Kurban

 

 

Sıcak paraya ve tüketime dayalı ekonominin sonunun kötü olacağını başından belliydi. Halk bunu anlamak istemedi. Anlatabileceklerin çoğu da anlatmadı. Söyleyenleri de kimse dinlemedi. Suçluların hapsi şimdi suç keçisi arıyor.

Ne hatâ yapıldığını anlamak, ne yapacağını da bilmek gerek. Suçlu aramaktan vazgeçmeli, doğru yolları seçmeli. Doğru yollardan birisi de ayağını yorganına göre uzatmaktır. Topluca, Milletçe! Vakit kaybetmeden!

Kendimiz yetiştirmemiş olmaktan utanmadığımız ve olmayan dövizimizle dışarıdan ithal ettiğimiz milyonlarca hayvanı, birkaç gün önce kurban ettik. Tahminler kurban için, 5 Milyon TL değerinde 1.1 Milyon büyük baş ve 2 Milyon TL değerinde 3 Milyon küçükbaş, hayvan kesilecekti.

Gırtlağa kadar borç içindeyken bu lüksü nasıl revâ gördük? Olmayan paramızı harcarken, batan ekonomiden nasıl şikâyet etmekte devam ediyoruz? Utanç nedir bilen kalmadı mı?

İllâ da kan dökülecekse, horoz kesmek neye yetmiyor. Sevap kanın çokluğunda mı? Her hâlde su aygırı kesseler sevap daha büyük olacak. Tavuk çiftlikleri batıyor, horoz kesilseydi, bari onlar kurtulurdu.

Kur’an’da kurbanın ne cins olacağı belirlenmiş değil. Amma kurbanın Kâbe’de, yâni haçta kesileceği yazılı. Haç suresi ayet 37. En’am suresi 6:41, Araf suresi 7:31, Isra suresi 17:26 ve 27, Fukra suresi 25:67 kurbandan bahsediyor. Üstelik Kurban Bayramından söz yok.  Onu biz uydurmuşuz. Acaba 8-10 gün tatil verilmese bayramı kaç kişi takar? Beş bin yıllık bir hikâyeye dayanarak zavallı hayvanlara kıymak günah olmalı. Kur’an’da hayvanları korumakla ilgili 37 ayet ve bir sürü hadis var. Üstelik insanın vicdânî var. Yâni olmalı!

Halk, kesmek kudreti olmayan, farz da olmayan kurbanı kesiyor: Hâlbuki 7 milyon TL’ ile fakir fukaraya yardım etse, bir şey öğretse, daha fazla sevaba girileceği Kur’an’ın her yerinde söyleniyor. Amma halk söyleneni değil, kendine de ülkeye de zarar verecek şeyi yapıyor. İşin fenası ve acısı da, ne yaptığının farkında değil. Çünkü beyni hurafelerle doldurulmuş ve kendi dininin gerçeklerini bilmiyor.

Sorun, olanak varken halka gerçekleri göstermek arzusunun olmamasında. Çünkü koyun sürüsü kolay yönlendiriliyor. Hak 80 yıllık uykusundan memnun ve sürülürken, sonunun nereye gideceğinin hiç farkında değil.

Kurban olan hayvanlar mı, yoksa insanlar mı?

Onu bir düşünmek gerek. Kurban edenler kim, onu da öğrenmek gerek. Halk sonunun ne olacağını bugün anlamadıkça, o son geldiğinde de, nerede olduğunu da anlamayacak.

Bir gün elbet gelecek ve halk suçlunun, cahiller diye isimlendirerek kendilerini temize çıkarmayı başaran sözde aydınların olduğunu anlayacak. Her ülke de her çağda o gün geldi ve gelir. Bu Dünyâda gelmezse, onların bildiği mahşer gününde karşılarına çıkar. Hayvanlara kıyacaklarına bunu düşünseler daha iyi olur.

Bu vatan, hepimizin birlikte, Vatanın düşünülmesini istiyor. Aksi hâlde zâten yakında düşünülecek vatan kalmayacak. Bu değerli toprakları kafaları çakıl taşı dolu olanlara bırakmayacaklar.

Eğer biz halka o günün yaklaşmakta olduğunu göstermezsek, halk ne yapsın!

“Basın, ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol göstericidir” Mustafa Kemal Atatürk.

Başka söze ne gerek var. Anlayana saz, anlamayana davul zurna az.

Başa gelen çekilecek, kader deyip geçenler de, her şeye müstahaktır.

 

      “Dogmadan Bilime” isimli 310 sayfa kitabım bu hafta satışa çıktı. Bizim millî yapımızı, Ortadoğu’daki konumumuzu, ABD ve AB ilişkilerimizi ve inançlar üzerinde kapsamlı bir çalışmayı içeriyor.

Google’dan “Turgut Karabekir” altında bütün satış noktalarını görebilirsiniz.

     “Sen” isimli yeni bir kitabım çok yakında baskıda olacak.

Lütfen beni Tweeter’de @TurgutKarabekir den takip ediniz ki, maalesef kimsenin bahsetmediği önemli konuların dağıtılmasını sağlayalım. Son 3 tweetime bakınız. Bu ülkenin hâlâ sizin yardımınıza ihtiyâcı var. 

About The Author