Kendini kandırdıkça ……

Remove the row

Column: 1

“Bir insan bir kere kandırılabilir, ama her insan her zaman her konuda her yerde kandırılamaz” sözü doğrudur. Yalnız bizim toplumumuzda, insanlar her zaman her yerde ve devamlı kandırabilir. Çünkü bizim insanımız kendini aldatır. Bir kısmı da, karnını doyurana, yolunu getirene, kim ve ne olursa olsun oy verir.

Çarkı çeviren TUSİAD iş adamlarımız, “Demokrasi bir tramvaydır ….. “ ve “gidilecek yol şeriattır” diyenleri, bile bile yıllarca destekledi. Okuyanımız söylenenin anlamını bildiği hâlde, “Yetmez ama … “ diye destekledi. Köylümüz canı yandığı hâlde, dînim, imânım laflarına kanıp,  kandırana oy verdi.

Şimdi bunlar sıkılmadan, kendi seçtikleri insanlardan şikâyet etme hakkına sahip oluklarını zannediyorlar. Muhalefetler ve 80 yıldır olanları seyredenler de, kendilerini kandırıyorlar.

Yeni yüzyıla girerken bize gönderilen üstün (!) ekonomistin eliyle sıcak para ekonomisi tuzağına, yâni başkasının parasıyla, bizim olmayanı harcama alışkanlığına sokulduk. Refaha kavuştuğumuza inandırıldık. Yazmamıza rağmen, birkaç köşe yazarı ekonomistin uyarmasına rağmen, “Ama ekonomiyi iyi yönetiyorlar” sözünü, battığımız saklanamaz oluncaya kadar dinledik. Şimdi utanmadan şikâyet ediyorlar.

“Kendini beslemeyen ülke bağımlılıktan kurtulamaz, çiftçimizi destekleyin” diye yırtındık. 70 yıldır uygulanan bu “ülke batırma yöntemini” görmemezlikten, işitmemezlikten gelerek, bu günlere vardık. Çiftçimizi sefalete, yok olmaya, hem de kendimizi açlığa ve bağımlılığa sürüklemeye, bütün uyarılarımıza rağmen seyirci kalındı. Şimdi aynı insanlar kendilerini aldatarak, sanki başkası sebep olmuş gibi, en son yapanlardan şikâyet ediyorlar.

1976-78’de bile; dış destekli aşırı sağcı bir kuruluşun ülkenin içinde bölücü eylemlerde bulunduğu ve bulunacağı Genelkurmay’a verilen raporlarla belli idi. Olanlar yayınlandığı hâlde, bunlar komplo teorisi diye, bizimle alay ettiler. Bunu söyleyip kendilerini aldatanlar şimdi yapanlardan, yaptıranlardan, şikâyet ediyorlar.

Column: 2

Korona 19 Şubat 2020’de duyuldu. Ortadoğu’da salgın başladı. Hacca giden 40 bin kişiyi yarım yamalak önlemle geri aldık, salgın bizde de patlak verdi. Martta kısıtlamalar dile geldi. Sonra gene yetersiz kısıtlamalar nedeniyle her geçen gün daha kötüye gitti. Eksik haberlerle kandırılmamıza, kendimiz seyirci kaldık.

12 Eylül 2020’de çıkan yazımda, twitirde de çıkan uyarılarımda ve 12 Ekimde tekrar basına özel yazdığım yazıda, Bakanlara, muhalefet ve gazetecilere çağrıda bulundum. Mutlak önlem, mutlak kısıtlama getirilmediği takdirde salgının artacağını ve binlerce insanımızın yok yere öleceğini dile getirdim. Salgını durdurmuş olan ülkelerden örnek ve nasıl yapılacağına dair bilgi verdim. Kimse kılını kıpırdatmadı. Geçen 5 ayda binlerce kişi yok oldu, ocaklar söndü, işsizlikten intihar edenler bile oldu. Suskun kalanlar suçun başkasında olduğuna kendilerini inandırdılar.

