Özdemir ince yazısına yankım

to Özdemir

Sayın Özdemir İnce:

Evvelki mektuplarımda size karşı olan saygımı, fikirlerinize ve deneyiminize verdiğim değeri, çok defa dile getirmiştim. Yazacağım şeylerin bunları değiştirmeyeceğini düşünmeme rağmen, CHP hakkında yazdığınız yazının kalbimi kırdığını da bildirmek zorundayım.

Ben:
Atatürk ilkelerine yüzde yüz inanıyor, onları müdafa ediyorum,
Uniter devlet yapısına, ulus devlet kavramına bağlıyım,
Eski solculardan değilim,
Irkçı hiç değilim,
Yetersiz ve yeteneksiz bir insan da değilim, üstelik çok da başarılıyım,
ABD’nin 5. kolundan da değilim,
Emperyalizme de herzaman karşıyım,
Ben kelimenin tam manasıyla 80 yaşında Türkiyenin hemen hemen bütün tarihini yaşamış bir Atatürk ve Cumhuriyet çocuğuyum. Olanlara da kahroluyorum.

Amma yıllardır oy verdiğimiz, bel bağladığımız, ümitle baktığımız CHP’nin Baykal ve etrafındaki diktası altındaki başarısızlıklarına karşıyım. Bu beni sizin sıraladığınız hakaretlere (bana göre) layik mi kılıyor?

Baykal bugüne kadar, enerji bakanlığı sırasında neden olduğu rafineri skandalından, RTE’nın seçıilmesine cevaz verdiğinden başka önemli ne yapmıştır? Sadece AKP’nin kötülüklerini bağıra çağıra tekrarlamak muhalefet midir? Bunun yanında ilerisi için hiçbir yatırım yapmış mıdır? Bugün bir şekilde AKP devrilse kendi içinde demokrasiyi uygulamayan bir dikta bize alternatif midir? Yarım asırdır partisini başarısızlıktan başarısızlığa süreklemiş bir CHP, değerli elemenlarını kaçırarak uyduruk partilerin kurulmasına, oylarımızın, gücümüzün dağılmasına neden olan bir CHP, bize bir alternatif midir?
AKP DİNCİ örgütünü alt edebilmek için hazırlıklar nerededir? Laf ile peynir gemisi nasıl yürür?
Ben bugüne kadar Baykal’ın emperyalistler aleyhine tek laf ettiğini de duymuş değilim.
Dağılan değerleri de bir araya getirmek, gereken birliği yaratmak için son iki seçimde de nekadar olumsuz hareket ettiğini nasıl unutabiliriz?

Graham Fuller, Ab
ramowitz, Richard Perle, Richard Halbrook, Saros ve benzerleri, Pensilvanyadaki dinci örgüt, ABD’yi veya kendilerini düşünerek hareket ediyor olabilirler. Yaptıklarının da Türkiyenin aleyhine olduğu şüphe götürmez. Sorun bunlara çanak tutanlarda, uygulamaları kabul edenlerde değil mi? Hala ülkeler arasında yanlız çıkarların olduğunu ve dosluk diye birşey olmadığını anlamadık mı?

Bizi AKP’nin eline bırakanlar kimlerdir? Tabii ki AKP değil! Tabii ki bundan evvel gelen siyasiler, gerçeği göremiyen yazamayan veya hatta çıkarları için bildikleri halde yalakalık yapanlar değil mi? Bildiğimiz bütün partiler ve onların mensupları bu felakete katkıda bulunmadılar mı?
Katkıda bulunmayan Perinçek nerede? Hapiste! Neden? Koruyanı yok, basın neden susuyor, onu yanlız bırakıyor?
28 Temmuz’da Kemal Pamukoğlu’nun kurduğu parti hakkında neden basın sessiz kalıyor?
Leyhimize yazı yazan Michael Rubin’ in makaleleri neden basında önem kazandırılmıyor?
Ekonomimizin faiz ineğine dayanarak Wall Street tarafından sağılmak için ayakta tutulduğu neden üstüne basılarak yazılmıyor? Lafı güzafla vakit öldürürken Türkiye batıyor, biz seyrediyoruz. CHP diktasını korumakla meşgul.

Bugün Türkiyenin en büyük problemi, sizin yanlışlıkla itham ettiğiniz geniş duygulu ve bilgili bir grup için, Topluma dayanan Laik, demokrat, Atatürk ilkelerine sadık, bağımsızlığı kayıtsız şartsız yön edinen, DİNCİ olmayan alternetif bir dayanağımız, hayalimizdeki CHP’nin olmayışıdır.
Evvelsi gün yazısının sonunda Sayın İlhan Selçuk (Seferberlik zamanıdır) dedi. Bizi kim devşirecek? Kişi kendi kendine seferberlik yapabilir mi? Yollara, meydanlara dökülen milyonlar da alternatif aradı amma kimse kılını kıpırdatmadı! CHP tınlamadı. Amma maalesef biz gene ona oy vermek zorunda kaldık, bile bile kendimize, mantığımıza, ihanet ettik.

Memleketin en önde gelen sorunları:
Bütünlüğü,
Bağımsızlığı,
Kendini beseleyememesi,
Eneji esiri olması,
karşımızda dururken, AKP’nin attığı kemiklerle vakit öldürürerek, felaket doğru sürüklenmemizdir.

Hür kalabilmiş bırkaç yazarın da bu konuda gerekeni yapamadıklarını üzülerek söylemek zorundayım.

Yazınızda itham ettiğiniz kişiler var olabilir. Fakat bunların yanında da diğer gerçekleri gözden ırak etmek bizi hiçbir yere götürmez. Doğruyu ve yanlışı beraberce değerlendirmek zorunda değil miyiz?

Bunu yapmayarak da geldiğimiz yer bellidir: AKP’nin kucağı!
Bizim buraya gelmemize göz yumanlar veya neden olanlar da belli değil mi?

Saygılarımla,

Turgut A. Karabekir

ps. Yanlışım varsa düzeltmeniz beni, ve benim gibi düşünenleri mutlu edecektir.

About The Author