise hâlâ yapmak aklımıza gelmiyor.

Su akımı başlı başına normlaşmış bir bilgi dalıdır. Burada yollarla alakalı kısmının kabaca tarifini şöyle yapabiliriz;

Yolların satıhları üç şekilde inşa edilir: a) sola doğru düz meyilli, b) sağa doğru düz meyilli ve c) ortası kambur. (a) da su yolun sol tarafında, (b) de sağ tarafında, (c) de de her iki tarafında toplanarak akar. Bu meylin ne trafta olacağı da suyu toplayacak boruların ne tarafta olacağına bağlıdır. Bu şekilde yolun kenarına toplanan sular yolun altına döşenmiş borulara yer yer yol kenarına konulan ızgaralardan veya kaldırım taşında olan açıklıklardan yolun altına alınır. Bu suretle yol üzerindeki suyun hacmi yer yer toplandığı için büyüyemez ve sel haline gelmez. Bu boruların çapı taşıyacakları suyun mikdarına göre hesaplanır. Bu hesap da elli yıllık veya yüz yıllık bir fırtınada düşebilecek yağmur mikdarının borunun servis verdiği yüzeylerin alanı ile orantılıdır. Yani dağdlardaki gibi serbest bırakılmayan yağmur suları bir  boru sistemi ile yolun altına alınır. Böylece suların sel haline gelmesine fırsat verilmez. Peki bu yağmur suyu boruları nereye gider?

Denize olmayan yerlerde barajlara, göllere gider. Ancak önemli olan buralara atılmadan evvel kontrol edilmesiidir. Bu kontrol de iki ayrı niteliğe sahiptir. Mikdar kontrolü ve kalite kontrolü. Yağmur sularının havuzlanarak kontrolü lazımdır. Havuzlama imkân olan yerlerde oluşturulan gölcüklerde, olmayan yerlerde ise yollar veya oto park sahaları altına konan büyük borularda yapılır. Bu havuzların çıkış boruları geliş borularından çok daha küçük olduğundan  gelen suların yavaş yavaş boşalarak tortularının dibe çökmesine fırsat sağlanır. Bu havuzlamalar bir tek yerde değil birçok yerlerde yapılacağından boru sistemi de aşırı büyüklüklere erişmez.

Şehirlerde oluşan yağmur suları insan eli değmemiş toprak yörelerden çok daha fazla pistir. Bu sular yollardaki bütün pislikleri, çöpleri, yağları, deterjanları, asitleri taşırlar. Bu nedenle bu gibi yerlerde bir de ilave olarak bu tür pislikleri yakalayacak kapanlar yapılır.

Genellikle gerekli olan açık havuzlar kuru veya yaş olarak iki şekilde yapılır. Yağışı sık sık fakat çok fazla olmayan yerlerde ıslak havuz uygulanır. Bu havuzlar bir gölcükten ibarettir ve alçak kısımlarında her zaman bir mikdar su bulundurarak yörenin içerisinde güzel sahalar oluştururlar. Bodrum gibi yağışı çok seyrek fakat çok mikdarda olan yerlerde ise kuru havuzlar uygulanır. Bu havuzlar herzaman susuz bir yeşil saha olarak bulunur ve anacak yağmur yağdığı zaman su ile dolarlar. Su yavaş yavaş boşaldıktan sonra da gene suszuz yeşil saha haline dönerler.

Bir şehir civarındaki dağlarda oluşan sel sularının ise kontrolü çok daha kolaydır. Buralarda alçak yerlere oluşturulacak gölçükler bu vazifeyi kolayca ve çok az masrafla görürler. Sular yerleşim alanlarına varmadan yapılan gölcükler veya barajcıklar sel sularının yakalanmasına ve şehir içerisine girmesine manî olurlar. Toplanan bu sular yerine göre değişik maksatlarda kullanılabilir veya yavaş yavaş boşalması temin edilir. Bu suretle dağdan inen çamurlar pislikler dibe çökerek yöreyi pisletmez, yolları çamur ve taş toprak ile doldurmaz.

Bu gibi işler kanalizasyon işleriyle ilgili dairelere paralel olarak kurulmuş olan belediye teşkilatı tarafından yönetilir. Bunun adı ABD de “Storm water management” dir. Bu dairelerden proje onaylanması olmadan hiçbir ruhsat verilmez. İnşaat sırasında, her tür inşaatta, inşaat alanlarından yollara toprak akmaması için de geçici tedbirler alınır ve pislik inşaat alanında tutulur. Buna uymayanlara yüksek para cezası tatbik edilir.

Batı ülkelerinde inşaat yapan Belediyeler veya kişiler kendine ait olan sahadaki yağmur suyunun kontrolünden sorumludur. Böylece bir süre sonra belediyelere yüklenen sorun hafifler.

Kasım ayı başında Torbada kanalizasyon boruları döşenme ameliyesi yapıldı ve yollar kazıldı, borular döşendi ve üzerleri kapatıldı. Bu yollar haftalar geçtiği halde bir çamur deryası halinde durmakta. Ne arayan var ne soran var. Bakalım daha nekadar duracak. Tabii buradan akan çamurlarda hertarafa yayılıyor ve kuruyunca iftar soframıza ilave oluyor. Bodrumun içinde de yağmur ile yollarda taş, çakıl birikti, toprak toz oldu ve bunları biz yavaş yavaş ciğerlerimize alarak temizliyoruz. Gayet pratik bir çözüm, birsürü masrafla ne gerek var değilmi?

Medeni devletler sırasında yer almak istiyorsak medenî hareket etmeye başlamamız gerekir. Bunun için de yerleşmiş teknolojilerden faydalanıp kendimize çeki düzen vermeliyiz.

 

About The Author