Bağımsızlığımız için- Savunma
Son üç yazımda özerk ve özgür varlığımızın sağlanması için kaçınılmaz olanlardan, enerji, kuraklık ve tarım konularını ele almıştım (1) (2) (3), bu yazımda da savunma sanâyimizi irdeleyeceğim.
Özerk ve özgür yaşamak isteyen her ülke, halklarının malını ve canını, en kötü şartlar altında bile düşmanlarından korumak zorundadır. Bunu başarabilmek için yapılacak, yatırım, yardım, eğitim ve hazırlık, para ile değerlendirilip de yapılmazsa, ülke halkının sonu er geç esâret olur. Gereken yöntemleri uygulamak sonra’ya bırakılırsa, geri dönüşü olmayan yola girilir. Biz henüz bu yoldan çıkamadık.
Çanakkale ve İstiklâl savaşlarını, derme çatma atölyelerde,eskiden kalma silahları onararak ve 1. Dünya Savaşından kalan mermilerin kovanlarını defaatle doldurup kullanarak başarmışız. Cumhuriyetin kurulmasıyla çağdaş silah üretimine önem verilerek temel silah üretimine başlanmış. Havacılığın önemi anlaşılınca, 1926’dan başlayarak 1960’lı yıllara kadar toplam, 598 uçak ve 194 planör yapılmış. Bu yapımların çoğu dışarıdan anlaşmalı montaja kısıtlı kalmış (4). O zaman için çok önemli olan bu başlangıçlar, aynen lokomotif, otomobil ve traktör atölyelerimizin başına gelen gibi, dıştan gelen çeşitli baskılarla, Atatürk’ün vefatından sonraki yıllarda kapatılmış. O zamandan beri de devam eden bağlılıklar ve baskılar nedeniyle, Türkiye hâlâ kendi uçak sanâyisini kuramamış.
1974 yılında ABD’nin Kıbrıs harekâtımızdan ötürü bize uyguladığı ambargo sırasında, şayet Libya’dan Gaddafi bize gereken yardımları yapmasaymış, uçaklarımız uçamayacakmış. Sonradan, bu sâhadaki dışarı bağlılığımızın yarattığı sorunlar değerlendirilmiş ve 70’li yıllarda halkın yaptığı bağışlarla, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıfları kurulmuş.
1975’de ASELSAN Vakıf’ın %84,58, TSKGV’nin %15,30 ve BİST’in %0.12 hiseleriyle,
1979’da İŞBİR, 1981’de ASPİLSA, 1982’de HAVELSA Vakıf’ın %98 hiisesiyle, kurulmuş.
1985’de 3238 sayılı Kanun ile “ Savunma Sanâyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı oluşmuş (SaGeB) ve 1988’de de ROKETSAN kurularak, Türkiye kendini kurtarmak yoluna girmeyi başarmış (5).
Eselsan Elektronik Teknolijileri Sistem Entergrasyonu dalında büyük başarılara erişmiş. Dışarıdan almaya mecbur olduğumuz uçakların kontrol sistemlerinin çalışabilmesi, bize uçakları satanların elindeymiş. Buna karşı üç genç mühendisimiz aynı sistemleri kendileri yapmayı başardıklarını açıkladıktan kısa bir süre sonra, sırayla intahar etmişler!!!. Yâni bizim uçaklarımızın çalışabilmesi hâlâ dışarının kontrolünde imiş!!
Aselsan Birleşik Arap Em., Kazakistan ve Ürdün de ortaklıklar tesis ederek o ülklerde de üretime başlamış. Dünya savunma çirosunda da 74’üncü sıraya gelmişiz.
Bugün savunma gereksinimlerinin %54’ünü üretebilen durumdayız.
Amma hâlâ %46 dışarıya bağımlıyız! İçinde bulunduğumuz tehlikeli ve dengesiz coğrafyada, bu zâfiyet ve emniyetsizlik kabûl edilemez. Bağımlıklar devam ettikçe, ülkemiz kendisini gerekince koruyamaz, ve diğerleri gibi, parçalanmaktan da kurtulamaz.
Savunma sanâyinin % 76’sı ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusyanın elinde ve geri kalan %24’lük rekâbet dilimi içinde 200 ülke var. Buna rağmen Türkiye bu dar Pazar dilimini içinde kendi pazarını yaratarak ihrâcatçı durumuna gelmiş.
Ancak dışarıdan oluşturulan engeller yüzünden hâlâ birçok elzem silahların yanında, uçak sanâyimiz de kurulamadı. En kısa zamanda bu açıkları kapatmamız ve %100 kendimize yeterli olmamız gerekiyor.
Ortadoğu pazarının büyüklüğü ve ihtiyaçlarının devamlılığı, bu sanâyimizin de, ülkemizin korunması bakımından olduğu kadar, ekonomik bakımdan da nekadar önemli olduğunu gösteriyor.
Savunma sanâyimizin de Türkiye’nin özerkliğinin koruması için gereken bir kilit taşı olduğuna şüphe yoktur ve her ne pahasına olursa olsun yakın gelecekte tam yeterliliğe erişmelidir.
- 2016 09 03 Târihli yazım. Yenilenebilir enerjinin gerçek bedeli
- 2016 09 10 Târihli yazım. Kuraklığı önleyebiliriz
- 2016 09 17 Târihli yazım. Bağınsizlığımız için- Tarım
- kokpit.aero/mustafa-kilic-turk-ucak-imalat-tarihi
- www.ossam.org.tr
Son yorumlar