Mortgage bir tuzak mı?
Vaktiyle taşınmaz malının karşılığında borç almaya ipotek yapmak denirdi. Benzeri, satın almak istediğiniz konutun değerine orantılı olarak, bir Kurum tarafından verilen borcun adı da, Mortgage’dir. Kısa bir süredir uygulanmakta olan Mortgage sistemi halka yanlış tanıtıldı, şüpheli nedenlerle, kendi kendisini yetirecek, gene halka zarar verecek bir şekilde uygulanmaya başladı. Bunun doğruluğunu kanıtlamam için aşağıdaki gerçeklere bakalım:
Yapılan alışverişte üç taraf vardır. Alıcı, satıcı ve borcu verecek Kurum. Bir de gözleyici var, o da yasalardır.
Alıcı bir konutu beğenir, satıcı ile fiatta anlaşırlar. Alıcı gereken depositoyu, üç gün içinde vaz geçebilmek hakkı mahfuz ve borç alamadığı takdirde geri almak şartıyla, satıcıya öder.
Alıcı borç almak için Banka veya benzeri bir Kurum’a baş vurur. Kurum alıcının istediği borç mikdarını; söz konusu konutun değerinin istenen borçtan az olup olmadığı , borcu isteyen kişinin ödeme gücü, araştırıldıktan sonra: a) Olumsuz cevap verir, b) Olumlu cevap verir, c) Kişinin ödeme gücüne göre, verebileceği borcun mikdarını belirler. Borç hiçbir zaman konutun hakiki değeri kadar olamaz. En az, yüzde 10 veya 15 daha azdır.
Kurum istenen borç mikdarını onaylar, veya daha azını verebileceğini söyler. İstenenden az veriyorsa alıcı bu farkı gene cebinden çıkarmaya mecbur olur.
Dikkat edilecek husus bu aşamada alıcı ile satıcı arasında bir işlemin olmadığı, Kurum ile alıcı arasında olduğudur. Kurum ve satıcı aynı ise, o zaman alıcı satıcı firmanın finans kısmı ile görüşmektedir.
Kurum tarafından alıcıya borç verilebileceği onaylanınca; aynı zamanda borcun kaç yılda ödeneceği, borcun faizinin ne olacağı, her ay nekadar ödeneceği peşinen belirlenir. Kurum bu bilgileri yasaların tesbit ettiği açıklıkla yazılı olarak yapmaya mecburdur.
İki tür faiz vardır: a) Değişgen ve b) Sabit.
Değişgen faizli mortgage akıllı bir kişi tarafından hiçbir zaman uzun vadeli bir borç için kullanılmaz. Uzun vadeli borçlar muhakkak sabit faizli olur. Alıcı borcun ve aylık ödemelerinin, bütün ödeme yaşamınca, kaç para olduğunu evvelden bilir.
Konut hazır olduğunda, devir muamelesi, iskânı olup olmadığını, tapu araştırmalarını tamamlamış olan, yetkili bir avukat ofisinde yapılır, ve bu sırada satıcı kurumdan parasının tamamını alır. Kurum da borç ödeninceye kadar tapuya sahip olur. Masraflar yasalara göre taraflarca paylaşılır.
ABD’de günlük bir olay halinde yıllardır çalışmakta olan bu sistem, yurdumuzda saptırıldı, belirsizletildi ve en kötüsü, değişgen bir faiz koşulu ile halka sunuldu. Döviz kurları yükselip faizler artınca da alıcı da, satıcı da, ne yapacaklarını şaşırdılar. Daha da fenası ekonomimizin motoru olabilecek inşaat sektörü aniden alıcızıs kalınca, geçici de olsa, çıkmaza girdi.
Şaşmamak lazım çünki ülkemizde birtek istikrar vardır, o da istikrarsızlıktır.
Konuştuğum kişilerin sabit faiz sisteminin neden çalıştığını bilmediklerini izlemekteyim. Vurgunculuğa alışmış bir ülkede bunu yadırgamamak gerekiyor.
Yatırımı birkaç yıl sonraki koşullara göre yapmak, ya hayal, ya kumar, ya da başkasının sırtından aşırı kar etmektir. Yatırım günün koşullarına göre yapılır.
Borcu veren Kurum, çok zaman bu anlaşmayı ufak bir faiz farkıyla başka bir Kurum’a satar. Alıcı Kurumlar veya kişilerden oluşan bir grup da olabilir. Onlar için sorun ellerinde duran nakit parayı, faiz getiren bir hâle dönüştürmektir. Şayet devir aldıkları borç senetleri/tapular/mortgage anlaşmaları, piyasadaki mevduat faizlerinden fazla gelir getiriyorsa, onlar için bu verimli bir yatırımdır. Ve böylece mesele kapanmıştır. Yatırım o gün için iyi yapılmış, istenen hasıl olmuştur. Yarın değişirse ne yaparız gibi, herzaman vurgun bekleyen, bir düşünce de yoktur.
Sistem, alıcının borcunun ve aylık ödemelerinin sabit olarak ne olduğunu bilmesi, satıcının Kurum’dan tamamen parasını almış olması, Kurum’un da aradaki faiz farkından karını elde etmiş olması, yatırımcıların da faiz farkı ile memnun olmaları nedeniyle çalışmaktadır.
Hayır Mortgage bir tuzak değil.
Doğru uygulandığı takdirde ekonomimizi düzeltecek, bizi kendi ayaklarımız üzerinde durabilecek duruma getirebilecek, çok güçlü ve kalıcı bir motor. ABD’de yıllardır başarı ile uygulanıyor. Bu yüzden de ABD konut sorununu halletmiş bir ülkedir, ekonomisi güçlenmiştir, inşaat sektörü ekonomisinin motorudur.
Herşeyi yozlaştırıp çarpıtarak uygulamak ve halkın kanını emmek bize mahsus bir hünerdir.
Bu sistemi çalıştığını bile bile, daha başından yozlaştırarak uygulamaya koymuş olanların günahını çekeceklerine hiç şüphem yok, vebâli boyunlarına.
Yurt içinde daima halkımızı soymayı, devletin malını mülkünü götürmeyi, parasını israf etmeyi çok iyi başaran bir toplumuz.
Kurnazlığı akıllı olmakla karıştırdığımız, diğer ülkelerin daima daha kazançlı çıkmasından belli. Herhalde kurnazlığın bizi mahvettiğinin de farkında değiliz.
Keskin sirke, kabını deler’miş, biz ise sirke değil, kezzaptan beteriz.
Son yorumlar