Hazırlanmak
Akıllı kimse bakkala bile gidecek olsa, nereye gideceğini, ne alacağını düşünür ve ona göre bir hazırlık yapar. Her yapılacak işin bir planlaması, bir hazırlığı olmalıdır. Hazırlık olmadan yapılan işlerin sonunun ümit edildiği gibi olmayacağıni bilmek için de âlim olmak gerekmez.
Bir ülkede 4-5 den fazla partinin mevcut olması, halkın politik yapısındaki bozukluğun belirtisidir.
Uygar bir ülkede halk oyunu, parti ismine, sandalye kavgası yapana, cebini doldurana değil, iş görene verir. Bu nedenle partilerin sayısı maskaralık boyutlarına erişemez.
Yurdumuzda son elli yıldan beri sayıları elliye ulaşan partiler, birbirleriyle boğazlaşmaktan, sandalye sevdasından, şahsi çıkarların peşinde koşmaktan, büyük bir kalkınma hamlesi yapmakta olan halkımızı başsız bırakmış, luzumsuz felaketlere sürüklemiş ve bizi son seçimdeki bıtkınlık durumuna getirmiştir.
Oyun yüzde altmışından fazlasını oluşturan halk gelecek seçimlere ümitle bakmak istese de, hâlen bu arzu sadece bir hayalden ibarettir.
Son seçimleri aralarında anlaşıp vatanın çıkarları için birleşerek çalışmak yerine, sonuna kadar sandalyelerine sarılan ve büyük bir hezimete uğrayan partiler ve ileri gelenleri, yeni seçimlere iki yıl kaldığı halde hâlâ ayni tutum ile, yanlız kendilerini düşünerek, hiçbir ümit verici birleşmeye gitmek arzusunda gözükmüyorlar.
İş başına gelmiş, bazıları tekrar tekrar başarısız olmuş başkanlar, halkın bütün haykırmalarına rağmen, vatana hizmet etmek için bekleyenlere yolu açacaklarına, hâlâ sandalyelerine sarılmayı seçmekte, sivrilmeye çalışanları da sindirmekteler.
Halk bu köhnemiş bencillerden artık bıkmıştır. Türlü gayelerle, iyi niyetle bile olsa, her önüne gelenin açtığı partilerle de, kimse, hiçibir saçimi kazanamaz. Bu tutum gücü parçalamaktan başka hiçbir işe yaramaz. Sonunda demokrasi yolunda çabalayan ülkenin çoğunluğu, azınlığın seçtiği hükümetin idaresine düşer. Ve demokrasinin ana şartı ihlâl edilmiş olur.
Eskiden beri geleduran parti başkanları, yapışmış oldukları yerlerini bırakmadıkça, şehitlerimizin kanları ile kurtarılmış olan bu toprakların, kuruluşunda belirlenmiş olan bütünlüğü ile bile kalması, artık şüphe ile bakılcak bir durumdur.
Ortanın sağı, ortanın solu, tutucu, ilerici, sağcı, solcu, turancı ve benzeri sloganlarla kendilerine yer yapmaya çalışanlar artık halkın bunları yutmadığını bilmelidirler. Artık turancılık peşinde olmak, solcu davulu çalmak gülünçtür. Bu hayalpereslerin hatalarından ötürü, birleşmeyi uygulayan aşırı sağ, büyük güç kazanmış olarak karşımızdadır.
Bazı partiler gelecek seçimlerde başarılı olacaklarına halkı inandırmaya çalışıyorlar. Eğer halk bu boş lafları yutacak kadar gabi ise, doğacak sonuçlara da müstehakdır.
Hiçbir muhalefet partisi hazır olduğunu söyleyemez. Çünki hiçbirinin, hiçbir hazırlığı, yeni bir anlayışa, birliğe doğru gidişi yoktur. Onlar hâlâ hayal peşinde vatanı feda etmekteler.
Yeni seçime gitdemeden evvel, köhnemiş başkanların istifası, belli başlı partilerin en fazla iki parti halinde birleşerek, güçlü bir çephe daha kurmalarından başka hiçbir olumlu yol kalmamıştır.
Eski başkanları içeren birleşik bir cephenin bile iktidarı kazanma şansı olamaz. Başkanlar içerisinde halkın saygı duyduğu kimseler olabilir, onlar bu saygıyı kaybetmemek, gelecek nesillerin onları lanetle anmalarını önlemek için, artık sandalyelerini bırakmak vatanseverliği göstermek, ve bu hareketleri ile geçmişteki hatalarını doğru yola döndürmek sorumluluğunu göstermelidirler.
Bu durumlara yalınız beş on başkanın ihtirasları nedeniyle geldiğimizi söylemek haksızlık olur. Bu durumun yaratılmasında, parti kollarının en alt seviyelerine kadar birçoklarının sorumsuz hareket etmiş olmalarını unutmamak gerekir. Balık baştan koksa da, alttakilerin katılımı olmadan başların olamayacağı da aşikardır.
İçinde bulunduğumuz duruma düşmüş olmakda halkın sorumsuz hareket etmiş olmasını, hayallere, boş vaadlere inanmalarını, şahsi çıkarlarını vatanın selametinden üstün tutmuş olmalarını, basının yangına körükle gitmiş olmasını, unutmamalıyız.
Norveç atasözleri içinde, çıkmaza girmiş, ne yapacağını bilmeyen, çaresizliklerle bunalmış kimseye söylenen, Atatürk gibi düşün öğütüdür. Uygar bir batı ülkesi bu değeri bildiği ve uyguladığı halde, bizim nasıl olup ta gözleri bağlanmış olarak karanlıklarda, el yordamıyla dolaştığımızı anlamak zordur.
Daha Erzurum Kongresinden evvel, ortada fol yok, yumurta yok iken, Mustafa Kemal İzzet beye (Or Gen. İzzettin Çalışlar) , -Kadınlarımızın oy hakkını kullanmasını sağlamamız gerekiyor demesi, başka ülkelerin bile ata sözleri arasına geçen düşünce gücünün örneğidir.
Son elli yılda büyük bir potansiyele, yaratıcılığa, ve çalışkanlığa sahip olduğunu kanıtlamış olan halkımız olumlu seçeneklere lâyiktir, ve önümüzdeki son fırsat kaçırılmamalıdır.
Basın, kritik anlarda sadece kazanç peşinde koşmayı bırakarak, birleşmenin gerçekleşmesinde rol oynayacak en belirli unsurdur. Bunu yapmaları da vatan borçlarıdır.
Artık savaşların top tüfekle cephede değil, siyaset masasında yapıldığını unutmak, vahim neticeler doğuracaktır.
Son yorumlar