Öğretmenler için

  24 Kasım öğretmenler günü nedeniyle öneriler, vaatler bol bol havalarda uçuştu. Her zamanki gibi başarıyla, uçtuuu-gitttiiii. Şüphesiz bir yıl daha uçmakta devam eder. Muhalefet konuyu kısa bir süre politika aracı yapar, sonra unutulur.

Neden mi? Çünkü bizler unuturuz, bizler basının unutmasına göz yumarız. Kusuru ve yanlışı başkasında aramaktan vaz geçmediğimiz süre de, bu böyle gider. 80 yıldır olagelen bu umursamamazlık devam ettikçe de, durum git gide daha kötüye varır.

Atatürk’ün lafı olduğunda mangalda kül bırakmayanlara seslenmek gerek: Neden harf devrimi yapıldı? Neden eğitime büyük önem verildi? Neden öğretmenlere değer verilmesi önerildi? Onun dehâsını lafta bırakacaklarına biraz düşünseler, nelerle uğraşmanın bu ülkenin bekâsı için kaçınılmaz olduğunu hatırlasalar! Hatırlasalar zâten burada olmazdık. Tek yapmamız gereken onun gösterdiği yoldan ayrılmamaktı, onu bile beceremedik!

Yıllardır dikkate getirmeye, gündeme taşımaya çalışıyorum. Destek olmadan olmuyor. Çünkü canı gönülden aldıran yok. Yok amma, şikâyetlerinin de sonu yok. Bir şey yapmaya gelince de, kimse ortada yok!

Aç ayı oynamaz derler, doğrudur, oynamaz. Aç öğretmen nasıl görevini yapsın? Evine ekmek götürmek, çocuklarını yetiştirmek çabasında olan öğretmen, 2-3 işte çalışarak nasıl öğrencilerine kendini atayacak vakit ve güç ayırsın? Ayıramaz. Çünkü onlar da senin benim gibi etten kemikten yapılmış. Onların da özel kişisel yaşamları var, olmalı da. Aksi hâlde nasıl bir yaşamı çocuklara öğretecekler?

İçinde olduğumuz durumda eğitim sistemini değiştirmeye, öğretmenlere yapılan ayrımı kaldırmaya gücümüz yetmeyebilir. Amma bu, basını onun üzerinde ısrarla durmaktan engellememelidir. Bu, özel teşebbüs sahiplerini, çağdaş, kaliteli, bilgili, ilköğretim öğretmenleri yetiştirmek için okul açmaktan men etmemelidir. Halkın da bunu ısrarla istemesinin önünde hiçbir engel bulunmadığı da açıktır. Bu konuyu daha önce ayrıntılarıyla yazmıştım. Kısaca:

Eğer her şeye rağmen, bugünden çağdaş ilkokul öğretmenleri yetiştirmeye başlamazsak, karşımıza olanaklar çıkacağı ileri bir tarihte bile, eğitimi doğru yola sokamayız. Üstün çocuklar için yaptık, ilkokul öğretmenleri için de yapabiliriz.

Geçim sıkıntısında olmayan, felsefe, çocuk psikolojisi, aile terbiyesi, tarih, matematik, müzik, sanat bilen, yaratıcılığı öğreten, çağdaş düzeyde öğretmenler yetiştirmeliyiz. Evet, bütün var olan zor duruma rağmen yapmalıyız!

Kalkınma temelden başlamazsa, hiçbir yere gidemez. Atatürk’ün bir yolu da bu idi. Temelden düzeltmek. Aksini düşünen var mı?

O zaman başlama günü bugündür. Yarın çok geç olur. Yazarlara, özel teşebbüse seslenin.

Aydınlık günlere, bilimle düşünen, sorgulayan, aydınlık beyinler yetiştirme bilgisinde olan öğretmenlerle girmekten başka yol yoktur. Dışarıdan beyin ithal edemeyiz. Onları biz yetiştirmezsek de, geleceğimiz, varmış olduğumuz yerden daha karanlık olacaktır. Buna hiç şüpheniz olmasın.

Bu şiirimi sizinle paylaşmak istedim.

 

O öğretmenden

Medrese, Mektep oldu,

Mektep, Okul oldu,

İmam, Hoca oldu.

Ben ne olacaktım?

 

Ot yok, ocak yok,

Para yok, pul yok,

Ümit yok, gelecek yok.

Ben ne yapacaktım?

 

Adam olmak için, vardın,

Öğrenmek için, can atardın,

Gözümün içine, bakardın.

Bende yoksa ne yapacaktım?

 

Doyurmazlarsa karnımı,

Doldurmazlarsa kafamı,

Olmazsa bilgim faydalı;

Ben neyi öğretecektim?

 

Alsaydım çağdaş eğitim,

Bütün yenilikler ile bilim,

Olsaydı bilgim benim;

Ben sana öğretecektim.

 

Yoksa ümit, bende,

Olmaz umut, sende,

Yoksa ne sende, ne bende,

Ülkem, sen nasıl aydınlanacaktın?

About The Author