Yanlış kart

Türkiye aklını kullanacağına, diplomaside kumar oynamış, AB ve ABD konusunda, yanlış kartı oynayarak, yıllardır edinmiş olduğunu yeri, yok yere kaybetmiştir.

İç etkiler ve kişisel çıkarlar nedeniyle, henüz ekonomik kıriz içerisinde, ve bağdaşmamış olan bir AB toplumunun, ana yasası bile yapılamayan ortaklığın, kendi azalarının anlaşamamış olduğu bir ortamda, istenmediğimiz söylendiği halde, her türlü tavize, aşağılanmaya katlanmaya razı olarak, katılmakta ısrar etmemiz, büyük bir diplomasi hatasıdır.

AB ile ABD arasında seçme yapmak hatâsı işlenmiş, milletler arasında dostluk olmadığı, yanlız çıkarlar olduğu unutulmuştur. -ABD bizim dostumuzken nasık bize bunu yapar? Çocukça tutumuna girilmiş, gerçek olamayacak beklentilerin hayal kırıklığına düşülmüştür.

Herzaman bize düşman olarak, bizi daima parçalamak amacıyla hareket etmiş olan Avrupa ile ortaklık sevdasında, AB hayalinde koşularak, yılların işbirliğinde bulunduğumuz ABD ye sırt çevrilmiş, ve dıştan körüklenen nefret propagandasına alet olunmuştur.

Bu yanlış tutumların neticesinde artık ABD bizden ümidi kesmek zorunda kalınca önlemler almaya başlayarak, bize bir alternatif olarak, doğuda Irak Kürt devletini, kuzeyde Ermenistanı geliştirmek yolunu tutmuş bulunuyor. Bugün Ermenistanda büyük bir elçiliğin tesisi, büyük bir askeri hava alanının geliştirilmesine, Irak Kürt kesiminin ABD himayesine alınmasına tesadüfler olarak bakmak, veya umursamamak en büyük hatalarımız olrak karşımıza çıkmaktadır.

ABD’nin bu ülkelerde yaptığı gelişmeleri onlara bazı sözler vermeden yaptığını düşünmek de, sadece safdillik olur. ABD nezdinde stratejik önemini kaybetmiş olan bir Türkiye, ekeonomik baskılar altında toprak kaybına kadar varacak sorunlarla karşı karşıya kalabilir.

Avrupalılar kendi çıkarlarını düşünmesi doğaldır. Onların çıkarı artık hiçbirzaman, ne güç ne ekonomi bakımından, bir Türk problemi yaşamamaktır. Bu ana gaye altında bizim parçalanmamız, kalkınmamızın zorlaşması doğal istekleridir. Maruz kaldığımız son kışkırtmalar, yıllardır yıkıcı unsurlara verdikleri yardımlar, bu tutumu kanıtlamaktadır. Avrupanın beklentisi, zayıf bir Türkiye üzerinden doğu pazarına etkin olmaktır.

ABD’nin kendi çıkarlarını düşünmesi doğaldır. Yakın zamana kadar, Ortadoğuda işbirliği yapabileceği yegane demokratik bir ülke olarak bizi alımsamış iken, Arap yarımadasının kaynaklarının korunmasını sağlamasını istemesi, dünya ekonomisinin, dolayısıyla kendi çıkarlarının korumması gayesine ulaşması için bizi kullanmış olması akıllıca bir tutum sayılır. ABD’nin amacı da aynı pazarda etkin kalmak, Rusyanın Hint okyanusuna çıkmasını önlemektir.

Türkiyenin dosluk peşinde değil, çıkarları nedeniyle, en elverişli ilişkileri kullanmaya çalışması doğaldır. Bu ilişkileri yanlış değerlendirmek, yanlış ilişkileri seçmek ve sonuçtan başkalarını suçlamak, başımızı kuma gömmektir, kendimizi daha fazla küçültmemizdir. Komşularımız olan doğu pazarına gereken önemi vermememiz büyük hatâdır.

Bugün içine düştüğümüz durum, ne ABD’nin, ne AB’nin, ne Fransa’nın, ne Almanya’nın, ne Yunanistan’ın suçu, veya düşmanlığıdır. Sadece ve sadece, bizim yapmış olduğumuz hatâlardan doğmuş olan sonuçlardır. Bu durumun kendi hatâmız olduğunu reddetmek, suçu başkalarına yüklemeye yeltenmek, sadce bizim problemlerimizi arttırır, derinleştirir ve ileride daha vahim sorunlara yol açar.

Vakit varken batıya karşı olan aşağılık kompleksimizden sıyrılmamız, Atatürk prensiplerini, vatan bütünlüğünü, hak ve hukuku, ön plana alarak, kendi ayaklarımız üzerinde durmaya çalışmalıyız.

Batının yakın geçmişindeki kara, utanç verici, gayri insanî tutumlar varken, bizim terörle savaşımıza insan hakları ihlalî olarak yorumlanmasına, -Aman darılırlar diye ses çıkaramamak, bizim acizliğimizin, gafletimizin göstergesidir. Hakkını aramaktan korkan, sesini çıkarmayan, ekonomik gerekçelerinden ötürü başkalarına mühtaç olmuş bir millet, bir şamar oğlanından farksızdır, her söyleneni yapmak zorunda kalacaktır.

Milli saygınlığımızı tamamen kaybetmemek için çok az zamanımız kaldı, akıllanmak, yaptığımız hatâları açıklamak büyüklüğünü göstermek, doğru rotaya dönmek zorundayız.

About The Author