Tutum

 

Bodrum’un geleceği halkın ve belediyenin tutumuna bağlıdır. Halk derken iş sahiplerini ve diğer halkı, Belediye derken de bütün idâri makanizmada olanları kast ediyorum.

Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayalım ata sözünü hatırlatarak bu konuyu açmak doğru olacak.

Şayet yirmibeş yıl evvel, Bodrum’un yerlileri: -Biz Bodrum’un olduğu gibi kalmasını istiyoruz diye diretselerdi, bugün aşağıda yazacaklarımı gerek kalmazdı. Amma onlar da bu yarımadada olan değişiklere karşı koymayarak, birçokları ceplerini, geçici de olsa, doldurmak fırsatını bularak, seyirci kaldılar, ve bugün içine olduğumuz sıkıntıların bir nedeni oldular. Bu suretle de Bodrum’un eski yaşam ve görünümünün yok olmasından şikâyet hakkını kaybettiler.

Olaylara bu açıdan bakıldığında, eski şirin kasaba Bodrum’un, büyüme sancıları içerisinde kıvranan Bodrum’a dönüştüğü zaman, idare makanizmasının kasaba Bodrum niteliğinde kalmış olması, sıkıntılarımızın temelinde yatmaktadır.

Katıldığım toplantılarda yapılan öneriler ve isteklerde, okuduğum yazılarda, yetkililerin söylediklerinde, bazen çok kişisel arzular öne çıkmakta, bazen de bugün için erişilemeyecek amaçlar öne sürülmekte. İşin fena tarafı, bunlar yapılırken Bodrum yarımadasının hâlâ düzelmek imkânını bulamadığı temel eksiklikler bir tarafa bırakılmaktadır.

Alt yapısı olmayan, uzun vâdeli planlaması olmayan, fakat büyümeyi, gelişmeyi, açılmayı, hedef edinmiş bir kent, bir toplum, çıkmazda olduğunu fark ettiği zaman, iş işten geçmiş olacaktır.

Bugün hâlâ yarımadanın eskiden oluşmuş olan nâmı, cazibesi ve kaynakları üzerinden meyva toplamaktayız. Bir yöre sonsuz bir yanlış kullanımı hiçbir zaman kaldıramaz. Bir an gelir, ne cazibe, ne arzu ne, alâka kalır.

Diğer bir değişle, bugünü geçirmeye, furyadan meyva toplamaya çalışanlar, kısa zamanda ağacın yok olduğunu görecekler, ve kendilerini değil başkalarını suçlu olarak göstermeye çalışacaklar. Fakat giden geri gelmeyecek.

Kısa vâde için yapılan çalışmalar bizi felakete götürür, Plansızlık bu felaketin en büyük nedenidir.

Bodrum yarımadasında yaşayanların artık idâre makanizmasının sadece eski yerlilerden oluşmaması gerektiğini anlamaları, kabul etmeleri, tam aksini istemeleri kendi çıkarlarınadır.

Makanizma aynı tarzada kaldıkça, doğmuş olan ilişkilerden, bağlantılardan, yılların getirdiği göbek bağlarından, kararlar şahıslar için alınmaya devam edecek, Bodrum için fazla birşey yapmak mümkün olmayacaktır. Geçen yıllar süresinde yapılan, ve yapılmayanlar, bu tutumun verdiği sonuçların doğal kanıtlarıdır.

Sade Bodrum’da değil, herhangi başka bir yerde de, göbek bağı boyunduruğu altında tarafsız kararlara almak mümkün olmaz, olmamıştır. Bunun olması Bodrum’da da beklenemez.

İdâre makanizmasında çalışanlar için, aynen büyümüş olan Bodrum’un demografik yapısına orantılı olarak, karma bir idare grubuna gerek vardır. Ancak böyle bir grup, şahıslar için değil, bu emsalsiz yarımadanın çıkarına, devamlı olması arzulanan gelişmesine imkân sağlayacak kararlar imkânını bulabilir.

Birçok yerde olduğu gibi, yudumuzda da kalkınma, ilerleme, senayiciler ve iş adamları tarafından gerçekleştirilmektedir. Devlet bir nevi ayak bağıdır. Bunun nedeni de işverenlerin en modern tekneloji ile çalışılmasına karşın, idâre sistemlerinin iki asır geriden gelmesidir.

Bodrum yarımadasındaki iş adamlarını uyanmaya,

Kısa vâdeili fırsatların geçici olduğunu anlamaya,

Uzun vâdeli planlama yapılmasını istemeye,

İdâre sistemimizin karma bir gruptan oluşmasını temin etmeye davet ediyorum.

 

About The Author