Vakit varken-3/3

 

Geçen iki sayıda verdiğim dört örnek ile, bize şahısların kökeninde yatan kültür ve görgünün hem kendileri, hem bizler, hem de bir kent için nekadar olumlu etki yapacağnı belirmek istedim. Sayısı çok az olan bu tür iş yerlerinin yanısıra maalesef adedi çok fazla olan vurguncu zihniyetli iş yerleri yer almaktadır. Örneğin, evvelce Bodrumda yokken geçen yıl açılan oto yetkilisi benden 425 milyon koparmaya çalışırken, Milas’taki yetkili ayni işi 65 milyona yapabiliyor. Evimin storlarına Bodrumdan bir firma 8.5 bin Euro isterken, İstanbuldan diğer bir firma daha iyi kalitede malı 5 bin Euroya seve seve yapmak istiyor. Bu gibi örneklerin, canı yanan, işleri yarıda kalan ev sahiplerinin haddi hesabı yok.. Nereye dönseniz acı bir hikaye ile karşı karşıyasınız. Fakat Bodrum’da olasıgele herkezin marangozlardan nefretle bahsettiği bir ortamda, Konacıktaki Ak Gün marangoz işlerinin sahipleri Muğlalı Aytekin ve Bülent bir Osmanlı terbiyesi ile bize söz verdikleri zamanda temiz iş verebilmektedirler.

Hızlı bir gelişme içerisinde olan Bodrum gibi bir kentde birçok iş yerinin açılması doğaldır. Bunların birçoğu iki ay içerisinde ne vurabilirsem kazancım odur diyen basit kafalarla idare edilmektedir. Bunlar hem Bodrumun namına zararlı olmakta hem de ilerisi için ne kendilerine ne de Bodrum’a yarayacak hiçbir yatırım yapamaktadırlar.

Bodrum’un sadece turizme dayanan ve yaz mevsiminde kısıtlı bir ekonomisi olduğunu düşünmek tamamen kısa görüşlü olmaktır. Bodrum’un cazibesini koruyabildiğimiz takdirde büyüme devam edecek, Bodrum güzel bir şehir olacak ve herzaman iş sahipleri bundan yararlanacaklardır. Seçim sürelerine bağlı hesaplar yapmak hem kendinin hem de bir kentin geleceğini baltalamaktır. Büyüyen bir kent kendi ekonomisini yaratır. Turizm buna ilave bir lutuftur ve sıhhatli gelişmeyi kolaylaştırır. Turist mevsimi vurgun vurmak tutumu geleceği yok bilmektir.

Yollarımız yapmamak, kentimizi temiz tutmamak, denizlerimizi pisletmek, trafiğimizi kontrol etmemek, yasalarımızı uygulamamak, kısa vadeli planlar yapmak bize verilen bu bulunmaz güzellikteki yarımadaya ihanettir, cinayettir.

 

Yukarıda verdiğim birkaç örnek işyeleri bize gösteriyor ki kökeni nereden olursa olsun uygar bir düşünce ve tutum çok memnun edici sonuçlar verebilir ve vermektdir. Aksini uygulamak ise müşteriyi kaçırır, büyümeyi durdurur, dolayısıyla mevcut işyerlerinin kalitesi gitgide düşer ve bütün şehirde yozlaşma başlar. Bu olagelince de mal değerleri düşer, rağbet yok olur, herkez, alan da, veren de kaybeder, neticede de bu güzel belge elden gider.

Belirtmeye çalıştığım, bazı değerli dostlarımızın, aydınlarımızın söylediği gibi artık iş işten geçmiş değildir. Aramızda kötüsü bol olmasına rağmen iyisi hâlâ mevcuttur. Gaye teslim olmak değil iyileri kollamak, korumak, değerlendirmek, örnek olarak ortaya koymak, onları bir ders kitabı gibi kullanmaktır.

Allahtan yekililerimize, esnafımıza ve iş sahiplerine aklı selim vermesini diliyorum.

 

Son zamanlarda yollarımızın bakımında, işaretlenmesinde olumlu gelişmeler olmakta. Memnuniyele izlediğimiz bu olaylar ancak kuralların uygulanması ile bir mana ifade edebilir. Yola katı çizgiyi çizmekle kalmayıp, virajda çizgiyi aşarak sollayan vasıtayı şiddetle cezalandırmak alınması gereken bir yöntemdir. Jandarma ve polisin görevi sadece kaçakları yakalamak değil, yasalara uymayı uygulamaktır.

Sayın yetkililerimizden yasaları uygulamak için gereken bütün önlemleri almalarını, yâni vazifelerini yerine getirmelerini rica ve talep ediyoruz.

 

Hiç umutlanmayın AB ye katılmamızın geleceği yok, kısıtlı gelse bile geçen asrın başında olduğu gibi özgürlüğümüz yok olacaktır, bize düşen vazife vakit varken şerefimizle kendi kendimizi düzelme yoluna gitmektir.

About The Author