Ateş körükle sönmez!

 

Ateş körükle sönmez!

             Terör’ün kilit taşı, nedenidir. Nedenler yok edilmedikçe, onunla savaş, ateşi körükle üfleyerek södürmeye benzer, üfledikçe ateş canlanır.

Ben bu yazıda, 1/8/2006, 11/06/2007, 1/14/2015, 1/22/2015 ve 1/30/2015 tarihli yazılarımda etraflı olarak dile getdiğim bu konunun kilit taşlarını tekrar irdeleyeceğim, umarım duyanlar olur.

 Haklı bir tezi savunmak için bile olsa, terör’ün hiçbir şekli, hiçbir nedenle kabûl edilemez.

Terör, kolay yönetmek gayesiyle yetiştirilmiş, ancak dogma ile düşünebilenlerden oluşan ilkel toplulukların verdiği, zehirli meyvadır.

Terör uygar yöntemlerle derdini anlatamayanların, sesini duyurmak veya öç almak için kullandıkları, ilkel bir yöntemdir. Teroristin beklentisi sesini duyarabilmiş olmak, halkı ve yetkilileri etkilemektir. Yaptığı terör ona bu ortamı sağlarken, başarısı, duyulması ve üzerinde durulmasının sayısıyla doğru orantılıdır. Başarılı olduğunu görenler de benzerini tekrar yapmaya teşvik edilmiş olurlar.

Bu konunun bir yanı. Diğer yanı ise, terör’ün neden var olduğu sorusu!

Bir yıl içinde olagelen büyük terör olaylarından sonra yüzlerce saat yorumlar ve yayımlar izlendi. Herşey yapılmış olan vahşete odaklandı. Neden bu vahşetin yapıldığına, yanlış da olsa, ona neden gerek duyulmuş olduğuna odaklanan olmadı! Hareket olmadan (action), tepki (reaction) olmayacağı düşünülmedi. Câhil toplulukların akılla değil, hislerle tepki verdiği düşünülmeden, onlarla daha şiddetli savaşılacağı, câhillerden değişmeleri beklentisi dile getirildi! Bu Batı’nın akıl tutulması değil de nedir?

  1. Yüzyıl ortalarına kadar izlenen terörleri Müslümanlar yapmamıştı. Ne zaman ki Batı Ortadoğu’yu Osmanlılardan kurtarmak yalanı ile sömürüye başladı, terör’ün tohumları da atılmış oldu. Arap dünyası içinde İsrail’in kasıtlı olarak yerleştirilmesinden sonra da tohumlar filizlendi. Sömürü artıkça dallandı, 21. yüzyılın başı da meyvalarını vermeye başladı. Batı’nin Ortadoğu ülkelerini içinden değiştirmek yöntemleri devreye girince, acılar hınca, nefrete, kin’e dönüştü ve intikam alma, câhilin varabildiği yöntem, terör, kullanılmaya başladı.

Batı câhil ile aptalı karıştırıyor. Ortadoğu halkının câhil olduğu için aptal olduklarını ve gerçekleri görmediklerini varsaymak akılcıl değil. Artık gizli kapaklı hiçbirşey yok. Petrol ve silah labisinin nekadar güçlü olduğu gün gibi açıkta. Biraz uyanık olan herkez, herzaman, herşeyi görüyor, biliyor. Hareket tarzına bakılırsa kör olan, yaptıklarının nereye vardığını bilmiyor gibi görünen Batı’nın kendisi. Batı başını kuma mı gömüyor, yoksa yaptıkları sömürüler ve eylemlerin nereye varacağını bilerek mi yapıyor? Buna bugüne dek, verilebilecek cevap hiç de iç açıcı değil.

Ayrımcılıktan bugüne kadar hiçbir fayda görülmedi, ileride de görülmez. Batı ne ekerse onu biçecek.

Terör nedenleri var oldukça, terör bitmeyecek, hatta artacak. Batı’nin bugüne kadar gördüğümüz yöntemleri, cehâletin meyvası terör alevine benzin atmaktır.

Terörle savaş, terörün nedenlerini ortadan kaldırmadıkça, hiçbir yere varamaz, Batı öncelikle:

Kendi çıkarları için ülkelerin iç işlerine karışmayı, ve işgaller durdurulmalı,

O ülkelerde ayrılık tohumları atmak değil, birleştirme gayretleri gösterilmeli,

Demokrasi götürme palavrası bırakılmalı, sömürülere son verilmeli,

Batı gelişmemiş ülkelere ekonimik baskı, ekono-terör yapmaktan vazgeçmeli,

O ülkelere bomba değil, eğitim ve insanî kalkınma yardımı yağdırmalı,

Çıkarı olan diktalarla yıllardır kullandığı çift standartan vaz geçmeli,

O ülkelere karşı olan tutumunu değiştereceği işaretini vermeli, gerçek iyi niyetini kanıtlamalı.

 

Terörü yapanların suçlu olduğuna şüphe yok. Amma batının suçsuz olduğunu da kanıtlamak olanağı yok. Batı Müslüman toplumların câhaletinin arkasına saklandıkça hiçbir yere varamaz. Şayet gerçekten terörü durdurmak istiyorsa, Batı ilk atılımı kendisi yapmak zorundadır.

 

Terör bütün hayatımızı mahvetmeden, aydın kişilere düşen görev de, sosyal medya ve benzeri, her imkânı kullanarak, sorumlulardan yapmaları gerekenleri, bıkmadan usanmadan tekrar etmeye, yazmaya, konuşmaya, teşviktir.

 

About The Author