Başarılar dileği ve sel sorunu
Eylül sonu oalgelen sel felaketinden sonra hepimizin yazdığı yazılardaki eleştirmelerimiz en az teessürümüz kadar büyüktü. Yazılarımızın nedeni yetkilileri harekete getirerek bu sıkıntıların tekrarını önlemek için gerekenin yapılmasını sağlamaktı. Söylediklerimiz şahıslara dönük değil, gayemiz olan ilerlemeye teşvik içindi.
Uzaklarda olmama rağmen son günlerde çıkan haberlerden Bodrum, Gümbet ve Bitez’de sel yataklarının onarıldığını büyük bir memnuniyet ve ümitler içerisinde okumaktayım. Her nekadar işin başlangıçında olunsa da eleştirdiğimiz yetkililerin harekete geçmiş olmalarından ve olumlu önlemler alınmaya başlamalarından, nekadar mutlu olduğumu belirmek eleştirmek kadar vazifemdir. Bu iyi başlangıç için başta Belediye reisleri olmak üzere bütün alakalı yetkilileri kutluyor, teşekkür ediyorum.
Temennimiz bu hareketlerin yüzeyde kalmayarak tamam bir şekilde yapılmasıdır. Bu hususta her zaman olduğu gibi kendilerine yardımcı olmaya hazırım. Evvelki çıkan yazılarımda sel suları nicelik ve nitelik kontrolünde, özet halinde de olsa, temel bilgileri vermeye çalışmıştım. Bu yazımda tekrardan kaçınarak işin daha ana hatlarını belirtmekle yetineceğim.
Dağlar ile belediye hudutları arasında Konacık bulunduğundan, Bitez Bodrum kadar problemlerini halletmek şansına sahip değildir. Konacık belediyesi dağda oluşan sel sularını kontrole almadıkca Bitez dertten kurtulamayacak ve neyapılırsa yapılsın yetersiz kalacaktır. Bu derde deva bulmak için bu iki belediyenin bir araya gelerek sadece kendi belediyelerinin değil, halkın çıkarı için çalışmaları kaçınılmaz bir sorumlulukdur.
Bodrum ise belediye hudutları dağları da içerdiğinden kendi başına bütün önlemleri almak şansına sahiptir. Halen yapılmakta olan şehir içi onarımlar şüphesiz faydalı olacak ve aynı ölçüde bir felaketin yaşanmaması için atılmış doğru yönde bir adım olacak.
Ancak evvelki yazılarımda belirttiğim gibi yapılanlara parelel olarak sel’in kaynaklandığı yerde, yâni dağın altında önlemler alınması da muhakkak yapılmalıdır. Aksi halde bu yapılan işlerin de ömrü gelecek yağmurun şiddetine bağlı kalacak ve neticede birgün parçalanmaya mahkum olacaktır. Yapmış olduğum öneriler benim yaratmış olduğum fikirler değil, “Storm water management” (sel suları kontrolü) adı ile bilinen bir bilimdir. Tatbikatı geniş ölçüde yıllardır ABD de yapılmaktadır. Bunun için USA Devlet su işlerine bağlı ayrı bir bölüm yönetim şubesi de mevcuttur. Bu bilgileri yürürlüğe koyarak önlemler alınmadan Bodrum yarımadası gibi bir yerde sel felaketsiz yaşamak ve denizlerimizi temiz tutabilmek sadece hayalden ibaret kalır.
Bayındırlık Bakanlığının, Devlet Karayollarının, aldığı önlemlerin ilkelliğinden, ve yapılan uygulamaların gülünçlüğünden, anlaşılıyor ki bu konuların ülkemizde bilindiğini varsaysak bile uygulamasına başlanmamıştır. Yarımadamızın belediyelerinin de onlardan umut beklemesi hiçbir netice vermeyecektir. Bu nedenle belediyelerin kendi başlarının çeresine bakmaktan başka hiçbir seçenekleri yoktur.
2 Ekim 2004 tarihinde yayınlanan yazımda alınması gereken önlemlerin ana hatlarını yazmıştım. Sayın başkanların bu bilgileri ciddiye alarak bu aşamada yürülüğe koyacaklarını ümit etmekteyim.
Bu gibi önlemler evvelden yapılmadığı için sıfırdan başlayarak yapılmasının zaten yetersiz imkanları olan belediyelerimize büyük bir yük olması doğaldır. Uygar önlemler uygar katılımları beraberinde getirir. Belediyelerin yapmadıklarını eleştirmek kahve politikacılığından ileriye gitmeli ve elbirliğiyle çalışmayı doğurmalıdır. Alınmasına başlanan bu olumlu yöntemlerde halkımızın ve öncelikle büyük yapı şirketlerinin belediyelerimizi yardım ellerini uzatmaları kentimize yapacakları çok yerinde bir hareket olacaktır. Uygar ülkelerde bu böyle çalışır, bizde de tecrübe temekle hiçbirşey kaybetmeyiz.
Bu konuda belediyelerin uygulamakta olduğu önlemlere imkânları dahilinde katkıda bulunmaları Bodrum’lu olarak herkezin sorumluluğudur. Devlet baba yapsın görüşü yüz yıl geride kalması gereken ilkel bir alışkanlıktır, günümüz ve uygarlık el ele çalışmayı gerektirir.
Son yorumlar