Şimdi akılları başına gelen birkaç kişi hesap yaptı ve 2-3 haftalık, hattâ bir aylık mutlak kapanmanın iş sahiplerine çok daha az, yaklaşık 1/8’i kadar zarar vereceğini açıkladılar. Her tür halk gene sessiz. Hep başkasında bir şey yapmasını bekliyor. Sanki başkası onları kandırdı! Kendi kendini kandırdığının farkında olmayı bile istemeyecek kadar sorumsuz.

Sorumluluklarını bilmeyen, bu kadar çok gabi okumuşun varlığında; ne okumamışlar kalkınır, ne herkesi besleyen çiftçimiz, ne de salgın son bulur.

Biz sustukça olacak şudur: Sıcak paranın rehâvetinde bu günlere gelmeyi kabullenen okumuş câhiller, kendilerini kandırarak susmaya devam ederler. Bu ülkenin batışının seyircisi olmanın, yapılanlara ortak olmaktan farkı olmadığını anlamaya, 80 yıldır olduğu gibi, hiç yanaşmazlar.

Ve biz sorumluları suçlayıp cezalandırarak kurtarma yolunu açamadığımız için yapılması gerekenleri, kahrolarak, önermekle kalırız.

Hatâlarımızı bilmeyi ve beraber çalışmayı öğreninceye kadar! Çok yakın bir günde, ateş bacayı sarıp, kendi malımız tehlikede oluncaya kadar! Şiddet bizim kapımızı çalıncaya kadar!

O hâlde, kendimizi kandırmaya devam!

Column: 3

 

“Bir insan bir kere kandırılabilir, ama her insan her zaman her konuda her yerde kandırılamaz” sözü doğrudur. Yalnız bizim toplumumuzda, insanlar her zaman her yerde ve devamlı kandırabilir. Çünkü bizim insanımız kendini aldatır. Bir kısmı da, karnını doyurana, yolunu getirene, kim ve ne olursa olsun oy verir.

Çarkı çeviren TUSİAD iş adamlarımız, “Demokrasi bir tramvaydır ….. “ ve “gidilecek yol şeriattır” diyenleri, bile bile yıllarca destekledi. Okuyanımız söylenenin anlamını bildiği hâlde, “Yetmez ama … “ diye destekledi. Köylümüz canı yandığı hâlde, dînim, imânım laflarına kanıp,  kandırana oy verdi.

Şimdi bunlar sıkılmadan, kendi seçtikleri insanlardan şikâyet etme hakkına sahip oluklarını zannediyorlar. Muhalefetler ve 80 yıldır olanları seyredenler de, kendilerini kandırıyorlar.

Yeni yüzyıla girerken bize gönderilen üstün (!) ekonomistin eliyle sıcak para ekonomisi tuzağına, yâni başkasının parasıyla, bizim olmayanı harcama alışkanlığına sokulduk. Refaha kavuştuğumuza inandırıldık. Yazmamıza rağmen, birkaç köşe yazarı ekonomistin uyarmasına rağmen, “Ama ekonomiyi iyi yönetiyorlar” sözünü, battığımız saklanamaz oluncaya kadar dinledik. Şimdi utanmadan şikâyet ediyorlar.

“Kendini beslemeyen ülke bağımlılıktan kurtulamaz, çiftçimizi destekleyin” diye yırtındık. 70 yıldır uygulanan bu “ülke batırma yöntemini” görmemezlikten, işitmemezlikten gelerek, bu günlere vardık. Çiftçimizi sefalete, yok olmaya, hem de kendimizi açlığa ve bağımlılığa sürüklemeye, bütün uyarılarımıza rağmen seyirci kalındı. Şimdi aynı insanlar kendilerini aldatarak, sanki başkası sebep olmuş gibi, en son yapanlardan şikâyet ediyorlar.

1976-78’de bile; dış destekli aşırı sağcı bir kuruluşun ülkenin içinde bölücü eylemlerde bulunduğu ve bulunacağı Genelkurmay’a verilen raporlarla belli idi. Olanlar yayınlandığı hâlde, bunlar komplo teorisi diye, bizimle alay ettiler. Bunu söyleyip kendilerini aldatanlar şimdi yapanlardan, yaptıranlardan, şikâyet ediyorlar.

About The Author

0 Comments